Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

26 Ocak 2012 Perşembe

Forever Bob Marley...

Ah Bob ah! Yine de Bob İlle de Bob. Forever Bob Marley. Sen benim canım sevgi rehberimsin. Bana ilk geldiğin günü hatırlıyorum da, nasıl da mutlu olmuştum sen bana elinde mikrofonla 'sun shine raggae' şarkını söylerken. İçimdeki bütün hücreler uyanmış, sana eşlik etmişti. Ben Sevgi Perisi aslında itiraf etmeliyim seni dinleyen, bilen bir varlık değildim. Nasıl da o gece kalbimi meşgul eden soruma cevap vermiştin. Nereden çıkmıştın sen sevilesi varlık? İyi ki de çıktın ve kalbime ve hayatıma girdin ve kocaman yer edindin. Seni çok ama çok seviyorum. Sonra seninle geçen günlerimde seni öğrendim, bildim ve hatırladım. Nasıl da benim kalbimden geçenleri söylüyordun. Seninle ben yalnız olmadığımı fark ettim. Sen nasıl bir varlıktın yafuuu J Bu kadar sevgi dolu, akıllı, tanrı aşığı, özgür ve cesaretli. Âşık oldum ben sana. Bana geldiğin, beni fark ettiğin için çok mutlu oldum. Bunun bir sebebi vardı. Ben hak yolunda ilerleyen ve sadece sevgi odaklı insan varlıktım tıpkı senin gibi. İyi ki geldin hayatıma Canım Bob. İyi ki bu dünyadan senin gibi sevgi dolu bir müzisyen varlık geçti. İnsan varlıklara sevgiyi anlatacak en güzel yoldur müzik. Bütün dünyaya bir anda sevgiyi yaymanın en kolay ve uygun yoludur. Ama yeni sevgi çağının başında bana gelmen ve bütün dünyada tekrar hatırlanman ve popüler olman tesadüf olamaz. Öyle ise bizler yeni sevgi çağının sevgi perileriyiz. Ben yazarak sense müziğinle ve sözlerinle. Sen içine girdiğimiz çağın IKON usun. Yürü be seni kim tutabilir. Kuru kafalarla, beyinlerine kötülüğü kazıyan müzik türleriyle yoldan çıkmaya aday, çıkmış çocukların ve gençlerin seni tanıma, dinleme ve uyanma ve sevgiyi fark etme ve hissetme vakti değil mi? Bu dünyada sevgi müziği yapan insan varlıklar var. Şimdi senin öncülüğünde sıra onların parlayacak olan ışığında. Onların ışığı parladıkça dünyanın da ışığı parlayacak. Biliyorum ki, bana akıttığın enerjini diğer sevgi âşıklılarına da akıtıyorsun, akıtacaksın. Seninle birlikte dünya da sevgiyi yayan bir sürü bedenlenmiş ışık varlığı var. Onlardan biri de benim. Sen, ben ve diğerleri dünyayı ışıltacağız.
Evet, Sevgili Bob her şey yoluna girecek, dün dünde kaldı, tek sevgi ve tek dünya, ağlayan kadın olmayacak, dişil enerji gücünü eline alacak, uyanıp, ayağa kalkıp hakkımız olanı yani sadece ve sadece saf sevgiyi yaşayacağız, güneş hep üzerimizde parlayacak, endişe etmeyeceğiz ve mutlu olacağız. Biliyorum şu anda bu anlattıklarıma inanan kitleler yok belki ama olacak. Kitleler yavaştan uyanmaya başladı ve belki bu uyanış onlarca yıl sürecek. Olsun biz uyanışın başında da her katmanında da sonunda da olacağız. Sen sevgi müziğinle bizi ışıldattığın gibi enerjinle de bizi parlatmaya devam et sevgili, değerli ışık varlığı. Bazen seni anlattığımda keş diyorlar senin için. Varsın olsun öyle ol. Ne olur sen sevgiyi anlattıktan sonra. Belki de senin yolun buydu, böyle hakka ulaşıyordun, hissediyordun ne de olsa yaşadığımız dünya pür pak, tertemiz, bembeyaz bir dünya değil. Bu dünya da hala kötülük hüküm sürmekte ve çoğunluk onun kölesi olmuş durumda. Senin kölelikten çıkma yolun buysa varsın olsun. Ama artık şimdiki sevgi dünyasında buna gerek yok. Bu yüzden de tekrar dünyada varsın enerjinle. Senin için mutluluk adamı diyorlar ve bunu takdir etmiyorlar çünkü seni hayalci olarak görüyorlar. Varsın olsun seni hayalci görsünler. Oysa bütün varlıklar gerçekten ama gerçekten mutluluğu hayal etseler nasıl bir enerji yayılırdı dünyaya ah bir bilseler. Bilecekler az sonra J
Canım sevilesi Bob sen benim idolümsün, rehberimsin, sevgi perimsin, iyi ki varsın ve seni çok ama çok seviyorum…
http://fizy.com/#s/1ex0ex ( yeni sekmede açınız tüfen)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı