Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

13 Mart 2013 Çarşamba

Aşık Olmak Yürek İster, Onu Yaşamak Göt İster



Hey, bugünkü yazım size kaypak, korkak erkekler
Kızmayın ama bana, öyle değil misiniz?
Bizbizeyiz şurada...
Hepiniz sözüm ona aşk arıyorsunuz ama bulunca;
Çiçekler böcekler, sahte baharlar…
Sözüm ona heyecanlı cinsel tensel birleşmeler.
Bu yaşananların coşkusuyla aslan kesilmeler
Atıp, tutmalar
Bir havalar, bir havalar.
Çekinmeyin, itiraf edin.
Asında yüreğiniz yok.
Yürekli olmak Cesaretli olmak demektir.
Sizde o cesaret asla yok.
Anda yaşar, anda atıp, tutarsınız.
Yarına Allah Kerim misali, anı kotarırsınız.
Asla ne duygusal ne maddesel sorumluluk almazsınız.
Verdiğiniz sözleri ağzınızdan çıktığı anda unutursunuz.
Balık hafızalısınız.
Aslan görünümlü kediler sizi!
Sorumluluk almaya gelince yusuf yusuf; farenin kediden kaçması misali bir delik bulup, kaybolursunuz.
Sahi nereye sığınırsınız? Başka bir aşka mı?
Yalancı, riyakar, sahtekarlar.
Aman uzak duralım biz kadınlar sizlerden.
Zaten fazla atıp tutandan korkacaksın.
Dikkat kesileceksin.
Çoğunluğunuz uçkurunuzun peşindesiniz.
Be sebeple anlatır, atarsınız da bir türlü tutamazsınız.
Sözde kahramansınız, aşkınız için her şey bir anda feda edebilirsiniz değil mi?
Yalan külleyen yalan!
Zora gelince, kadın vermeyi bırakıp almak isteyince rahatınız bozulur.
Hep alır ama hiç vermezsiniz.
Kadının etinden, sütünden, parasından faydalanır ama bir zerre vermeye yanaşmazsınız.
İşte o zaman bir fikriniz gelir;
Ya sıkılır, bunalır, darlanırsınız, ya da sorunlarınız çıkar.
Hep anlayış beklersiniz.
Hep bana hep banacılar!
Öyle bir yalandasınızdır ki kendinizi vazgeçilmez falan sanırsınız.
Aslında bir bok değilsinizdir.
Patlamaya hazır kocaman şişirilmiş balon!
Zaten yaşadığı ilişkisine sahip çıkamayan adam adam değildir.
Sevdiğinin gözündeki yaşla dünyayı yıkamayan adam zortingendir.
Kuyruğunu sıkıştırıp kaçan adamlara lanet olsun!
Yalancılar, sahtekarlar!
Şimdi yeni moda ya anda yaşamak!
Siz bunu kıçınızdan anlayıp, yatcaz, kalkacaz birşeycik olmayacak, acımayacak modundasınız.
Aaa anda yaşadık, oldu da bitti maşallah!
Hangi kadın anda yaşar ki?
Yapılarında yok.
Hiçbir kadın anda ne aşık olur, ne de sevişir.
Ne güzel, anı yaşayalım…
Uyanıklar!
Hayır; madem anda yaşayacaksın,  kadını götüreceksin vaatlerde bulunma bari…
On bir dakikalık bir aktivite için tek ayağınızın üzerinde ne yalanlar, ne vaatler.
Yiyorsa dürüstçe söyleyin de bakalım;
Ne oluyor?
Bunun için ciddi özellikleriniz olması lazım ki kadın doğalından istesin sizi.
Olmadığı için aşka bağlayıp, kadınları kandırıyorsunuz.
Ne için?
Sadece on bir dakika için…
Hayır; zaten maksat on bir dakikaysa o kadar çok adam var ki.
Bunca zahmete ne gerek?
Kadın anda yaşayacaksa, o on bir dakika için en iyisini bulur…
Kadınları ellerinizdeki evlerle, arabalarla, cebinizdeki parayla tavlayacağınızı sanırsınız.
Allahım Yarabbim ya!
Aslında içiniz boş, kof!
Sevişmek nasıl on bir dakikaysa sizi de çözmek on bir dakika
Vallahi öyle!
Sadece hemen kaptırmadan gözlemlememiz gerek sizi.
Sözlere değil davranışlara dikkat kesilsek aslında kör gözüm parmağına deşifresiniz.
ON BİR DAKİKA!
Adam gibi adam sevdiği kadına sahip çıkandır!
Adam gibi adam zengin ya da kariyerli olan değildir.
Adam gibi adam sevdiğini zaten aç, açık bırakmaz!
Cesaretlidir, yüreklidir ve kahramandır…
İçi titrer sevdiği için.
Sizin başka yerleriniz titriyor tövbe Yarabbi...
Devir on bir dakika devri…
Bütün kadınlarla yatamazsınız, bunun bir sonu yok!
Lütfen Paulo Coelho’ nun ON BİR DAKİKA kitabını okuyun.
En sevdiklerimdendir.
Bendeniz Sevgi Periniz tekrar ediyorum;
AŞIK OLMAK YÜREK İSTER; ONU YAŞAMAK GÖT İSTER!
Varsa hodri meydan!
Haydi...

ON BİR DAKİKA’DAN:
_ Bir fahişeye nasıl aşık olabildin?
_ Bedeninin asla yalnızca bana ait olamayacağını bildiğimden ruhunu fethetmeye verebilirdim tüm dikkatimi…

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı