Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

4 Ocak 2012 Çarşamba

Sevgi Perisi’nin Aşk Oyunu :)

Yakışıklı erkek sevgi perisi henüz uyandım. Nerelerdesin? Gelip beni bulur musun?
Yeni oyun başlatıyorum, oyunun adı Sevgi perisi sevgi perisi aşkını arıyor. Katılır mısın oyunuma? Yoksa sevgi sana uymaz mı? Sen de özledin mi, gerçek sevgiyi aşkı? Hani şu ilk görüşte çok bildiktir, içinden çıkmıştır sanki kalbin çarpar, ayakların yerden kesilir ve işte o dersin, ayakların ona doğru koşar. Koşulsuz bağlanırsın. Ben çok özledim şahsen. Yoksa günlük, haftalık aşklar yaratıp, yaşamayı mı tercih edersin?
Eğer oyunuma katılmak istiyorsan her oyunda olduğu gibi kurallarımız var. Bu aşk oyununda kesinlikle daha önce kadınlarla yaşadığın deneyimlerini, yargılarını bırakacaksın. Onları benim alanıma taşımayacaksın. Mesela elbise gibi, gelirken çıkartırsın, çıkarken giyersin. Bu sevgi oyunumuzun alanına kesinlikle öfke, hırs, kıskançlık, sınırlamalar alınmayacaktır. Oyunumuzda av ve avcı, kaçan ve kovalayan, taktik olmayacaktır, duyurulur. Denersen önce sarı kartla uyarılırsın, devam edersen kırmızı kart sana kapak olur J
Bu oyunda söylemler hep samimi ve gerçek olacaktır, ne düşünülüyorsa o söylenecektir.
Sonsuz paylaşım olacaktır. Hem alıp hem verilecektir. Köle de efendi de olmayacaktır. Demokratik bir ilişki olacaktır. Ama tabi erkek peri sensin, dengeyi sen koruyacaksın, ipin ucunu kaçırmayacaksan, kaçırırsan dişi peri sıkılabilir J Sonsuz özgürlük olacaktır. Sadece ve sadece istenildiğinde birlikte olunacaktır. Ama tabi bu aşk oyunu değil mi o zaman aşkın ne kadar büyükse o kadar birlikte olunacaktır. Sevgi sözcükleri karşılıklı esirgenmeyecek, sürprizler yapılacaktır. Kavga, dövüş, iğneleme olmayacaktır. Aksine sadece sevgi, eğlenme, kahkaha, güzel paylaşımlar olacaktır. Kimse kimsenin alanını işgal etmeyecektir. Ne dersin erkek peri, nasıl geldi bu oyun kulağına, gözüne ve içine? Sıkıcı, sıradan mı yoksa tam da aradığın ilişki oyunu mu? Sıradan ve sıkıcı geldiyse sen inişli çıkışlı ilişki oyununu seviyorsun. Ama senin atraksiyonun kavga, didişme, yapma, etme, kıskanma, sınırlama üzerine. Dolayısıyla bu seni bir yere kadar besleyebiliyor sonra en başa dönüp, o ilk heyecanları yaşamak istiyorsun, sıkılıp, oynamayacağım diyorsun. Oysa benim oyunum da atraksiyon var ama kırmadan, yıkmadan. Soruyorum senin eskimiş, tedavülden kalkmaya yüz tutmuş oyununda ne kadar kahkahalar attın, eğlendin, sonsuz sevdin ve sevildin ve güven hissettin? Ama belki sonsuz güven seni sıkıyordur. Senin eski oyununda sahiplenme hükmetmekle özdeştir. Yeni oyunumuzda sahiplenme sadece ve sadece aşka ve sevgiye olacaktır. Kişiler kocaman insanlardır, çok şükür kendilerine sahip çıkabilirler, öyle değil mi? Eski oyunda sonsuz yargılar ve eski tecrübeler yeni ilişkiye ve kişiye yansıtılır ve mış muş gibi hissedilir ve kaos yaratılır. Yeni oyunumuzda kaos yaratılmayacaktır, aksine huzur, mutluluk yaratılıp, yansıtılacak ve yaşanacaktır.
Bu yeni ilişki oyunumuzda cimriler ve fakirler katılamaz, baştan söyleyeyim. Sevgi, şefkat, adalet, madde, neşe, mutluluk, başarı ve nefes cimrileri ve fakirleri için yasaktır. Ama olsun ben yine de deneyeceğim diyorsan, oyunun kapıları sana sonuna kadar açıktır. Eninde sonunda kendini görmüş olursun. Belki de değişirsin ve bu oyunu sever, paylaşır ve paylaştıkça çoğalırsınJ
Ne dersin var mısın yok musun, emin misin, kararsız mısın ya da son kararda mısın? Kararın, seçimin olumlu da olumsuz da olsa bendeniz Sevgi Perin seni koşulsuz seviyorum ve şimdi sana cesaret, oyun heyecanı yansıtıyorum. Lütfen sevgiyle kabul eder misin çünkü ben sevgiyle yansıtıyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=FN_hTpbT6b4 ( Lütfen yeni sekmede açınız sevgiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı