Can Kuşlarım, gün aydın saat on iki olmuş. Ne çok da uyumuşum. Ben geceyi gündüz kadar çok seviyorum. Gecenin o sessizliğini, sakinliğini, serinliğini, umursamazlığını ve gizemini. Her zaman geceleri haydi kalk çıkalım modum olmuştur. Saat kaç olursa olsun çıkarım, yürürüm özellikle deniz bana arkadaşsa. Aya, yıldızlara bakarım, konuşurum onlarla. Geceleri uyumaya kodlanmışız ama gece yaşanmalı bence. Uykuda geçirdiğimiz vakit az ve dengede olmalı. Dünyaya yaşamaya geldik netice itibariyle, zaman da sınırlı olduğuna göre hala, o halde zamanı iyi kullanmalıyız. Uyumalıyız tabi ki. Bizler aslında bir beden içine sıkışmış varlıklarız. Uykuda onun içinden çıkıp gezinmeye, rahatlamaya, ruhumuzu tatmin etmeye ihtiyacımız var. Ama dedim ya; uzun soluklu uykuya gerek yoktur. Öyle bir dönem gelecek ki uykuda geçirdiğimiz vakit zaten kendiliğinden azalacak. Uygundur benim açımdan J Acaba geldiğimiz yuvada uykuya gereksinim var mıdır? Bilemiyorum ama sanmıyorum. Hiç nereden geldiğinizi düşündünüz mü ya da merak ettiniz mi? Ben çok merak ettim ve çok düşündüm. Bence Ruhlar âleminden gelmiyoruz. Dünya gibi binlerce belki daha fazla gezgen var evrende. Orada da yaşayan varlıklar var. Ben kesin onlardan birinden geldim. Geldiğim yuvamda bence evim, ailem de var. Belki gerçek formum insana benzemiyordur kim bilir. Mavi renkli bir gezegen. Rüyalarımda görüyorum. Gece ve gündüz döngüsü de farklı. Gecesi farklı, gündüzü farklı. Uykuya yattığımda kesin yuvama gidiyorumdur ben. Yani yuvamızdan kopmuş değiliz bence. O yüzden de uykuya kodluyuz bir nevi. Öyle ise dünya hem var hem yok. Dünya ben gördüğüm ve algıladığım sürece var. Uyanıkken görüyorum, algılıyorum öyle ise var. Uykuda başka boyutlara geçiyorum öyle ise yok. Aslında bu hiçlik prensibi bir nevi. Her şey hem var hem yok. Her şey hatta kendimiz bile algıladığımız sürece var. Gerçeklikte böyle bir şey. Dünya gerçektir, bir okuldur ve bizim bedenimizle yuvamızdır. Dünyayı algılayın Can Kuşlarım. Böylece kendinizi de maddeyi de algılayabilirsiniz. Dünya muhteşem bir yer aslında. Bir sürü olasılığın, seçeneğin olduğu imkânlar gezegeni. Ama biz bu potansiyelleri maalesef fark edip, kendi özgür irademizle görüp seçemiyoruz. Algılayın Can Kuşlarım, fark edin siz yaşıyorsunuz. Sizler ölümsüzsünüz, burada bize öğrettiklerine bakmayın. Sadece beden ölür, zihin ölmez ve her şeyi zihin algılar, hatta ve hatta bedenimizi de zihnimiz yönetir. Mantığınızı genişletin. Bizim mantığımız görmediği şeyleri almaz. Görüş açınızı değiştirin. Hepimiz buna muktediriz. Muktedir sözcüğü ne güzel bir sözdür. Yeti, yetenek bir nevi. Maalesef henüz yeteneklerimizin farkında bile değiliz. Öylece gündüz uyanık olduğumuzu sanırken aslında uykuda yaşıyoruz. Var olanı gerçekte algılamadığımız sürece uykudayız Can Kuşlarım. Bizim zihnimiz evrensel, onu sadece dünya algısına hapsedersek uyuşturmuş, perdelemiş, uyutmuş oluruz. Şeye benzetiyorum bunu ben; dişçiye gideriz, bize iğne yapar uyuşuruz. Hissedemeyiz, sadece hissettiğimiz serinlik, donukluk. Çenemiz, dudaklarımız, dilimiz donar sanki. Hareket ettiririz otomatik olarak ama hissetmeyiz yani algılamayız. Dilimizi ısırsak acısını algılamayız. Algılamadığımız her şey yoktur aslında. Bu durumda evreni algılayamadığımıza göre de genel olarak uykudayız ve evren de yok. Zihnimizin sadece küçük bir bölümünü kullanıyoruz. Hepsini kullandığımızı bir düşünsenize Can Kuşlarım, neler algılardık. Korkar mıydınız? Belki de evet çünkü evrenle bütün değiliz bırakın onu dünya ile bütün değiliz ki. Dünyayı nasıl algıladığınıza bir bakın, bakalım neler göreceksiniz. Hatırlayın dünya bile sizin algıladığınız kadardır. Öyle ise gece de uyumaktan ve sevişmekten ibaret değildir. Ama tabi bizler önce yaşadığımızı sandığımız gündüzdeki dünyayı algılayalım sonra geceye geçeriz. Geçelim Can Kuşlarım geceye de geçelim, bakmayalım görelim, algılayalım. Gece de bu dünyanın gerçeği, biz de bu dünyada yaşıyorsak bizim de gerçekliğimiz. Uyuyarak yani gözlerimizi kapatarak onu yok saymayalım, kaldı ki biz uyanıkken yani gözlerimiz açıkken bile dünyayı, gerçekleri yok sayıyoruz.
Uyanın Can Kuşlarım gerçekliğe, gerçekliğinize, sizler kısıtlı değil alabildiğince özgürsünüz. Sizler özgürlüğü ne derece algılayabiliyorsanız o derece özgürsünüz hatırlayın!
Ben Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum kutsal kalbimin algılayabildiği kadar J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder