Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

12 Ocak 2013 Cumartesi

Gideceksen Gelme Sevgilim;

Bir sonbahar sabahında
Cadde bostan sokağında
Yapraklar yerde
Güneş gökyüzünde
Karşılaştık öylece
Göz göze geldik
Benim kalbim buruk
Senin coşkulu
Gideceksen gelme dedim,
Gideceksem gelmezdim dedin…
İyi ki inandım sana
Kalbim acıya acıya
Sen sakin bir denizdin
Bense fırtına
Ben senin denizinde dalga
Sen benim fırtınamda denge
Denizdeki dalgalar gibi geldin,
Gitmedin.
Koşulsuzca kaldın
Sen verdin ben aldım
Ben verdim sen aldın
Alış verişimiz sadece sevgiydi,
Yüreğimizden dışımıza taşan
Hoş geldin sevgilim
Kalbime, ruhuma ve bedenime.
Sen benim kalbimsin
Bense senin aşkın
Sen benim masalsı aşkımın kahramanısın
Hayatımda sevdikçe kalır mısın?

10 Ocak 2013 Perşembe

Bugün İstanbul'da Yaşasaydın Sevgilim...


http://www.youtube.com/watch?v=FN_hTpbT6b4 (Yeni sekmede açın lütfen)

Bugün içmeden sarhoşum. Mutlu, neşeli, coşkuluyum.
Hani zıplayarak keline vuran, kıkırdayan sevdiğin içimdeki çocuk var ya, uyandı…
İçmeden sarhoşluğu bilir misin?
İçin kıpır kıpırdır. Kalbin heyecanla atar. Akarsu misali ruhun dışına taşar.
Sürekli gülmek istersin. İçinde enerji o kadar fazladır ki koşmak istersin amaçsızca.
Anın tadını çıkartmak istersin. Yarınsız, beklentisiz, öylece.
İşte bugün ben bunları yaşarken sen yoksun.
Paylaşır mıydın benimle?
Anı, neşemi, kahkaha mı yaşar mıydın?
Kanatların olsa uçar mıydın yanı başıma?
Eğilir miydin boyuma?
Çıkar mıydın boyutuma?
Cadı der miydin bana?
Yeme dudaklarını diye uyarır mıydın şefkatle?
Güven veren dimdik heykel gibi havanla yürür müydün yanımda?
Alır mıydın omuzlarına?
Uçurur muydun yine havada?
Aniden durup, seyreder miydik denizi?
İçer miydik sıcacık salebi sessizce?
Salep dilimizi tatlandırınca öper miydin tutkulu ama nazikçe?
Tarçın kokusu ruhumuzun kokusuna karışır mıydı gizlice?
Yapar mıydık bunları?
Ama bugün, anda…
Yarın için söz vermeden, hesap, kitap yapmadan.
Belki sonra kendi yollarımıza giderdik tekrar.
Kesişir miydi yolumuz bugün hevesle?
Keşke kesişseydi sevgilim.
Ama ne benim seni çağırmaya ne senin bana gelmeye cesaretin var.
İşin, gücün, planların, olmazların, kaçışların var.
Benimse gururum var.
Seni beklemekten yorgunluğum var.
Bırakamaz mıyız bir anlığına gururu, yorgunluğu, olmazları, planları?
İstersek evet…
İster miydin Sevgilim?
Belki yarın bu coşkum olacak belki olmayacak
İçinde bir benliğin var mı bizi yaşayacak?
Korkusuzca, öylece koşarak kollarını açacak?
Var mı içinde yalnızlığımı kesip atacak bir bıçak?
Varsa gel çabucak…
Bu mektup kalbimden sana kapak
Kestane kebap acele cevap…

8 Ocak 2013 Salı

Aşk Var Halit Aşk...

Sevgili Halit,
İçimde henüz tanışmadığım bir adama duyduğum aşk büyümekte.
Ben sana demiştim;
Bu aşk bende oldukça tekrar âşık olurum diye.
İçim kıpır kıpır.
Bu hafta senden çok söz ettim ve sonra durdum düşündüm neden?
Çünkü ben sana değil içimdeki aşk duygusuna âşıktım.
Aslında senin aracılığınla büyüttüğüm aşkı, coşkuyu, heyecanı anlattım gözlerimin içi parlayarak.
Ne sen beni ne ben seni hiç üzmedik.
Beni hiç kırmadın. Bundan hep çekindin.
Teşekkür ederim bu sayede içimdeki aşk potansiyelini fark ettim.
Seninle muhteşem sevişmelerimiz olmadı.
Hep bir sınırlar vardı.
Ama çok fazla muhteşem anlarımız oldu.
Birlikteyken hep kıkır kıkır güldük.
Şimdi yine kıkırdıyor ve fokurduyor içim.
Bunca şeye rağmen dost kalabildik.
Hala arada bir birimizi özlediğimizi dillendirebiliyoruz.
En son buluştuğumuz gece eve dönüş yolunda koluma girip kıkırdamamız en güzel anlarımızdan biri.
Oysa önceden gitmeni hiç istemezdim ama nasıl arkamı dönüp gittim kendim bile şaştım.
Aslında biz seninle hep dosttuk, arkadaştık, hasbel kader sevgiliydik.
Hasbel kader kazaya kurban gitti ama dostluğumuz ve arkadaşlığımız baki kaldı.
En darlandığında, sıkıştığında beni ararsın.
Ben seni hiç aramam neden acaba?
Başka bir adamı ararım, dertleşirim, akıl alırım.
Çünkü sana değil ona güvendim.
Ne yazık ki o adama âşık olamadım.
Ismarlama olmuyor işte.
Çok âlemim ya.
İnsan âşık olduğu adama güvenmez mi?
Oluyor işte bazen.
Sen bana ben başkasına güvendik.
Ben sana sen başkasına âşıktın.
Buradan ne çıkıyoruz ikimizin de bakış acısı aynıydı.
Aşkta güvensizlik hâkimdir.
Ne sen güvenli alanı terk edip aşkta boğulmayı göze alabildin ne ben aşk okyanusumu bırakıp sığa çıkmayı.
Her şey değişti bende.
İçimde şu an büyüyen aşkta sonsuz güven var.
Aşk sorumluluk kaldırmazdı bende sorumluluk almadık.
Aşk gizli saklı içte yaşanmalıydı.
Çok az kişi bildi bizi.
Aşkta ben hep sakin limandım sense gel gitli deniz.
O yüzden hep geldin gittin, geldin, gittin…
Şimdi ise aşk gelmeli, aleni yaşanmalı ve sorumluluğu sonuna kadar alınmalı.
Beni sana bağlayan aşktı ama seni bana bağlayan neydi?
Bir şekilde eş zamanlılık yarattık ama defoları vardı.
Çünkü ikimiz de duygusal defoluyduk.
Kendimi yeniledim, aşkta yeni bir eş zamanlılık vakti
Halit sana çok teşekkür ederim sayende aslında gerçek aşkın bende ne ifade ettiğini bildim.
Senden sonra ilişkim oldu ama kalbime sen dokundun.
Kalbime dokunulduğunda nasıl olduğumu sende bildim.
Sonra üzerine bir aşk tapınağı inşa ettim.
Şimdi tapınağımın kapısını sonuna kadar açtım, yeni tap taze aşk girmek üzere.
Eminim benim için sevineceksin, seversin beni.
Sana yazdığım çok şey canımın acımasındandı.
Şimdi canımın canlanmasından yazacağım.
Biliyorum ki, benim yerim hep farklı olacak sende.
Kaç kadın vardır hayatında sana yazılar yazan, aşkını anlatan?
Ben benim aşk için her zaman yazarım, coşarım, taşarım.
Paylaşmak güzeldir Halit.
Paylaşılamayan aşk okyanusu kurur, çorak çöle dönüşür.
Seni sevgilinle gördüğümde inan mutlu oldum.
Hep mutlu olursun inşallah.
Bense çok ama çok mutluyum.
Yaşam sürprizlerle doludur.
O sürprizlerin hepsine sonuna kadar kapılarım açık.
Kapıyı çalmasına bile gerek yok.
Hiç bitmeyecek sözümün kısaltması aşk var aşk Halit…
Sen inanmazdın ama değil mi?
Dur buldum seni bana bağlayan benim sana koşulsuz, coşkulu aşkımdı.
İşte öyle…
AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK

2 Ocak 2013 Çarşamba

Sevgilim Çok Az Kaldı ...

Sevgilim,
Seninle henüz karşılaşmadık.
Gözlerimiz buluşmadı, yüzümüzde tebessüm belirmedi.
Kalplerimiz mühürlenmedi.
Zaman anda durmadı.
Nefesimiz hızlanmadı.
Anda işte o demedik.
Sonunda tanrım diyerek teşekkür etmedik.
Ellerimiz buluştuğunda derin ama güvenli okyanusa kendimizi bırakmadık.
Heyecanı, mutluluğu, neşeyi ve sarhoşluğu yaşamadık.
Bedenimizi kontrol edemez olmadık.
Biz olamadık.
HENÜZ!
Çok yakında olacağız.
Haberin var mı olacaklardan ve benden?
Haberin olmasa bile inancın tam yoksa yollarımız kesişmez ve teğet geçerdik.
Gerçek aşka olan inancın, sevgin ve şefkatin seni bana, beni sana getirmekte.
Henüz tanışmadık, ama ben seni tanıyorum sen de beni.
Görünce bileceksin sen de benim gibi.
Bilerek âşık olmak harika Sevgilim.
İçimizde hiç şüphe olmayacak. Öylece akacağız birbirimize.
Şu an nerdesin, kiminlesin önemsiz, sonunda benimlesin.
Şartsız, koşulsuz teslim olacağız birbirimize.
Masalsıyımdır ben senin gibi.
Seninle masallardaki aşkı gerçek yapacağız.
Hazır mısın?
Ben artık hazırım ve karşılaşmamızı bekliyorum.
Şimdiden heyecanı ve coşkusu içimde.
Sana bu ilk mektubum.
İçim kıpır kıpır.
Sana neler yazsam, ne methiyeler düzsem?
Elbet kalbimden kalemime, dilime dökülecek.
Ey aşk hazır mısın layığıyla yaşanmaya?
Bekle biz geliyoruz sana.
Şanın yürüyecek bizimle yıldızlara.
Oradan kayacak bütün kalbi âşıklara.
Gizlin saklın kalmayacak
Coşkuyla kutsanacaksın sonsuzlukta.
Bendeniz aşkını içinde hisseden ve heyecan duyan Sevgi Periniz sizi seviyorum tıpkı masalsı aşkı sevdiğim gibi.
Hatırlayın aşk dışımızda değil içimizde!

http://fizy.com/#s/1507ht ( yeni sekmede açınız ve dinleyiniz) 

1 Ocak 2013 Salı

Aldım, Verdim Ben Seni Sevdim...

Sevgililer,
Yeni yıla girmiş bulunuyoruz.
Koca 2012 de neler yaptınız?
Gözden geçirdiniz mi?
Neler kazandınız, neler kaybettiniz?
Aslında hiçbir şey kaybetmedik.
Kaybettiğimizi sandıklarımızdan çok şey kazandık.
Üzüldük, ağladık, sinirlendik, duygusal ilişkilerimiz yürümedi ve parasal kazancımız azaldı.
Bu yaşadıklarımız aslında birer ders niteliğindeydi.
Yaşadığımız her negatif gözüken olay aslında kocaman birer ruhsal derslerdir.
Önemli olan yaşadığımız şerden hayır çıkartmaktır.
Yaptığımız hataları tekrarlamamaktır.
Duygusal ilişkilerimizi, evliliklerimizi bitirdik ya da bitirmek zorunda kaldık.
Sanki dünyanın sonu gelmiş gibi hissettik?
Oysa gelmedi değil mi?
Hala yaşıyoruz çok şükür.
Biten yeninin başlangıcıdır.
Başlangıçlar için bitişler olmalıdır.
Artık ikisi bir arada pek olamayacak gibi gözüküyor. Gezegenler buna izin vermiyor.
2012 de bunu yaşadık. Gizli hiçbir şey kalmadı.
Ben çok şey bitirdim, başladım ve başlamak üzere olduklarım var.
Başlangıç güzeldir.
Yalancı aşkları bitirdim.
Kredi kartlarımdan özgürleştim.
Aylardır param varsa alıyorum, yoksa almıyorum ve buna üzülmüyorum.
Yani olmayan paramı harcamıyorum ve gelecek ayı düşünmüyorum.
Çok büyük rahatlık.
Odak noktam olanı çoğaltmak.
Öbür türlüsü olmayanla borçlanmaktan başka bir şey değildi.
Siz hiç olanı çoğaltmaya odaklandınız mı?
Genelde olmayanla başka şeyleri çoğaltma çabasındayız.
Sevgisizdir ama çok sevilmek isteriz,  tembelizdir ama başarılı olmak isteriz, cesaretsiz ve akılsızızdır ama kahraman olmak isteriz, sıkıcıyızdır ama eğlenmek isteriz.
Aşk diye ortalarda dolanırız ama iş yaşamaya gelince elimizi taşın altına koymayız, kolaycı ve hazırcıyızdır.
Aslında içimizde o kadar kısıtlı, fakirizdir ama bol para kazanmayı bekleriz.
Biz hep isteriz ama almak için ne yapılması gerektiğini asla düşünmeyiz.
İşimize gelmez.
Aşk, sevgi, başarı, bol kazanç ayağımıza gelsin, biz zahmet etmeyelim.
Aslında istediğimizin ta kendisi olduğumuzda ayağımıza gelir.
Kolay bir hayat isteriz ama o kadar zoruzdur ki herkesin hayatımızı kolaylaştırmasını isteriz.
Hep herkes, hayat hatta tanrı suçludur.
Biz maşallah sudan çıkmış ak kaşık misali masumuzdur.
Başımıza gelen her şey bizim yüzümüzdense eğer masum değiliz Sevgililer.
İnsanlara bir şekilde ders verme, yaptıklarını ödetme duygusu ve davranışındayızdır.
Peki, kendi yaptıklarımızı kim ödeyecek?
Bize ne başkalarının bize yaptıklarından!
Biz bize ne yaptığımıza odaklanmalıyız.
2012 de kendinize neler yaptınız?
2013’de neler yapacaksınız?
Var mı planlarınız, hedefleriniz?
Asla yaşamınızın ipini başkasına vermeyin.
Hepimiz birer bireyiz öbür türlü tasmalı köpekten farkımız kalmazdı.
Hayatımızın, duygularımızın ve düşüncelerimizin iradesini kimseciklere teslim etmeyelim.
Netice itibariyle geçirdiğimiz yılın bir bilançosunu çıkartın.
Korkmayın, yüzleşin geçen seneki sizle.
Girdiğimiz yılda yapacaklarınızı hedefleyin. Ona odaklanıp, yaşayın.
Bendeniz 2012’den alacağı ve vereceği kalmayan Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum tıpkı 2013 hedeflerimi sevdiğim gibi.
Hatırlayın aslında hedefleriniz kadarsınız!


Fransız İlişkiler...

Sevgililer,
Buradan madam kız kardeşimi kınıyorum!
Adı madam olarak kaldı çünkü GS üniversitesi mezunu endüstri mühendisi kardeşim çalışmayıp evde oturduğu zamanlarda annem  madam oldu çocuğum diye kızarak söylenirdi.
İşte oradan kaldı.
Kınama sebebim ise yeğenlerimin Türkçe konuşmuyor olması.
Aramızdaki sözel iletişim neredeyse sıfır.
Ev şu an uluslararası.
Türkçe, İngilizce, Fransızca havada uçuşuyor.
Bu sebebiyetle herkes birbirine Fransız durumda.
Ne dedi, ne dedi sorusu hepimizin dilinde.
Hiç hoş değil inanın.
Ortak dilin gözünü seveyim.
Şimdi ben anlamıyorum, ülkedeki anadil kavgasını.
Anlayamayacaksak birbirimizi ana dilin ne anlamı var?
Bir ülkenin, ailenin ortak dili olmalı.
Yoksa tam bir bütünlük sağlanamaz.
Şu anda tam bir bütünlük sağlayamıyoruz evde.
Biz kaptırıp aramızda kendi dilimizde konuşurken kardeşimin Fransız eşi gerçekten Fransız kalıyor, sıkılıyor.
Hop dönüyoruz İngilizceye.
Dönüyoruz da aynı tadı vermiyor.
Yabancı bir sevgili hep ilgimi çekmişti, yok karar verdim almayayım ben.
Tek bildiğim yabancı dil İngilizce.
Duygusal ilişkide zor ama.
İnsanın sevgilisine anlatacak ne çok şeyi var oysa.
Anadilde olduğu gibi samimi olmaz sanki.
Bilemiyorum belki olur.
Denesem mi acaba?
Hoş aynı dili konuştuğum adamlarla ortak dilimiz olamadı hiç.
Aynı duyguda buluşamadık ki, dilde yakalayalım uyumu.
Adam dilini bilmez ama ruhunu bilir belki.
Kelime alış verişimiz az olabilir ama sevgi alış verişimiz çok olur.
Ama bence her ikisi birlikte olsun Sevgililer.
Düşüneceğim yabancı yar olayını.
Siz ne dersiniz?
İster yabancı ister bizden olsun yeter ki kalbi samimi olsun.
Hepimiz içten aşkları hak ediyoruz.
Sende kaldı bende kaldı aşk oyunlarından çoktan sıkıldık değil mi?
Eninde sonunda yabancı âşıklar gerçekse duyguları bir şekilde uyum sağlıyor.
Bizden olanlarla bazen hiç uyum yakalayamadığımız olmuyor mu?
Olmaz mı dediğinizi duyar gibiyim.
Sahi biz neden âşık olduğumuzu sandıklarımızla uyum sağlayamıyoruz?
Sandığımızdan olabilir mi?
Hep sanıyoruz canına yandığım!
Gerçeği nerede bu aşkın bir bileniniz var mı?
Anlatsanıza bana.
Ben yaşayınca çatır çatır anlatacağım.
Ne büyük zevk olacak benim için.
Sevdiğin adamı ve ona duyduğun aşkı anlatmak eminim harika bir duygudur.
Buna yatkınım.
Halit de Halit diye dilimde, kalemimde tüy bitti.
Ama Halit kalbime kazık dikti.
Aşk duygumu kişilerin dışında yaşıyorum.
Ben aşkın kendisine aşığım.
Bence aşk gerçek ya da zan olsun anlatılmaya her şekilde değerdir.
Aşk şu dünyada aradığımız tek şey aslında.
Tamlanmak bütünlenmek arzusuyla yanıp kavruluyoruz.
Ama gerçekten ne yapayım tamlanamadığım, tamlayamadığım aşkı?
Tamlanamadığım her aşk eksiltmiştir beni.
Siz yaşadığınız aşklarda eksildiniz mi hiç?
Bendeniz Sevgi Periniz ister yerli, ister yabancı aşkınız olsun yeter ki aynı gönül ve dünya diliniz olsun.
Hepinize cana can katan aşklar diliyorum.
Hatırlayın, dünyaya canımıza can katmaya geldik ve sizler benim canımsınız!





İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı