20 Mayıs 2011 Cuma

Kim ve Kimlik


Gerçekte kim olduğunuzu düşündünüz mü hiç ? Ben mi?  Düşündüm; otuz yaşıma girmiştim, ne yapacaktım, ne yapmıştım? Çok şey aslında. Okumuştum, mesleğim vardı, evlenmiştim, bir de çocuğum olmuştu. Bu yaptıklarım beni yansıtıyor muydu? Ben kimdim? Annemin çocuğu, bir eş, bir anne, bir öğretmen, arkadaş, dost ve komşu . Bunlar ben değildim! Anlamıştım . Hepsi benim bilinçsizce seçimlerim olan kimliklerimdi. Uzun süre uzaktan kendimi gözetledim, sinsice ve gizlice. Evet kesinlikle kimliklerim dışında bir de ben vardım. Hani şu muhteşem söz misali: “ Bir ben var benden içeri ” İçimdeki ben, kimdi o içimdeki ben? Neredeydi? Kaybolmuştu, içimdeki derin bir kuyunun içinde gizlenmiş saklanmıştı sanki bulamıyordum. O gün gerçek hüzünle tanışmıştım. Ağladım , ağladım ,ağladım küçük inatçı bir kız gibi . Ama yok bulamamıştım beni. Hem ağladım hem yürüdüm. Ne kadar ağladım ne kadar yürüdüm bilemiyorum. Zaman kavramını unuttuğum ilk an . O kaybolduğum zamanda yolumu buldum ben. Anladım diplerim beni ben yapmışlardı. Diplerim içimdeki saklanmış benim isyanıydı.Rotamı belirlemiştim; kendimi bulacaktım. Peki; ama nasıl? Önemli değildi! Birden hüzünlü gözyaşlarım mutluluk gözyaşlarına dönüşmüş, adımlarım heyecanlanan kalbimin atışına uyum sağlarcasına hızlanmıştı. Zaman gelmişti, benimin zamanım. Her şeyin bir zamanı vardı anlamıştım, vakit geldiğinde peşin sıra, bir çorap söküğü gibi. Kaybettiğim ben, zamanı belirlemişti. Zaman şimdiydi; çok mutluydum . Farkında olmadığım, umursamadığım ve kaybettiğimi düşündüğüm benim oysa beni hiç terk etmemişti. Şimdi bir bütünlenme zamanıydı. Nasıl yapacaktım, ne kadar sürecekti? Bilemiyordum ama, ben karar vermiş ve yola çıkmıştım. Uçsuz bucaksız bir denizde ufku göremeyen ama bilen kahraman denizci misali. Bu denizde fırtınalar kasırgalar ya da her ne varsa hepsini kabul etmiştim  çünkü hepsi bendim. Amansız yolculuğumda elbet yardım gelecekti. Ben karar verdikten sonra bütün kapılar açılacaktı, açıldı da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder