Yoldaşlarım, hiç düşündünüz mü geceyi ve ayı. Güneş bize geri gelmek üzere veda ettiğinde birden karanlık çöker. Hepten karanlıkta kalmayalım diye hemen ay ve yıldızlar alıverirler yerlerini. Nedense hepimiz onları çok severiz. Ay hayatımızda önemli yer teşkil eder güneş gibi. Yıldızları seyretmekten hep keyif alırız. Ay karanlıktaki ışığımızdır. Yıldızlar ise sanki bize yol gösterir içimizdeki ışığa giden yolda. Ben çok severim saatlerce yatıp, yıldızları seyretmeyi. Neden içinde bulunduğumuz karanlığa değil de bizi aydınlatan aya ve yıldızlara odaklanırız ve onlarla mutlu oluruz? Hiç düşündünüz mü? Çünkü bizim özümüz aydınlıktır.
Her ne kadar dibe batarsak batalım, dünya da bize dayatılan karanlığımızın derinliklerinde olalım, yüzümüzde tebessüm oluverir. Neden sisli, bulutlu havayı sevmeyiz. Sis önümüzü kapar, yolumuzu seçemeyiz ve mutsuz oluruz ruhen. Bulutlar güneş ve ayla aramıza girer. İçimiz sıkılır, daralır, bunalırız sebepsiz. Oysa bulutlar da bize yağmuru yani bereketi getirir.
Doğa anamız her şekilde bizim yol gösterenimizdir. Şefkatlidir, tıpkı bizi karşılıksız seven tek varlık annelerimiz gibi. Doğa da bizi karşılıksız sever. Ne kadar canını yaksak da, yıksak da yine de yol gösterir bize. Sanki tanrımızdan aldığı görevi tam da yerine getirir.
Gece ve gündüz dengededir. Yani karanlık ve ışığın dengesi gibi. Gece karanlığı, gündüz ışığı temsil eder. Ama gündüz az da olsa karanlık, gece az da olsa ışık vardır. Biz insanlar çoğunlukta günü yaşamaya eğilimliyizdir. Geceyi ise uykuda geçiririz. Çünkü hepimiz ışık varlıklarız yoldaşlarım. Aslında yaşadığımız şu dünyanın düzeni bize her şeyi anlatmakta. Karanlık çöktüğünde ışıklarımızı yakarız. Yakmazsak kör oluruz, göremeyiz, yolumuzu bulamayız.
Işık varlıklar biz, bu dünyaya karanlığı deneyimlemeye geldik. Ama sanırım artık yeter, en azından buna son vermek isteyenler için. Yeterince acı çektik, ruhumuzu öfkeyle, hırsla ve korkularımızla kirlettik. Bu kötü değil. Hatta iyi bir şey bir anlamda çünkü bunları yaşamasaydık, ışığın, güzelin, iyinin ne farkında olurduk ne de değerini bilirdik. Yoldaşlarım, ışık varlıklar olan bizler, dünyaya doğduğumuz anda özümüzü unuturuz. Sistem bunu gerektirir. İlizyondaki halimize teslim olur, onunla dünya da var oluruz. İki amacımız vardır. Kendi kişisel seçtiğimiz dünyasal ve ruhsal deneyimlerimizi yaşamak ve tekâmül etmektir ruhen. İkincisi ise ilahidir. Gelirken aldığımız bütün perdelerimizi kaldırmak, özümüzü fark etmek, ilahi ışık, aşkı bulmaktır. Bulmaktır çünkü o içimizdedir ve kilitlidir. Anahtar bizizdir. Fark etmek fark etmektir asıl amacımız hepimizin. Sınıf atlamak gibi düşünün.
Dünya da okuldur. Sınıfları vardır tıpkı dünyadaki okullarımızda olduğu gibi. Okumayı sökmeden nasıl ikinci sınıfa geçemezsek, karanlığı deneyimlemeden ışığa geçemeyiz. Sistem budur yoldaşlarım. Nasıl sınıfta kaldığımızda bunu kabullenip uyuyorsak, ilahi sisteme isyan etmeyelim. Yaşadıklarımızdan dolayı tanrımıza kızmayalım, isyan etmeyelim, küsmeyelim. Çünkü tanrımıza küsmemiz kendimize küsmemiz demektir. Yapmayalım bunu. Tevekkül edelim ve çıkış yolumuzu arayalım ve bulalım.
Ruhen karalıkta da ışıkta da olsanız, ışığa gelseniz de kalsanız da sizi çok seviyorum. Size içimdeki ilahi sevgiyi akıtıyorum alır mısınız?