Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

4 Ocak 2012 Çarşamba

Ben Varya O Şeytanı .... :)

Sevgili Can Kuşlarım; Şu zavallı şeytoşu ne çok dilimize dolamışızdır değil mi? Oysa ne de çok korkarız ondan ve lanetleriz onu. Ne komiğiz ama onu onun dilinle kış kışlarız. Sanki ondan bir farkımız varmış ki gibi. Ne çok özlü sözlerimiz vardır mesela. Bazı insanları çok severiz ve açıklamamız 'şeytan tüyü var şekerim' dir J Hay Allahım; şeytan ne zamandan beri sevimli oldu ben kaçırmışım orayı özür dilerim. Bir işe başlayacak olanlara çok iyiyizdir ya, şans dileriz aklımızca; 'şeytanınız bol olsun dostum' J Ya şeytanın bolluğunu bırakın tek başına olduğu işten bile ne hayır gelmiş ki bu zamana kadar acaba? Rastlayan var mı Can Kuşlarım? Şeytanla işbirliğim boyunca hiçbir işim yolunda gitmemiştir. Bir türlü o şeytanın bacağını kıramamışımdır ben ne hikmetse! Meğer hikmeti şeytanlığımdaymış J
Şeytana en çok teslim ettiğim alanım zihnimmiş. Zihnim onun boyunduruğu altında yılar geçirdiği için artık şeytanlaşmıştı ve vallahi şeytanın kendisine bile pabucunu ters giydirir vaziyetteydi. Hayır, sanki her yeri düz de ayakkabısı kaldı J Sizler ne durumdasınız Can Kuşlarım? Şeytana pabucunu ters mi giydirirsiniz yoksa o mu size giydirir J Her iki durumda da vay halinize. İlk durumda siz şeytandan şeytan olmuşsunuzdur. Sizinle oyun oynanamaz. Maazallah yakarsınız dokunanı, kendi hayatınızı yakıp, yıktığınız gibi. Bunu itinayla, ince işçilikle yaparsınız ve acı olanı farkında bile olmazsınız ve acınır, ağlarsınız, oysa siz karanlıklar prensi ya da prensesisinizdir. Hakka küsersiniz. İkinci durumda ise şeytandan tırsarsınız, ağzınıza bile almazsınız adını, o derece yani. Ama durum feci ben söyleyeyim, çünkü şeytan korkularınızla bir güzel oynar. Siz korktukça sizi daha çok korkutur. Hatırlayın, korku şeytanın yaratımıdır. Böylece inceden inceden giydirir size elbisesini. Korktukça, öfke duyarsınız, öfke duydukça hırslanırsınız. Hoş geldiniz şeytanın krallığına Can Kuşlarım.
Ben zihnimde hep kötüyü düşünür, yaratır ve hooop yaşardım. Size ince giren bana kazık şeklinde girerdi J İçte ve dışta düşmanlarım vardı. Zihnimde onlarla her daim kavga içindeydim. Şeytanın işine bak, almış teslim; ohhh bir güzel oynardı düşünlerimle ve tabi ki peşin sıra hislerimle, duygularımla sonra bu hal yüz ifademe ve bedenime yansırdı. Yüz ifadem bak az sonra gözlerimden ateşler çıkacak modunda, bedenim de her daim savaş modundaydı. Hayata bakın Can Kuşlarım, hay ben böyle şeytanlı hayatın içine… Küfür ettim değil mi pardon, ama ne yapayım şeytanla yapılan uzun evlilikten, kontrattan sonra böyle oluyorsun J
Cidden şeytanı krallığımdan kışladım, hoştladım J Kolay olmadı, uzun bir yolculuğun sonunda başardım kendisiyle yaptığım bütün kontratları feshetmeyi, çok şükür yarabbi.
Hayat aslında bir çocuk gibidir demiştim ya; işte onun gibi de temizdir, saftır aslında. Onu kirleten bizim şeytanlığımız, karanlığımız, kötülüğümüz Can Kuşlarım. Lütfen söylediklerinize kulak kesilin. Bakalım neler söylüyorsunuz eski dostum Şeytanla ilgili J
Can Kuşlarım, ister şeytana pabucunu ters giydirin, ,isterse o size giydire dursun bendeniz Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum. Şeytanınız hiç olsun, sevgi periniz çok olsun Can Kuşlarım. Şimdi size ilahi aşk, sevgi, adalet yansıtıyorum, lütfen sevgiyle kabul edin. Hatırlayın, özünüz budur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı