Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

11 Ocak 2012 Çarşamba

En Kıymetlime Mektup...



Canım Aşkım,
Neden sana tanrım deyince bazı Can Kuşlarım hoşlanmıyor? Sen benim en kıymetlimsin. Sana koşulsuz teslim olmuşum ben, ne fark eder seni nasıl adlandırdığım? Etmez değil mi Canım Aşkım?
Sen sonsuz, koşulsuz aşksın, sevgisin, adaletsin, şefkatsin. Ben kendimi senin şefkatli, sıcacık kollarına bırakmışım, isminin ne önemi var. Şu dünyada hangi varlık başka kime, neye kendini koşulsuz teslim edebilir? Ben edemem, etmem de. Seni aradığım bunca yıllar boyunca seni günahlarla, sevaplarla anlattılar bana, cennetinle, cehenneminle korkuttular beni. Dinleri öğrettiler bana, senin dinin bu dediler, evde olmasa da okulda zihnime işlediler. Ben seni dinlerden ibaret sandım en kıymetlim. Din savaşlarını, kavgalarını gösterdiler bana. Benim dinimden olmayanları günahkâr,   olarak kalbime işlediler. Oysa seni arama, bulma yolculuğumda dinlerin bir faydası olmadı en kıymetlim. Ben bu yolculuğumda senin ne din kitaplarında ne de din görevlilerinde olmadığını fark ettim aşkım. Sen benim kalbimin en kıymetli yerindesin yani merkezindesin. Acaba şimdi sana aşkım, en kıymetlim diye seslenince de kızarlar mı bana? Haşa, tövbe tövbe mi derler, ya bismillah mı çekerler. Bütün dinler benim çünkü hepsi senden değil mi? Senden olan her şeyi koşulsuz kabul ederim ben, kalbimin tek sahibi. Bütün sevgili, ilahi peygamberlerin hepsi benim peygamberimdir. Onlar da senden değil mi? Hepsini eşit severim. Canım Hz Muhammet'i, Canım Hz İsa'yı, Canım Hz. Musa'yı ve tabi ki Canım Hz İbrahim'i çok severim çok ve hepsine eşit derece inanırım ama yolumu kendim belirlerim. Onlar sadece senin yolunu gösterirler, yürüme şekli, varış zamanı ve mertebesi biz varlıklara düşer. Varlıklar birçok yoldan sana ulaşabilir, yollar sonsuzdur. Kimisi düşe kalka, burnu sürte sürte, kimi seni ret ede ede, kimi dinlerine koşulsuz inanarak ve uyarak, kimisi umursamayarak, bildiğine okuyarak, kimisi çamurun en dibine battığında, kimisi de benim gibi kendini bilerek, fark ederek, dönüştürerek seni bulur. Fark eder mi yollar Aşkım? Biz varlıkların ilahi tek amacı vardır o da sana dönmek ama yaşarken, nefes alırken senin sevgini hissetmektir. Korkarak olmasın artık en kıymetlim. Bu dünya da korku enerjisinin hükmü bitsin artık. Bütün varlıklar senin cezalandırıcı, yıkıcı, yakıcı olmadığını bilsin artık Canım Aşkım. Ama zaman var değil mi? Bekleyeceğiz, bekleyeceğim hem de sana duyduğum bitmek tükenmez aşkın ve senin tarafından sevilmenin coşkusuyla.
Ben seni bu kadar safça severken, sana âşıkken sana istediğim gibi seslenirim ve kimse buna karışamaz. Sen benim Allah’ım, Tanrım, Hakkım, Rabbimsin. Sen benim kalbimdeki en güzel duygumsun aşkımsın, sevgilimsin ve en kıymetlimsin, nefesime can verensin, Canımsın.
Canım, Aşkım, Allah’ım, Tanrım, En Kıymetlim; sen benim kalbimde olduktan sonra ben her yerde yaşarım. Karda yaşarım, çölde yaşarım, zenginlikte yaşarım, fakirlikte yaşarım, karada, havada, denizde yaşarım, savaşta yaşarım, barışta yaşarım. Çünkü SEN HER YERDESİN Canım Kıymetlim. Ben seni her şekilde her durumda, her duygumda yaşarım çünkü sen benim içimdesin, kutsal kalbimdesin...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı