Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

12 Ocak 2012 Perşembe

Sarışın Aşkım :)))

Bugün tek bir şarkıyla çocukluk aşkımı hatırladım :) Çok aşıktım çok. Aslında şimdilerde sarışın erkekleri farketme eğilimi içinde değilimdir. Ama bir şarkı sarışın aşkımı hatırlattı. Açıklıyorum hazır mısınız? Jason Donovan :) Ah Jason ah. Ne çok hayrandım ben sana. Ne yakışıklıydın sen ya. Cumartesileri TRT de klipler yayınlanırdı. Ben kaçırmazdım onu. Hatırlıyor musunuz? Hani Sezen Cumhur Önal sunardı. Canım ya, hafızamda papyonu ve sakalıyla kalmış. Ne çok severdim onu da. Ben de herkesi seviyorum yafuu :) Ama o Kylie var mı Kylie, sinir olurdum ona. Tek aşkımın kollarında gördükçe o kuru, çirkin çiyanı çıldırırdım ben. Hay allahım, hayal dünyama bakın. Ama sonraları  onu da sevdim ben Vallahi :)
Ay Can Kuşlarım ne oldu acaba benim Jason'ıma? Tabi Kylie hanım attı onu bir köşeye kendi şöhret basamaklarını tırmandı, populer oldu. Oldu da Jason'a ne oldu? Hey Jason nerelerdesin? Aç mısın tok musun, mutlu musun mutsuz musun? Yakışıklı olmadığın kesin zaten onu sormayacağım . Yaşlanmışsındır, ben geç kaldım sana ah ah :) Ne safça severdim ben seni, hatta hayaller kurardım; güya ben büyüyorum, sen aynı kalıyorsun (buraya dikkat) köprünün ortasında buluşuyoruz ve sen öpüyorsun ah ah, ama bazen bu güzel hayallerimin içine o cadı Kylie girer alırdı seni elimden. Daha o zamandan hayallerimde bile kaybetmeye odaklıymışım. Sonra sana olan aşkım bitti çünkü Rich Forester geldi. Nasıl bir şeydi o ya Can Kuşlarım. Onaltı yaşımın başıydı. Bildiniz mi? Cesur ve Güzel dizisi. Hani şu Starda yayınlanan. Her akşam üzeri, önümde mandalina, portakal kasesi, televizyonun başında hazır olda bekler ve Rich'i izlerdim. Rich ya, yani zengin. Aşıktım ona da ve hayaller kurardım ama farkla rüyalarıma da girerdi hınzır :) Valla çok görmüşlüğüm vardır. Ama sonunda hep onu da kaybederdim. İşte bakın zenginiği kaybetmeye odaklıymışım ta o zamandan. Ama o benim modern zaman kahramanımdı. Hayatta güzel olan her şey onda vardı, yakışıklılık, zenginlik. Bakar mısınız onaltı yaşımın bakış açısınına. Güzeli sadece yakışıklılık ve zenginlikle özdeşleştirmişim. Harika. E tabi o zaman hayal dünyasında yaşıyordum daha doğrusu temiz ve saftım, hırslarım, öfkelerim, hayata isyanlarım yoktu. A bir de hani hayat ağacı vardı, Sam'in sevgilisi polis vardı ya ben ona da aşıktım. Ben hep kahramanlara aşıktım. Sandımki gerçek hayatta da kahramanlara aşık olacağım, mutlu  ve zengin yaşayacağım. İşte sanmışım. Neyse daha sonra anlayacaktım aslında içimdeki zenginliği bloke ettiğimi. Bu durumda da zaten hayalimdeki kahramanın hayalde kalması gayet normal.
Şimdi mi? Şimdi sadece ve sadece tanrıya aşığım, henüz aşk kahramanımla karşılaşmadık. Hala kahraman istiyorum hayatımda ama hayal kurmuyorum ve beklemiyorum. Çünkü ben ne isem karşıma öyle bir kahraman gelecek. Hayal değil, gerçek ve sarışında olabilir. Yaşamda sadece siyah ya da esmer yok değil mi? Ara renkler, yumuşak renkler de var. Ben hepsiyim, öyle ise sarışın kahramana da varım :)
Siz Can Kuşlarım, sizin de böye aşklarınız var mıydı? Eminim vardır :) Lütfen yazın bana, öğrenmekten keyif alacağım. Siz de hatırlayınca , yüzünüzde gülümse olacaktır, lütfen o zaman aynaya bakın ve nerelerden nereye geldiğinize bir bakın ve farkedin herşeye rağmen gülebiliyorsunuz.
Ben Sevgi Periniz, sizi çok ama çok seviyorum... 
 http://fizy.com/#s/12n2jd ( yeni sekmede dinleyin ana dinleyin )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı