Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Ezik miyiz Lan Biz?



Oğlum,
Tanrı önce sizi yaratmış, 
Bakmış bir eksik var,
Kadını yaratmış.
Fiziksel güçlüsünüz ya; 
Bir yerleriniz kalkmış durumda.
Gel gelelim, aklınızı kullanmada sondan birincisiniz.
Aaaaa alınmaca yok ama!
O eziklediğiniz kadınlar var ya; 
İsterlerse şeytana bile pabucunu ters giydirir.
Aslında akıllarını bile kullanmalarına gerek yok değil mi?
İki şuh bakış, iki bacak gösterisi, iki göğüs dekoltesi bittiniz, 
Dikkat edin daha yatağa gelmedik bile…
Sizde anında bir flaş patlaması, 
Mum gibi erime, terleme, 
Dellenme baş gösterir.
Tıpkı bir hastalığın semptomları gibi.
Doktor teşhisi koyar, virüs sebebiyle ateşlenme…
Bu ateşi nasıl düşüreceğinizi siz elbet iyi bilirsiniz.
Dostum,
Atalarımız demiş ki; 
Erkeğin kalbine giden yol mideden geçer,
Şimdi Sevgi Periniz de diyor ki; 
Erkeklerin kalbine giden yol yataktan geçer…
Dikkat edin ne atalarımız ne de ben akıl olayına girmedik!
Çünkü akıl oyunlarında kadınlarla yarışamazsınız…
Sizler piyasaya sürülen insanoğlunun ilk versiyonusunuz.
On yıl önceki sadece açma kapama düğmesi olan telefonlar gibisiniz.
Kadınlar sizin üst üst modeliniz, 
Karmaşık, hayatınızı kolaylaştıran, 
Vazgeçemediğiniz akıllı telefonlar misali…
Sizler kadınları her alanda kullandığınızı sana durun,
Asıl onlar var olan akıllarını kullanmaya gerek bile duymadan 
Sizleri parmaklarında oynatıyorlar!
Size istediğinizi gösterip, vermeden 
İstediklerini almakta gayet başarılılar.
Hatırlayın kadının tek rakibi vardır o da hemcinsidir!
O yüzden kadın asla ezik değildir, 
Asıl ezik olan uçkuruna köle olan sizlersiniz!
Aslında kadınlar her daim ezer ama asla ezilmez!


Saklanma...


Saklanma
Başarılarının
Güzelliğinin
Yalan gülümsemelerin ardına


Aşklarını
Kırgınlıklarını
Yaralarını
Bozgunlarını

Gözyaşlarını
Karanlık günlerini
Aydınlanmayan gecelerini
Yalnızlığını

Terk edişlerini
Kaçışlarını
Kopuşlarını
Zincirlerini

Umutsuzluklarını
Hayal kırıklıklarını
Sönen heyecanlarını
Edindiğin sertliğini

Kaybettiğin çocukluğunu
Neşeni
Yaramazlıklarını
Yalanlarını

Gizlendiğin sokakları
Sessiz çığlıklarını
İçindeki isyanları
Fırtınalı zamanlarını

Yaklaştığın uçurumları
Ölmek istediğin anları
Nefesine düşmanlığını
Tanrıya küskünlüğünü

Anlat
Seni sen yapan
Güçlendiren
Tüm acılarını…

SAKLANMA!


Şerefsizsin Be Sevgilim...



Ceza
Kaza
Bela
Neydi bana geliş amacın?

Bir meltemle geldin
Nasıl fırtınaya dönüştün
Sence kavga dövüş doğal
Bence yakıcı, yıkıcıydı

Aşkta gurursuzdun
Riyakar, yalancıydın
Umut taciriydin
Hayallerimin katili oldun

Verdiği sözü tutmayan
Karasızdın
Ne geldim ne gidebildim
Sende yer edemedim

Nasıl inandım, kandım
Sevdiğine, aşkına?
Bilemedim aşıktım
Gözüm kör, kulağım sağırdı

Her seferinde affettim
Şans verdim
Değersizleştim gözünde
Umursamadım

Öğrettin bana
Şerefsizler sevilmez
Bildirdin bana haddimi,
Salaklığımı, saflığımı

İçimde yolcu ettim seni
Arkandan dökecek suyum yok sana
Akıttığım gözyaşlarıma say
Sakın geri dönme



25 Haziran 2013 Salı

Ah Elizabeth Vah Elizabeth


Canım Elizabeth ne sever erkekler seni…
Cümle alemin orta malı oldun…
Yazık sana, namusun iki paralık…
Kızım sen ne edepsizsin, ben bir şey demiyorum artık…
Erkekler seni kullanıyor aptal!
Ne zaman bu kadar gurusuz oldun?
Kimse seni sevmiyor, anla artık…
Sen acil anlarda başvurulacaklardansın…
Acil servis hemşiresi Elizabeth!
Aklın yok mu kızım senin?
Kim gel dese gidiyorsun…
Yazıklar olsun,
Biraz seçici olsana…
Duygunu toprağa mı gömdün?
Kalbin buz mu tuttu?
Sevmeyi mi unuttun?
Seçilen değil seçen ol!
Ruhun acı çekiyor,
Farkında değil misin Elizabeth?
Onları mutlu edeceksin diye neden kendini acıtıyorsun?
Önce sen Elizabet
Önce sen!
Erkeklerin kiri olmak ruhunu da kirletti…
Artık parlak değilsin.
Oysa sen dişisin…
Dişi ışıktır, parlaktır…
Yaşama can verendir…
Sen neye can veriyorsun?
Gel Elizabet;
Beyaz, mis kokan sabun ve saf suyla yıkayalım seni,
Kirlerinden, acılarından arındıralım…
Geliyor musun?
Hatırla, sen tanrının yarattığı yaratıcı dişisin,
Bir tanrı var senden içeri!

Sevgililer,
Erkeklerin aktivitelerini bu şekilde adlandırmalarını sorguladığımda,
Yazmıştım bu yazıyı…
Hep kadın cinsel bir araç erkekler için…
Mesela neden Elma, Eleman değil de ELIZABETH?
Ya da ne bileyim neden erkek ismi değil de kadın ismi var?
Bence çok acınası bir durum!
Oysa cinsellik yaşanılası, paylaşılası muhteşem bir durum…
Yani bence,

Yani sizce?

23 Haziran 2013 Pazar

Ey Sevgili





Ey, Sevgili
Savaştan barış
Nefretten aşk
Gözyaşından tebessüm
Doğar mı?

Düşmandan dost
Karadan ak
Ölmeden doğum
Olur mu?

Geçmişken gelecek
Umutsuzken mutluluk
Hastayken sıhhat
Bilinir mi?

Sessizlikten çığlık
İsyandan sakinlik
Kargaşadan düzen
Çıkar mı?

Hayırsızdan hayır
Sefaletten refah
Günahkardan sevap
Gelir mi?
 

Ey Sevgili,
Benden sen
Senden ben
Esaretten özgürlük
Yaratılır mı?

12 Haziran 2013 Çarşamba

Cennetten Kovuldun...


Ne yapmak lazım sana?
Yaşamak nedir sende?
Aşk yalan mı tende?
Zulüm mü kalbinde?

Küsüm, kırgınım sana,
Diyemem ki artık,
Gel bana…
Gelsen de, sevsen de…
Gül yüzünü çevirdi öteye…

Zamanı geri alsan
Cennetten kovulan,
Geri alınmaz
Günahlarından arınmadan

Sana yarattığım cenneti,
Yerle bir eden sen,
Bir cennet yaratabilir mi
Kalbin öfkeyle doluyken

Sen hiç sevmeye yeltenmemişsin
Belki de her sevdiğinde acıtılmışsın
Nasıl da biletimi kestin tek nefeste
Ruhun intikam ateşiyle kafeste

Oysa sana saf su uzatmıştım,
Yanma, serinle diye….

11 Haziran 2013 Salı

Söylesene Nasıl Kıydın Bana?

 


Hani saçımın bir teline kurban olurdun?
Başıma bir şey gelse,
Hani yakar, yıkardın buraları…
O derece aşıktın, seviyordun hani?

Söylesene,
Benden başka koşulsuz sevenin
Zehirli dilinin karşılığında sadece gülümseyenin
Yediğini, içtiğini, uykunu düşünenin
Şefkat gösterinin oldu mu?

Sana baharı yaşatmak isterken,
Neden çetin kışı seçmiştin?
Bu kadar mı düşmandın kendine?
Sevgine, sevdiğine?

Sen değil miydin,
Tango yapalım mı aşkım diyen?
Değil miydin?
O telefon her aradığımda açık olacak telaşında?
Sen değil miydin,
Kıskançlık krizlerinde canımı acıtan?
Sen değil miydin,
Her an aklımdasını hatırlatan?

Mutlu musun söyle?
Bana son bir tango yaptın!
Neden yaptın bunu söylesene?
Git git diye yalvarıyordun…
Bak gittim…
Neden sattın beni…
Neden sattın sevgini?
Oysa ben gitsem de,
Gül kokusu hep sende!

Onca canımı acıtmalarını bile,
Sineye çekmiştim…
Sormuştun ya,
Nasıl bir kadınsın, gurursuz musun? Değildim, kalamazdım!
Söylense,
Peki, sen sevgini satmakla gurulu musun?

Sevenler hep acı mı çeker sende?
Bir kere olsun, torpil geçemez miydin?
Belki bu torpil sana yarardı…
Yaşamayı seçerdin…
Neden ölmeyi, öldürmeyi seçtin?
Söylesene nasıl kıydın bana?

4 Haziran 2013 Salı

VATANSEVER KOZA



Günlerdir halk kozasından çıkmaktaydı…
Kozamız da orada canı pahasına halkının yanındaydı…
Maruz kaldığı gazların ceremesi sonra çıkmaz umarım…
Ülkemize cesaretli, halkını seven, ülkesine aşık, fedakar
Politikacılar lazım…
Koza Yardımcı onlardan biri…
Geleceğin milletvekili o, belki daha fazlası…
Sevgili Koza,
Sen benim için;
Halkım gibi kahramansın!
Biliyorum bu ülke için daha çok şeyler yapacaksın!
İçindeki vatan, millet, özgürlük, demokrasi aşkın sana yol gösterecek!
Hatırla seviliyorsun!


13 Mart 2013 Çarşamba

Aşık Olmak Yürek İster, Onu Yaşamak Göt İster



Hey, bugünkü yazım size kaypak, korkak erkekler
Kızmayın ama bana, öyle değil misiniz?
Bizbizeyiz şurada...
Hepiniz sözüm ona aşk arıyorsunuz ama bulunca;
Çiçekler böcekler, sahte baharlar…
Sözüm ona heyecanlı cinsel tensel birleşmeler.
Bu yaşananların coşkusuyla aslan kesilmeler
Atıp, tutmalar
Bir havalar, bir havalar.
Çekinmeyin, itiraf edin.
Asında yüreğiniz yok.
Yürekli olmak Cesaretli olmak demektir.
Sizde o cesaret asla yok.
Anda yaşar, anda atıp, tutarsınız.
Yarına Allah Kerim misali, anı kotarırsınız.
Asla ne duygusal ne maddesel sorumluluk almazsınız.
Verdiğiniz sözleri ağzınızdan çıktığı anda unutursunuz.
Balık hafızalısınız.
Aslan görünümlü kediler sizi!
Sorumluluk almaya gelince yusuf yusuf; farenin kediden kaçması misali bir delik bulup, kaybolursunuz.
Sahi nereye sığınırsınız? Başka bir aşka mı?
Yalancı, riyakar, sahtekarlar.
Aman uzak duralım biz kadınlar sizlerden.
Zaten fazla atıp tutandan korkacaksın.
Dikkat kesileceksin.
Çoğunluğunuz uçkurunuzun peşindesiniz.
Be sebeple anlatır, atarsınız da bir türlü tutamazsınız.
Sözde kahramansınız, aşkınız için her şey bir anda feda edebilirsiniz değil mi?
Yalan külleyen yalan!
Zora gelince, kadın vermeyi bırakıp almak isteyince rahatınız bozulur.
Hep alır ama hiç vermezsiniz.
Kadının etinden, sütünden, parasından faydalanır ama bir zerre vermeye yanaşmazsınız.
İşte o zaman bir fikriniz gelir;
Ya sıkılır, bunalır, darlanırsınız, ya da sorunlarınız çıkar.
Hep anlayış beklersiniz.
Hep bana hep banacılar!
Öyle bir yalandasınızdır ki kendinizi vazgeçilmez falan sanırsınız.
Aslında bir bok değilsinizdir.
Patlamaya hazır kocaman şişirilmiş balon!
Zaten yaşadığı ilişkisine sahip çıkamayan adam adam değildir.
Sevdiğinin gözündeki yaşla dünyayı yıkamayan adam zortingendir.
Kuyruğunu sıkıştırıp kaçan adamlara lanet olsun!
Yalancılar, sahtekarlar!
Şimdi yeni moda ya anda yaşamak!
Siz bunu kıçınızdan anlayıp, yatcaz, kalkacaz birşeycik olmayacak, acımayacak modundasınız.
Aaa anda yaşadık, oldu da bitti maşallah!
Hangi kadın anda yaşar ki?
Yapılarında yok.
Hiçbir kadın anda ne aşık olur, ne de sevişir.
Ne güzel, anı yaşayalım…
Uyanıklar!
Hayır; madem anda yaşayacaksın,  kadını götüreceksin vaatlerde bulunma bari…
On bir dakikalık bir aktivite için tek ayağınızın üzerinde ne yalanlar, ne vaatler.
Yiyorsa dürüstçe söyleyin de bakalım;
Ne oluyor?
Bunun için ciddi özellikleriniz olması lazım ki kadın doğalından istesin sizi.
Olmadığı için aşka bağlayıp, kadınları kandırıyorsunuz.
Ne için?
Sadece on bir dakika için…
Hayır; zaten maksat on bir dakikaysa o kadar çok adam var ki.
Bunca zahmete ne gerek?
Kadın anda yaşayacaksa, o on bir dakika için en iyisini bulur…
Kadınları ellerinizdeki evlerle, arabalarla, cebinizdeki parayla tavlayacağınızı sanırsınız.
Allahım Yarabbim ya!
Aslında içiniz boş, kof!
Sevişmek nasıl on bir dakikaysa sizi de çözmek on bir dakika
Vallahi öyle!
Sadece hemen kaptırmadan gözlemlememiz gerek sizi.
Sözlere değil davranışlara dikkat kesilsek aslında kör gözüm parmağına deşifresiniz.
ON BİR DAKİKA!
Adam gibi adam sevdiği kadına sahip çıkandır!
Adam gibi adam zengin ya da kariyerli olan değildir.
Adam gibi adam sevdiğini zaten aç, açık bırakmaz!
Cesaretlidir, yüreklidir ve kahramandır…
İçi titrer sevdiği için.
Sizin başka yerleriniz titriyor tövbe Yarabbi...
Devir on bir dakika devri…
Bütün kadınlarla yatamazsınız, bunun bir sonu yok!
Lütfen Paulo Coelho’ nun ON BİR DAKİKA kitabını okuyun.
En sevdiklerimdendir.
Bendeniz Sevgi Periniz tekrar ediyorum;
AŞIK OLMAK YÜREK İSTER; ONU YAŞAMAK GÖT İSTER!
Varsa hodri meydan!
Haydi...

ON BİR DAKİKA’DAN:
_ Bir fahişeye nasıl aşık olabildin?
_ Bedeninin asla yalnızca bana ait olamayacağını bildiğimden ruhunu fethetmeye verebilirdim tüm dikkatimi…

12 Ocak 2013 Cumartesi

Gideceksen Gelme Sevgilim;

Bir sonbahar sabahında
Cadde bostan sokağında
Yapraklar yerde
Güneş gökyüzünde
Karşılaştık öylece
Göz göze geldik
Benim kalbim buruk
Senin coşkulu
Gideceksen gelme dedim,
Gideceksem gelmezdim dedin…
İyi ki inandım sana
Kalbim acıya acıya
Sen sakin bir denizdin
Bense fırtına
Ben senin denizinde dalga
Sen benim fırtınamda denge
Denizdeki dalgalar gibi geldin,
Gitmedin.
Koşulsuzca kaldın
Sen verdin ben aldım
Ben verdim sen aldın
Alış verişimiz sadece sevgiydi,
Yüreğimizden dışımıza taşan
Hoş geldin sevgilim
Kalbime, ruhuma ve bedenime.
Sen benim kalbimsin
Bense senin aşkın
Sen benim masalsı aşkımın kahramanısın
Hayatımda sevdikçe kalır mısın?

10 Ocak 2013 Perşembe

Bugün İstanbul'da Yaşasaydın Sevgilim...


http://www.youtube.com/watch?v=FN_hTpbT6b4 (Yeni sekmede açın lütfen)

Bugün içmeden sarhoşum. Mutlu, neşeli, coşkuluyum.
Hani zıplayarak keline vuran, kıkırdayan sevdiğin içimdeki çocuk var ya, uyandı…
İçmeden sarhoşluğu bilir misin?
İçin kıpır kıpırdır. Kalbin heyecanla atar. Akarsu misali ruhun dışına taşar.
Sürekli gülmek istersin. İçinde enerji o kadar fazladır ki koşmak istersin amaçsızca.
Anın tadını çıkartmak istersin. Yarınsız, beklentisiz, öylece.
İşte bugün ben bunları yaşarken sen yoksun.
Paylaşır mıydın benimle?
Anı, neşemi, kahkaha mı yaşar mıydın?
Kanatların olsa uçar mıydın yanı başıma?
Eğilir miydin boyuma?
Çıkar mıydın boyutuma?
Cadı der miydin bana?
Yeme dudaklarını diye uyarır mıydın şefkatle?
Güven veren dimdik heykel gibi havanla yürür müydün yanımda?
Alır mıydın omuzlarına?
Uçurur muydun yine havada?
Aniden durup, seyreder miydik denizi?
İçer miydik sıcacık salebi sessizce?
Salep dilimizi tatlandırınca öper miydin tutkulu ama nazikçe?
Tarçın kokusu ruhumuzun kokusuna karışır mıydı gizlice?
Yapar mıydık bunları?
Ama bugün, anda…
Yarın için söz vermeden, hesap, kitap yapmadan.
Belki sonra kendi yollarımıza giderdik tekrar.
Kesişir miydi yolumuz bugün hevesle?
Keşke kesişseydi sevgilim.
Ama ne benim seni çağırmaya ne senin bana gelmeye cesaretin var.
İşin, gücün, planların, olmazların, kaçışların var.
Benimse gururum var.
Seni beklemekten yorgunluğum var.
Bırakamaz mıyız bir anlığına gururu, yorgunluğu, olmazları, planları?
İstersek evet…
İster miydin Sevgilim?
Belki yarın bu coşkum olacak belki olmayacak
İçinde bir benliğin var mı bizi yaşayacak?
Korkusuzca, öylece koşarak kollarını açacak?
Var mı içinde yalnızlığımı kesip atacak bir bıçak?
Varsa gel çabucak…
Bu mektup kalbimden sana kapak
Kestane kebap acele cevap…

8 Ocak 2013 Salı

Aşk Var Halit Aşk...

Sevgili Halit,
İçimde henüz tanışmadığım bir adama duyduğum aşk büyümekte.
Ben sana demiştim;
Bu aşk bende oldukça tekrar âşık olurum diye.
İçim kıpır kıpır.
Bu hafta senden çok söz ettim ve sonra durdum düşündüm neden?
Çünkü ben sana değil içimdeki aşk duygusuna âşıktım.
Aslında senin aracılığınla büyüttüğüm aşkı, coşkuyu, heyecanı anlattım gözlerimin içi parlayarak.
Ne sen beni ne ben seni hiç üzmedik.
Beni hiç kırmadın. Bundan hep çekindin.
Teşekkür ederim bu sayede içimdeki aşk potansiyelini fark ettim.
Seninle muhteşem sevişmelerimiz olmadı.
Hep bir sınırlar vardı.
Ama çok fazla muhteşem anlarımız oldu.
Birlikteyken hep kıkır kıkır güldük.
Şimdi yine kıkırdıyor ve fokurduyor içim.
Bunca şeye rağmen dost kalabildik.
Hala arada bir birimizi özlediğimizi dillendirebiliyoruz.
En son buluştuğumuz gece eve dönüş yolunda koluma girip kıkırdamamız en güzel anlarımızdan biri.
Oysa önceden gitmeni hiç istemezdim ama nasıl arkamı dönüp gittim kendim bile şaştım.
Aslında biz seninle hep dosttuk, arkadaştık, hasbel kader sevgiliydik.
Hasbel kader kazaya kurban gitti ama dostluğumuz ve arkadaşlığımız baki kaldı.
En darlandığında, sıkıştığında beni ararsın.
Ben seni hiç aramam neden acaba?
Başka bir adamı ararım, dertleşirim, akıl alırım.
Çünkü sana değil ona güvendim.
Ne yazık ki o adama âşık olamadım.
Ismarlama olmuyor işte.
Çok âlemim ya.
İnsan âşık olduğu adama güvenmez mi?
Oluyor işte bazen.
Sen bana ben başkasına güvendik.
Ben sana sen başkasına âşıktın.
Buradan ne çıkıyoruz ikimizin de bakış acısı aynıydı.
Aşkta güvensizlik hâkimdir.
Ne sen güvenli alanı terk edip aşkta boğulmayı göze alabildin ne ben aşk okyanusumu bırakıp sığa çıkmayı.
Her şey değişti bende.
İçimde şu an büyüyen aşkta sonsuz güven var.
Aşk sorumluluk kaldırmazdı bende sorumluluk almadık.
Aşk gizli saklı içte yaşanmalıydı.
Çok az kişi bildi bizi.
Aşkta ben hep sakin limandım sense gel gitli deniz.
O yüzden hep geldin gittin, geldin, gittin…
Şimdi ise aşk gelmeli, aleni yaşanmalı ve sorumluluğu sonuna kadar alınmalı.
Beni sana bağlayan aşktı ama seni bana bağlayan neydi?
Bir şekilde eş zamanlılık yarattık ama defoları vardı.
Çünkü ikimiz de duygusal defoluyduk.
Kendimi yeniledim, aşkta yeni bir eş zamanlılık vakti
Halit sana çok teşekkür ederim sayende aslında gerçek aşkın bende ne ifade ettiğini bildim.
Senden sonra ilişkim oldu ama kalbime sen dokundun.
Kalbime dokunulduğunda nasıl olduğumu sende bildim.
Sonra üzerine bir aşk tapınağı inşa ettim.
Şimdi tapınağımın kapısını sonuna kadar açtım, yeni tap taze aşk girmek üzere.
Eminim benim için sevineceksin, seversin beni.
Sana yazdığım çok şey canımın acımasındandı.
Şimdi canımın canlanmasından yazacağım.
Biliyorum ki, benim yerim hep farklı olacak sende.
Kaç kadın vardır hayatında sana yazılar yazan, aşkını anlatan?
Ben benim aşk için her zaman yazarım, coşarım, taşarım.
Paylaşmak güzeldir Halit.
Paylaşılamayan aşk okyanusu kurur, çorak çöle dönüşür.
Seni sevgilinle gördüğümde inan mutlu oldum.
Hep mutlu olursun inşallah.
Bense çok ama çok mutluyum.
Yaşam sürprizlerle doludur.
O sürprizlerin hepsine sonuna kadar kapılarım açık.
Kapıyı çalmasına bile gerek yok.
Hiç bitmeyecek sözümün kısaltması aşk var aşk Halit…
Sen inanmazdın ama değil mi?
Dur buldum seni bana bağlayan benim sana koşulsuz, coşkulu aşkımdı.
İşte öyle…
AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK AŞK

2 Ocak 2013 Çarşamba

Sevgilim Çok Az Kaldı ...

Sevgilim,
Seninle henüz karşılaşmadık.
Gözlerimiz buluşmadı, yüzümüzde tebessüm belirmedi.
Kalplerimiz mühürlenmedi.
Zaman anda durmadı.
Nefesimiz hızlanmadı.
Anda işte o demedik.
Sonunda tanrım diyerek teşekkür etmedik.
Ellerimiz buluştuğunda derin ama güvenli okyanusa kendimizi bırakmadık.
Heyecanı, mutluluğu, neşeyi ve sarhoşluğu yaşamadık.
Bedenimizi kontrol edemez olmadık.
Biz olamadık.
HENÜZ!
Çok yakında olacağız.
Haberin var mı olacaklardan ve benden?
Haberin olmasa bile inancın tam yoksa yollarımız kesişmez ve teğet geçerdik.
Gerçek aşka olan inancın, sevgin ve şefkatin seni bana, beni sana getirmekte.
Henüz tanışmadık, ama ben seni tanıyorum sen de beni.
Görünce bileceksin sen de benim gibi.
Bilerek âşık olmak harika Sevgilim.
İçimizde hiç şüphe olmayacak. Öylece akacağız birbirimize.
Şu an nerdesin, kiminlesin önemsiz, sonunda benimlesin.
Şartsız, koşulsuz teslim olacağız birbirimize.
Masalsıyımdır ben senin gibi.
Seninle masallardaki aşkı gerçek yapacağız.
Hazır mısın?
Ben artık hazırım ve karşılaşmamızı bekliyorum.
Şimdiden heyecanı ve coşkusu içimde.
Sana bu ilk mektubum.
İçim kıpır kıpır.
Sana neler yazsam, ne methiyeler düzsem?
Elbet kalbimden kalemime, dilime dökülecek.
Ey aşk hazır mısın layığıyla yaşanmaya?
Bekle biz geliyoruz sana.
Şanın yürüyecek bizimle yıldızlara.
Oradan kayacak bütün kalbi âşıklara.
Gizlin saklın kalmayacak
Coşkuyla kutsanacaksın sonsuzlukta.
Bendeniz aşkını içinde hisseden ve heyecan duyan Sevgi Periniz sizi seviyorum tıpkı masalsı aşkı sevdiğim gibi.
Hatırlayın aşk dışımızda değil içimizde!

http://fizy.com/#s/1507ht ( yeni sekmede açınız ve dinleyiniz) 

1 Ocak 2013 Salı

Aldım, Verdim Ben Seni Sevdim...

Sevgililer,
Yeni yıla girmiş bulunuyoruz.
Koca 2012 de neler yaptınız?
Gözden geçirdiniz mi?
Neler kazandınız, neler kaybettiniz?
Aslında hiçbir şey kaybetmedik.
Kaybettiğimizi sandıklarımızdan çok şey kazandık.
Üzüldük, ağladık, sinirlendik, duygusal ilişkilerimiz yürümedi ve parasal kazancımız azaldı.
Bu yaşadıklarımız aslında birer ders niteliğindeydi.
Yaşadığımız her negatif gözüken olay aslında kocaman birer ruhsal derslerdir.
Önemli olan yaşadığımız şerden hayır çıkartmaktır.
Yaptığımız hataları tekrarlamamaktır.
Duygusal ilişkilerimizi, evliliklerimizi bitirdik ya da bitirmek zorunda kaldık.
Sanki dünyanın sonu gelmiş gibi hissettik?
Oysa gelmedi değil mi?
Hala yaşıyoruz çok şükür.
Biten yeninin başlangıcıdır.
Başlangıçlar için bitişler olmalıdır.
Artık ikisi bir arada pek olamayacak gibi gözüküyor. Gezegenler buna izin vermiyor.
2012 de bunu yaşadık. Gizli hiçbir şey kalmadı.
Ben çok şey bitirdim, başladım ve başlamak üzere olduklarım var.
Başlangıç güzeldir.
Yalancı aşkları bitirdim.
Kredi kartlarımdan özgürleştim.
Aylardır param varsa alıyorum, yoksa almıyorum ve buna üzülmüyorum.
Yani olmayan paramı harcamıyorum ve gelecek ayı düşünmüyorum.
Çok büyük rahatlık.
Odak noktam olanı çoğaltmak.
Öbür türlüsü olmayanla borçlanmaktan başka bir şey değildi.
Siz hiç olanı çoğaltmaya odaklandınız mı?
Genelde olmayanla başka şeyleri çoğaltma çabasındayız.
Sevgisizdir ama çok sevilmek isteriz,  tembelizdir ama başarılı olmak isteriz, cesaretsiz ve akılsızızdır ama kahraman olmak isteriz, sıkıcıyızdır ama eğlenmek isteriz.
Aşk diye ortalarda dolanırız ama iş yaşamaya gelince elimizi taşın altına koymayız, kolaycı ve hazırcıyızdır.
Aslında içimizde o kadar kısıtlı, fakirizdir ama bol para kazanmayı bekleriz.
Biz hep isteriz ama almak için ne yapılması gerektiğini asla düşünmeyiz.
İşimize gelmez.
Aşk, sevgi, başarı, bol kazanç ayağımıza gelsin, biz zahmet etmeyelim.
Aslında istediğimizin ta kendisi olduğumuzda ayağımıza gelir.
Kolay bir hayat isteriz ama o kadar zoruzdur ki herkesin hayatımızı kolaylaştırmasını isteriz.
Hep herkes, hayat hatta tanrı suçludur.
Biz maşallah sudan çıkmış ak kaşık misali masumuzdur.
Başımıza gelen her şey bizim yüzümüzdense eğer masum değiliz Sevgililer.
İnsanlara bir şekilde ders verme, yaptıklarını ödetme duygusu ve davranışındayızdır.
Peki, kendi yaptıklarımızı kim ödeyecek?
Bize ne başkalarının bize yaptıklarından!
Biz bize ne yaptığımıza odaklanmalıyız.
2012 de kendinize neler yaptınız?
2013’de neler yapacaksınız?
Var mı planlarınız, hedefleriniz?
Asla yaşamınızın ipini başkasına vermeyin.
Hepimiz birer bireyiz öbür türlü tasmalı köpekten farkımız kalmazdı.
Hayatımızın, duygularımızın ve düşüncelerimizin iradesini kimseciklere teslim etmeyelim.
Netice itibariyle geçirdiğimiz yılın bir bilançosunu çıkartın.
Korkmayın, yüzleşin geçen seneki sizle.
Girdiğimiz yılda yapacaklarınızı hedefleyin. Ona odaklanıp, yaşayın.
Bendeniz 2012’den alacağı ve vereceği kalmayan Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum tıpkı 2013 hedeflerimi sevdiğim gibi.
Hatırlayın aslında hedefleriniz kadarsınız!


Fransız İlişkiler...

Sevgililer,
Buradan madam kız kardeşimi kınıyorum!
Adı madam olarak kaldı çünkü GS üniversitesi mezunu endüstri mühendisi kardeşim çalışmayıp evde oturduğu zamanlarda annem  madam oldu çocuğum diye kızarak söylenirdi.
İşte oradan kaldı.
Kınama sebebim ise yeğenlerimin Türkçe konuşmuyor olması.
Aramızdaki sözel iletişim neredeyse sıfır.
Ev şu an uluslararası.
Türkçe, İngilizce, Fransızca havada uçuşuyor.
Bu sebebiyetle herkes birbirine Fransız durumda.
Ne dedi, ne dedi sorusu hepimizin dilinde.
Hiç hoş değil inanın.
Ortak dilin gözünü seveyim.
Şimdi ben anlamıyorum, ülkedeki anadil kavgasını.
Anlayamayacaksak birbirimizi ana dilin ne anlamı var?
Bir ülkenin, ailenin ortak dili olmalı.
Yoksa tam bir bütünlük sağlanamaz.
Şu anda tam bir bütünlük sağlayamıyoruz evde.
Biz kaptırıp aramızda kendi dilimizde konuşurken kardeşimin Fransız eşi gerçekten Fransız kalıyor, sıkılıyor.
Hop dönüyoruz İngilizceye.
Dönüyoruz da aynı tadı vermiyor.
Yabancı bir sevgili hep ilgimi çekmişti, yok karar verdim almayayım ben.
Tek bildiğim yabancı dil İngilizce.
Duygusal ilişkide zor ama.
İnsanın sevgilisine anlatacak ne çok şeyi var oysa.
Anadilde olduğu gibi samimi olmaz sanki.
Bilemiyorum belki olur.
Denesem mi acaba?
Hoş aynı dili konuştuğum adamlarla ortak dilimiz olamadı hiç.
Aynı duyguda buluşamadık ki, dilde yakalayalım uyumu.
Adam dilini bilmez ama ruhunu bilir belki.
Kelime alış verişimiz az olabilir ama sevgi alış verişimiz çok olur.
Ama bence her ikisi birlikte olsun Sevgililer.
Düşüneceğim yabancı yar olayını.
Siz ne dersiniz?
İster yabancı ister bizden olsun yeter ki kalbi samimi olsun.
Hepimiz içten aşkları hak ediyoruz.
Sende kaldı bende kaldı aşk oyunlarından çoktan sıkıldık değil mi?
Eninde sonunda yabancı âşıklar gerçekse duyguları bir şekilde uyum sağlıyor.
Bizden olanlarla bazen hiç uyum yakalayamadığımız olmuyor mu?
Olmaz mı dediğinizi duyar gibiyim.
Sahi biz neden âşık olduğumuzu sandıklarımızla uyum sağlayamıyoruz?
Sandığımızdan olabilir mi?
Hep sanıyoruz canına yandığım!
Gerçeği nerede bu aşkın bir bileniniz var mı?
Anlatsanıza bana.
Ben yaşayınca çatır çatır anlatacağım.
Ne büyük zevk olacak benim için.
Sevdiğin adamı ve ona duyduğun aşkı anlatmak eminim harika bir duygudur.
Buna yatkınım.
Halit de Halit diye dilimde, kalemimde tüy bitti.
Ama Halit kalbime kazık dikti.
Aşk duygumu kişilerin dışında yaşıyorum.
Ben aşkın kendisine aşığım.
Bence aşk gerçek ya da zan olsun anlatılmaya her şekilde değerdir.
Aşk şu dünyada aradığımız tek şey aslında.
Tamlanmak bütünlenmek arzusuyla yanıp kavruluyoruz.
Ama gerçekten ne yapayım tamlanamadığım, tamlayamadığım aşkı?
Tamlanamadığım her aşk eksiltmiştir beni.
Siz yaşadığınız aşklarda eksildiniz mi hiç?
Bendeniz Sevgi Periniz ister yerli, ister yabancı aşkınız olsun yeter ki aynı gönül ve dünya diliniz olsun.
Hepinize cana can katan aşklar diliyorum.
Hatırlayın, dünyaya canımıza can katmaya geldik ve sizler benim canımsınız!





İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı