Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

1 Ocak 2013 Salı

Aldım, Verdim Ben Seni Sevdim...

Sevgililer,
Yeni yıla girmiş bulunuyoruz.
Koca 2012 de neler yaptınız?
Gözden geçirdiniz mi?
Neler kazandınız, neler kaybettiniz?
Aslında hiçbir şey kaybetmedik.
Kaybettiğimizi sandıklarımızdan çok şey kazandık.
Üzüldük, ağladık, sinirlendik, duygusal ilişkilerimiz yürümedi ve parasal kazancımız azaldı.
Bu yaşadıklarımız aslında birer ders niteliğindeydi.
Yaşadığımız her negatif gözüken olay aslında kocaman birer ruhsal derslerdir.
Önemli olan yaşadığımız şerden hayır çıkartmaktır.
Yaptığımız hataları tekrarlamamaktır.
Duygusal ilişkilerimizi, evliliklerimizi bitirdik ya da bitirmek zorunda kaldık.
Sanki dünyanın sonu gelmiş gibi hissettik?
Oysa gelmedi değil mi?
Hala yaşıyoruz çok şükür.
Biten yeninin başlangıcıdır.
Başlangıçlar için bitişler olmalıdır.
Artık ikisi bir arada pek olamayacak gibi gözüküyor. Gezegenler buna izin vermiyor.
2012 de bunu yaşadık. Gizli hiçbir şey kalmadı.
Ben çok şey bitirdim, başladım ve başlamak üzere olduklarım var.
Başlangıç güzeldir.
Yalancı aşkları bitirdim.
Kredi kartlarımdan özgürleştim.
Aylardır param varsa alıyorum, yoksa almıyorum ve buna üzülmüyorum.
Yani olmayan paramı harcamıyorum ve gelecek ayı düşünmüyorum.
Çok büyük rahatlık.
Odak noktam olanı çoğaltmak.
Öbür türlüsü olmayanla borçlanmaktan başka bir şey değildi.
Siz hiç olanı çoğaltmaya odaklandınız mı?
Genelde olmayanla başka şeyleri çoğaltma çabasındayız.
Sevgisizdir ama çok sevilmek isteriz,  tembelizdir ama başarılı olmak isteriz, cesaretsiz ve akılsızızdır ama kahraman olmak isteriz, sıkıcıyızdır ama eğlenmek isteriz.
Aşk diye ortalarda dolanırız ama iş yaşamaya gelince elimizi taşın altına koymayız, kolaycı ve hazırcıyızdır.
Aslında içimizde o kadar kısıtlı, fakirizdir ama bol para kazanmayı bekleriz.
Biz hep isteriz ama almak için ne yapılması gerektiğini asla düşünmeyiz.
İşimize gelmez.
Aşk, sevgi, başarı, bol kazanç ayağımıza gelsin, biz zahmet etmeyelim.
Aslında istediğimizin ta kendisi olduğumuzda ayağımıza gelir.
Kolay bir hayat isteriz ama o kadar zoruzdur ki herkesin hayatımızı kolaylaştırmasını isteriz.
Hep herkes, hayat hatta tanrı suçludur.
Biz maşallah sudan çıkmış ak kaşık misali masumuzdur.
Başımıza gelen her şey bizim yüzümüzdense eğer masum değiliz Sevgililer.
İnsanlara bir şekilde ders verme, yaptıklarını ödetme duygusu ve davranışındayızdır.
Peki, kendi yaptıklarımızı kim ödeyecek?
Bize ne başkalarının bize yaptıklarından!
Biz bize ne yaptığımıza odaklanmalıyız.
2012 de kendinize neler yaptınız?
2013’de neler yapacaksınız?
Var mı planlarınız, hedefleriniz?
Asla yaşamınızın ipini başkasına vermeyin.
Hepimiz birer bireyiz öbür türlü tasmalı köpekten farkımız kalmazdı.
Hayatımızın, duygularımızın ve düşüncelerimizin iradesini kimseciklere teslim etmeyelim.
Netice itibariyle geçirdiğimiz yılın bir bilançosunu çıkartın.
Korkmayın, yüzleşin geçen seneki sizle.
Girdiğimiz yılda yapacaklarınızı hedefleyin. Ona odaklanıp, yaşayın.
Bendeniz 2012’den alacağı ve vereceği kalmayan Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum tıpkı 2013 hedeflerimi sevdiğim gibi.
Hatırlayın aslında hedefleriniz kadarsınız!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı