Bizler ne zaman bu kadar ikiyüzlü, riyakâr, korkak, sahtekâr olduk ben anlayamadım. İpin ucu nerede, nasıl ve ne zaman kaçtı?
Bilen var mı? Yoksa bir bilene soralım.
Gerçek fikirlerimizle davranış ve söylemlerimiz nedense örtüşmüyor. Zihnimizde kahraman kesiliyoruz. Atıp tutmayı, milletin arkasından konuşmayı, eleştirmeyi, yargılamayı ne çok seviyoruz.
Küçücük çocuklarımız bile böyle. Bizzat yaşıyorum bunu. Arkandan atıp tutuyorlar, yüzüne gelince ses yok. Onu bırakın şak şak bile yapıyorlar J Güler misiniz ağlar mısınız buna? Kızacak durumumuz yok, biz neyiz ki onlar ne olsun.
Dürüst değiliz, yalancayız. Kendimize dürüst olamıyoruz ki başkalarına dürüst olalım. Şimdi çelişki şu ki kendimizin ne mal olduğunu bilmeden küçük dağları yarattığımızı sanıyoruz, başkalarını içimizde yerden yere vururken karşılarında göklere çıkartıyoruz.
Her şekilde PADİŞAHIM SEN ÇOK YAŞA J
Peki, neden böyle yapıyoruz?
Önce kendimizden başlayalım ne dersiniz?
Hiç gerçekte kim olduğumuza bakamıyoruz. Zihnimiz dilimize komut veriyor ahkâmlar kesiyoruz ya da ağlanıp acınıyoruz.
Geveze zihnimiz hiçbir şeyi beceremeyen, hayatta başarısız, sevilmeyen, değersiz zavallı bir insan olduğumuzu, herkesin kötü, bir tek bizim iyi olduğumuzu söyleyip duruyor. Zihin bunları kodluyor, öyleymişiz gibi sanıyoruz. Sanınca da inanıp ve içselleştiriyoruz. Neticede bir bakmışız acıdan beslenen, insanlara acıtasyon yaparak kendini sevdiren bir insan olmuşuz. Daha kötüsü bu halimizin farkında olmamamız.
Zihin kazanmıştır. Padişah ZİHNİMİZDİR.
Oysa belki de gerçekten içimizde çok büyük potansiyellerimiz vardır. Bir kere bizim içimizde Rab var. Nereye sakladık? Lütfen hatırlayalım ve çıkartalım. Belki de sandığımız kadar beceriksiz, zavallı değilizdir.
Sadece içimizdeki cesareti elimize almanız gerekmekte. Çok mu zor?
Hatırlayalım korkunun ecele faydası hiç olmamıştır. Kaldı ki zaten ölüyüz.
Bir başka acınası durumumuz aslında gerçekte çok korkak, yalancı, riyakârızdır daha kötüsü sahtekârızdır. Ama tam aksine davranır, insanları ezikler, yargılar, ahkâmlar keseriz. Ama hatırlamak gerekir, her daim bizden daha da küstahları vardır ve bir gün karşımıza çıkar milleti ezdiğimiz gibi eziliriz. Etme bulma işte, evrende benzer benzeri çeker. Bu durumda padişahımız EGOLARIMIZDIR.
Her şekilde ve her durumda tek padişahımız kutsal kalbimiz olmalıdır ve onu da aklımız desteklemelidir. Bizler bunları unutup zihnimizin ya da egolarımızın kölesi oluyoruz. YAZIK!
Toplumca da aynen böyleyiz. PADİŞAHIM SEN ÇOK YAŞA J
Makamlardan korkuyoruz. Arkalarından atıp tutuyoruz ama yüzlerine gelince el pençe oluyoruz. Oysa tek gerçek makam vardır. O da Rab makamıdır, farkında mısınız yoksa çoktan unuttunuz mu? İçimizdeki korkularımızdan ya da çıkarlarımızdan dolayı yanlışlara dur diyemiyoruz. Aksine şak şaklıyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın misali. Ama bize dokunmayan yılan bizi soktuğunda yalnızızdır. Çünkü en büyük hatayı yapmışızdır. Allah’ın birlik çağrısına ihanet etmişizdir.
Zaten Allah sevgimiz de sorgulanmalıdır. Sözüm ona onu çok severiz, tek gerçekliğimiz o dur ama önce ben deriz. Karnımız toksa, sırtımız pekse, cebimiz doluysa başkalarının açlığı, sefaleti, acısı bizi ilgilendirmez ama nasıl da önemliymiş gibi davranırız. Acaba Allah bize kanıyor mudur? Birbirimizi kandırabiliriz de peki ya Allah’ı? Sözüm ona adaleti savunuruz ama sadece kendimiz için başkaları ne olursa olsun. İsterken Allah’tan adalet, sevgi ve merhamet isteriz. İsteriz de biz ne veririz? Şu hayatta gönülden vermediğimiz hiç bir şeyi Allah’tan alabilir miyiz?
Bunu size soruyorum, ahkâm kesecek değilim. İsterseniz düşünür ve sorgularsınız. İstemezseniz siz bilirsiniz, neticede özgür irade devrede.
Ben Sevgi Periniz buradan tebliğ ediyorum ALLAHIMIZ benim tek padişahımdır. Benim padişahım beni kul, köle etmez, aşağılamaz, üzerimden saltanat sürmez. Her şekilde ve her durumda yanımdadır ve destekler.
Peki ya sizin dünyasal padişah ya da krallarınız?
http://fizy.com/#s/1lw5en ( Yeni Sekme Lütfen )