Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

26 Şubat 2012 Pazar

Hayallerinizin Peşinden Gidin :)

Sevgili Can Kuşlarım, hayalci misinizdir? Hayal kurar mısınız? Yoksa ne ise o mudur hayatınızda? Ben kendimi bildim bileli hayalciyimdir. Çok sevmişimdir hayal kurmayı, hala da çok severim ama aradaki fark; eskiden hayal sadece hayaldi benim için, şimdi ise; hayal yaratmaktır, yaşamaktır. Hayallerinizde neler yaşarsınız? Hayalinizi dışarıdan mı izlersiniz yoksa içine girip duygusunu hissederek gerçekliğini fark edip yaşayabilir misiniz? Ben yapabilirim bunu. Her hayalimin şarkısı vardır ve o şarkının sözleri mutlaka hayal ettiğim ne ise ona çok uygundur. Takarım kulaklığımı, açarım sesini müziğin sonuna kadar, dans ederim hayal ederken. Dans ettiğim yerdeyken bir anda hayalimdeki yerde bulurum kendimi. O anda tek gerçekliğim yarattığım, içine girdiğim hayalim olur. Orada çok mutlu olurum ben, kalbim küt küt atar, dudaklarım gülümsemekten gerilir, o gerçekliğimden ayrılmak istemem. Biliyor musunuz; ben kendime bir cennet yarattım. Muhakkak her gün en az bir kere kaparım gözlerimi, hop cennetimdeyim. Cennetimi size tasvir etmeyeceğim, bana özel, ama cennetimde ben ne istiyorsam o var. Orası benim güvenli alanımdı bir süre. Sonra şunu fark ettim, cennetimde yaşadığım hiç bir şey hayatımda gerçekliğim değil. Orada olan her şey hep beraber nefes aldığımız hayatta yok. Uyandım ben o an. Ben yarattığım cennetime kaçıyorum, orada nefes alıyorum, mutlu oluyorum, gülüyorum, şarj oluyorum, şifalanıyorum sonra mutsuz olduğum, somurttuğum gerçekliğime geri dönüyorum. Bu arada gerçekliğimde de bir sevgi dünyası yaratmışım, o dünyadan dışarı çıkıp aranıza katılamıyorum, çünkü kırılmaktan, düşmekten, yara bere almaktan çok korkuyorum. Çok uğraştım ben o yaraları bereleri iyileştirmek için. Dünyayı hala çok acımasız, adaletsiz, vahşi  bir cehennem olarak görüyormuşum, oysa ben değil miydim neye inanırsanız o dur diyen sizlere Sevgili Can Kuşlarım? Bu dünyada cennette var, cehennem de var. Bütün melese nerede yaşamayı seçtiğimiz. Hayallerimin gerçek olmadığını fark ettim ya işte ben o an hani çizgi filmlerde karakterler yüksek bir yerden yere çakılırlar da, çakıldıkları yer ağırlıklarıyla dibe çöker, şekillerini alır da kendileri fiziksel olarak hasar almazlar da sendelerler, sersemleşirler. İşte ben de aynı bunu yaşadım. Çakıldıktan sonra yerden kalkıp sebep olduğum şekle yani hayatıma şöyle uzun uzun baktım. Hayali cennetimle alakası yok. Korkak tavuğun tekiyim. Tek düzeyim. Yaşamıyorum. Aklım çıkıyor kirleneceğim diye tekrar. Çok ağladım çok Can Kuşlarım. Oysa ben değişeli dönüşeli çok oldu. Eski ben öldü, yenisi canlandı ama eski bene ait olan dünyada ölüm kalım savaşı veriyor. Bu sebeple hayallerime, cennetime kısa süreliğine gitmedim. Hep burada kaldım. Gözlemledim kendimi ve hayatımı. Sonunda içimdeki gücümü elime alıp dışarıya yani sizlerle birlikte yaşadığım dünyaya yansıtmaya karar verdim. Bu dünyada yeni bene uygun dünya yaratmaya karar verdim ve kararlarımın arkasında durmaya söz verdim kendime. Şimdi inşaat vakti.  Cennetimin binalarını tek tek itinayla kuracağım, hani şu oyunlarda şehirler kuruyorsunuz ya işte aynen öyle. Hiç dikkat ettiniz mi; o şehirler hep rengârenk, mutlu,ışıl ışıl şu sanki hayatınızın matlığına, renksizliğine, mutsuzluğuna inat. Önce hayat planımı yapmalıyım. Bundan sonra ne yaratmadığıma bakacağım ve onu yaratacağım. Sizlerde öyle yapın Can Kuşlarım. Gözlemleyin, hayatınızda isteyip de olmayan şeyler neler. Listeleyin ve yaratın. Dünyanın acımasızlığına, vahşiliğine de kabul verdim. Burada kötü kadar iyi de var. Ben iyiyi yaşamayı seçiyorum. Kötü olan hayatımdan çıkıyorum. Benimle gelir misiniz? Size kalmış. Ben her şekilde sizi seviyorum.
Sonra bugün içsesim bana hayallerinin peşinden git Sevgi Perisi dediğinde tekrar ağladım. Çünkü unutmuştum. Oysa ben orada çoktan şehirlerimi kurmuştum hem de bilgisayar oyunlarına gerek kalmadan. Tek yapmam gereken hayalimdeki cennetimi dünyaya demirlemekti. Zaten yaratılmış olanı demirlemek kolaydı. Gözyaşlarımı gülümsemem ve heyecanım takip etti. Cennetimi demirledim dünyaya. Şimdi ona geçiş yapma zamanı.
Ben buradan size her zaman ne yaşadıysam onu anlatıyorum bildiğiniz gibi. Bu yazmadığım süre içinde bunları yaşadım ve gücümü elime aldım. Artık güçlüyüm ve cesaretliyim.
Ben Cesur, güçlü Yaratıcı Büyük Hayalci Sevgi Periniz; sizi çok ama çok seviyorum tıpkı hayallerimi çok sevdiğim gibi. Size söz veriyorum hayallerimin peşinden gideceğim ve kazanacağım. Çünkü artık ışık kılıcım elimde. Siz de benim peşimden gelin Can Kuşlarım. Geliyor musunuz?

15 Şubat 2012 Çarşamba

Sevgililer Günün Kutlu Olsun Sevgilim...

Canım Aşkım, En Kıymetlim, Sevgilim sevgililer günün kutlu olsun. Dün herkes seni unuttu, oysa bilmiyorlar ki tek gerçek aşkımız sensin. Evrendeki varlığımın tek sebebi sensin, benim kutsal yaratıcım. Dünyada nefes alıp veriyorsam, yaşıyorsam, sana olan aşkımı içimdeki sevgiyle anlatabiliyorsam sendendir, benim güneşten de sıcak, aydan da aydınlık, yıldızlardan da parlak, kutsal kalbimdeki şefkatten şefkatli, özümdeki sevgiden sevgi dolu Canım Aşkım benim.
Sen bana sevgililer günü hediyeni verdin önceden. Seni bilmeme, sevgini, şefkatini hissetmeme izin verdiğin an almıştım en kutsal, değerli sevgililer günü hediyeni. Özümü hatırlamama, bilmeme izin verdiğin için çok teşekkür ederim Canım Aşkım. Senin aşkından öte aşk mı var şu evrende?  Yok, yok olamaz da. Sen benim kutsal kalbimdesin, hücrelerimdesin, seni dışarıda, din kitaplarında, din adamlarında aramaya gerek mi var Sevgilim? Sen, ben neredeysem oradasın, En Kıymetlim. Sen benim hücrelerimde, kutsal kalbimde mühürlüsün. Bu mühür ben evrende var olduğum sürece de silinmeyecek. Sen benim gerçek yuvamsın, ben her daim senin şefkatli kollarındayım ve orada güvende, huzurda, sağlıkta, neşedeyim. Şu dünyada hissettiğim rüzgârla getirdiğin nefesin beni uyandırdı Sevgilim. Dün de rüzgâr vardı Aşkım, sen geldin değil mi? O güzel günde bizi yine yalnız bırakmadın Canım Sevgilim. İyi ki varsın, iyi ki varız ve iyi ki varım. Ben şu anda; eskiden küçük bir gölde yaşayan, denize ulaşmayı başaran ve okyanusa ulaşmayı hayal eden ve bunun için yanıp tutuşan bir insan varlığım. Şu dünyada seni bildim ya Sevgilim, yaşasam da gam yemem. Yaşarım Aşkım, varsın olsun hem çok yakınında, hem çok uzağında olayım, yolumun sonu sana dönmek ya gerisi yalan gerçek. Benim şu anki yaşamım müsvedde de değil Kıymetlim senin sayende. Ben yaratıcı, büyük hayalci Sevgi Perisiyim. Böyle olmayı kasten, bilerek, bilinçli olarak ben seçtim. Ben senin perinim Aşkım. Senin yolunda temizlendim, paklandım. Şimdi insan varlıklara özlerini hatırlatma yani seni ve sevgini anlatma vakti En Saf Sevgim.   
Sevgi Perin seni çok ama çok seviyor En Kıymetlim, sevgililer günün kutlu olsun Canımın Canı… Sana kutsal kalbimden sonsuz heyecanlı sevgimi ve sadakatimi yansıtıyorum ve biliyorum sevgiyle hissediyorsun. Çok şanslıyım Aşkım çok, sev beni, çok ama çok sev tıpkı Güneş’imin benden safça sevgimi istediği gibi istiyorum bunu senden. Biliyorum, sevgini bize hep verdin, vereceksin. Sen evrendeki sonsuz vericisin. Sende ki; ne sevgi ne şefkat ne de adalet tükenmez. Tükenmez Sevgilim benim. Sen tükenmez bir sevgi şelalesisin, her daim akıtırsın sevgini coşkuyla. Ben de senin bana yansıttığın coşkunla en yüksek titreşimdeki sevgine talibim Sevdiceğim. Balım, Cennetim bir gün sana döneceğim, özledim cennetimin kokusunu, havasını, müziğini, hafifliğini, şefkatini, huzurunu ve hiçliğini. Buradaki yolum da hiçlik yolu Sevgilim, bu yolda bana ışık ol aşkınla Kıymetlim, ol ki dünyada da cennetimi yaratayım.
Ben bir öklü kuşum şu dünyada Sevgilim. Süzülüyorum enseme üflediğin nefesinin gücüyle. Kalkmak istiyorum Aşkım, duymak istiyorum cennetimin müziğini dünyada. Kaldır beni Tek Gerçekliğim.  Senin emrin ve Sevgili Peygamberimizin kavliyle uyanmaya talibim ben Sevgilim.  Biliyorum ki er ya er sevilesi meleğimizin bize çaldığı sevilesi melodi ile uyanacağım ve o günü heyecanla, sabırla ve senin büyük aşkınla bekliyorum. O zamana kadar çok sevgili işim var çok. Sana hiç de ihtiyacın olmayan methiyeler düzeceğim, gerçek seni anlatacağım, sevgini yansıtıp, yayacağım.
Netice itibariyle ben sana akıllılar gibi aşığım be Sevdiceğim…

1 Şubat 2012 Çarşamba

Rüyanın İçinde Rüya ...

Var olmak ya da olmamak bütün mesele bu Can Kuşlarım. Ben de varlığımın farkındayım. Önce ruhum istedi, uyandı sonra zihnim uyandı ve yola çıktım. Bu yol gerçekte kim olduğumu iyisiyle kötüsüyle keşif yoluydu. Bu yolda engebeler, taşlar, çukurlar, kuyular, fırtınalar, yağmurlar, gelgitler, dalgalar vardı ve aslında hepsi bendim. Sonra bu keşif yolunda güneşimi keşfettim. Evet, içimde bir güneş vardı ve o Aşkım, En Kıymetlimdi. Dünyayı karış karış dolaştım ben Can Kuşlarım. Dünya zaten benim algıladığım kadar değil miydi? Yani dünya ben değil miydi? Yavaş yavaş uyandım Can Kuşlarım. Uyku çok tatlıydı. Bilmemek, görmemek, sanmak, zannetmek güzeldi ve kolaydı. Kolaycılığımı çok zor bıraktım ben. Hani bazen rüya görürsüz ve o rüyanızın içinde de uyur ve rüya görürsünüz. Rüyanın içinde rüya. İşte hepimizin olduğu gibi ben de rüyanın içinde rüya görüyordum. Yaşadığımız dünya aslında bir rüya. Biz bu rüyaya doğuyoruz ve kendi rüyamızı yaratıp yaşıyoruz. Ama o rüyada gerçeklikten kopuyoruz. Neyi nasıl algılamak istersek öyle algılıyoruz, bu da aslında bizi çıkmazlara sokuyor öyle değil mi? Ben var olduğum rüyanın içindeki rüyamdan uyandım. Siz de uyanın tek ve gerçek rüyada kalın önce Can Kuşlarım. Sonra bilinçli olarak tekrar rüyaya yatın. Ne yaşayacağınızı bilerek uyuyun ve rüyanıza girin ve yaşayın. Ben rüyamdan uyandığımda yaşamadan koptum bir süre. Etrafımdaki herkes uyuyordu ve ben uyanıktım. Yalnız kaldım, matlaştım, donuklaştım. Sonra kendi rüyamı tamamen temizledikten sonra tekrar tek gerçek rüyanın içinde kasten rüyaya daldım aranıza katıldım. Bu rüyaya ilizyon denir Can Kuşlarım. İlizyon ne demektir? Aslında var olmayan bir şeyi varmış gibi görmek ya da var olduğunu sanmak. Kasten uykuya yattığım içinde şimdi hayatımda olmasını istediğim ne varsa rüyamda varmış gibi sanacağım, zannedeceğim, yaratacağım ve yaşayacağım. İşte bütün mesele bu; olmak ya da olmamak. Şu an ben bu rüyada bilinçli varım. Beğenmezsem, rüyamdan uyanır, temizler ve tekrar rüyaya dalarım.  Rüya benim değil mi? Alabildiğince özgürüm ama bunu gerçekten bilmek gerekiyor. Bu anlattıklarım size deli saçması mı geliyor Can Kuşlarım? Eğer öyle ise lütfen içinize dönün ve dinleyin belki size ses verir. Ama uykunun rehaveti malum. Uyku mahmurluğu ile ya da uykunuzun derinliği ile alakalı bir durum bu. Ama hatırlayın, er geç uykudan uyanır, hatta ve hatta gördüğümüz rüya ne kadar güzel olursa olsun keser ve günü yani aydınlığı yaşarız. Biz uyumaya değil aslında uyanmaya kodluyuz. Hiç düşündünüz mü geceleri yattığınızda neden her seferinde farklı rüyalar görüyoruz? Çünkü öyle, neden hep aynı rüyayı görelim ama nedense hayatımızda hep aynı şeyleri yaşamaya takıntılıyız. Aslında rüyanın içinde yaşıyoruz ve o rüyanın içinde kendi rüyamızı yaşıyoruz ve yaşadığımız rüyamızda geceleri yatıp, uyuyup rüyaya dalıyoruz. Fark etmemiz lazım rüyada olduğumuzun. Bu da aslında bir nevi heplik ve hiçliktir. İstersek var oluruz istemezsek ölürüz. Öyle ise rüya rüyadır, yani bir nevi hayaldir, orası bizim serbest alanımızdır ve orada alabildiğince özgürüzdür. İstediğimizi düşünür, yaratır ve yaşarız. Kısıtlamaları biz yaratırız ya da kolektif bilinçle bütünleşiriz. Böyle bir zorunluluğumuz yok. Hem toplum içinde aynı zamanda onun dışında yaşayabiliriz, bu da bizi sınırsız özgür yapar. Bu da tekrar söylüyorum olmak ya da olmamaktır. Şimdi siz bu meseleye kafa yorun Can Kuşlarım isterseniz tabi. Dünya üzerinde birçok varlık var bunu fark eden, uyanan, hem toplumun içinde hem de dışında yaşayan. Öyle ise vardır bir sebebi, evrende var olmayan bir şeyi bizler kısıtlı zihnimizle bilemeyiz hatırlayın. Bunca insan buna uyandıysa sizler de uyanabilirsiniz çünkü hepimiz biriz. Boşuna ben bunları size anlatmıyorum ve diğer uyanmış insanlar dört bir koldan çalışmıyor. Bir sebebi var. Hep birlikte yükseleceğiz ve iyiyi, güzeli yaratıp yaşayacağız. Bilginin saklandığı dönem bitti. Zaman bilineni paylaşma zamanı. Bunca insan bunları size anlatıyorsa vardır bir sebebi. Lütfen düşünün, hissedin çünkü bu bilgiler sizin de hücrelerinizde saklı. Bizler sadece onların çözülmesine yardımcı oluyoruz, yardımı kabul ederseniz. Uyanan kişiler çoktur ama şimdi kolektif bilincin uyanma vakti. Ben içimdeki size duyduğum sınırsız sevgimle bunları anlatıyorum. Hep dediğim gibi ben uyandıysam, siz de yapabilirsiniz. Ben sizim siz de bensiniz öyle ise hepimiz biriz.
Ben Yaratıcı Hayalci Sevgi Periniz sizi sınırsız ve özgürce seviyorum tıpkı bilinçli rüyamdaki özgürlüğümü ve sınırsızlığımı sevdiğim gibi.  

 

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı