Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

26 Ocak 2012 Perşembe

Bir Fincan Kahve ve Film Şeridi...

Bu sabah mis gibi kokan kahvemi alıp, havanın bana benzeyen sakin ve yumuşak haline katılmak için balkona çıkıp, ağaçlara ve gökyüzüne bakmaya başladığımdan şu ana kadar ben ben olan hayatım ve hatırlayabildiğim bütün geçmiş hayatlarım ve kendimi değiştirme dönüştürme çabalarım gözümden film şeridi gibi geçti. Öyle ise düşünebiliyorum artık J Şimdiki yaşamım hiç de kolay olmadı Can Kuşlarım. Geçmiş yaşantılarım da keza öyledir. Hep zor hayatlar seçmişim. Eminim kolay yaşamlarım da olmuştur ama onları hatırlayamadım henüz, zaten de gerekli görmüyorum artık, hiç hevesim yok. Çünkü ben benim ve şimdi de yaşıyorum. Zor olanları hatırladım, çünkü onlardan kalan değiştirmem gereken acı duygularım ve deneyimlerim vardı. O yüzden de onları koşulsuz kabul ettim. Değiştik beraber. İnanın karmalarımızın şimdiki bizde çok izleri var. Çok şükür bitti. Ama kolay olmadı. Ama sizin öyle olmak zorunda değil hep dediğim gibi bu benim yolum.
Hatırladığım çoğu karmam asker ve eril. O kadar çok etkisi varmış ki bende fark ettikçe çok eğlendim. Davranışlarımda, söylemlerimde, düşüncelerimde her şekilde varlardı. Mesela ben eskiden hep ellerim arkamda bağlı şekilde, ayağımda dizime kadar çizmeler pat pat yürürdüm. Çekilin, yoldan asker geliyor J Hala da tam olarak silinmiş değil. Olsun seviyorum ben. Eril karmalarım yüzünden çok da anaç değilimdir. Onu da olabildiğince öğrendim. Yazarlık karmam var. O da bu hayatımda aktif. Ama yazmak iki sene öncesine kadar benim uzağımdan geçmezdi. Sadece iyi bir okuyucuydum. Sonra girdiğim yolda temizlendikçe içimde bir yerlerde olan yazar kimliğim bir anda bir gece hasta yatağımda ağlarken uyandı ve yazmaya başladım. Çok ilginç değil mi? Bence de öyle. Hep duygusaldım bu hayatımda ama bunu saklardım ya gözyaşlarımın ya da öfkemin ve acıtan sözlerimin arkasına. Bunlardan temizlendikçe içimdeki saf sevgi duygum belirdi. Şimdiki hayatımda zordu benim Can Kuşlarım. Ama kendimi bildikten sonrası. Bu da üniversiteye başladığım ilk yıla tekâmül eder. O günden itibaren ne gözümde yaş, ne de kalbimde kırgınlıklarım ve öfkem eksik olmamıştır ta ki iki yıl öncesine kadar. Hala da süper kolay hayatım olduğunu söyleyemem ama olmakta. Tabi ki bir zaman alacaktır yeni döngülerin aktif hale gelmesi. Şu an yaşadığım dönem aradaki dönemdir. Kötüden çıkılan, iyiye adım atılan dönem. Bu iki yıl hayatımın hem en muhteşem, hem de en zor iki yılıydı diyebilirim. Muhteşemdi; Çünkü ağlayarak hatta isyan ederek sorduğum sorumun cevabını almak, gerçekte kim olduğumu ve olacağımı, girdiğim yolumun sonunu keşfetmek benim için muhteşemdi. Ama bu yol öyle tozpembe bir yol değildi, olamazdı da. Olsaydı bu kadar ilerleyemez ve bilemezdim. Yolun başında ilk önce mutsuz olduğum evliliğimi bitirdim. Benim ilk zaferimdi ama sonuçları hiç de dört dörtlük olmadı. Yaşadığım özgürlüğümün yanında boşanmış bir bayan olarak zorluklar yaşadım ama ucundan kıyısından çünkü farkındaydım olan bitenin. Önce bir dağıttım kendimce, ruhumun izin verdiği miktarda J Bol bol bol gezdim, içtim, dans ettim, flört ettim, kaçırdığım dokuz yılın acısını çıkartmak istercesine. Sonra bunun da benim yolum olmadığını fark ettim. Yolumda yavaşlatıyor, oyalıyordu beni. Elimden düşmeyen telefonu, erkeklerden aldığım iltifatları, ilgiyi, içmeyi, dansı bir anda bıraktım, içime döndüm. Geçmiş geçmişte kalmıştı ve geçmiş yakalanamazdı. An sadece şu andı ve tek yol benim yolumdu. Sadece yapmam gereken işleri yaptım onun dışında hep yolumda ilerledim, sınava hazırlanan son sınıf öğrencisi misali. Zaten gerekli işleri de tam anlamıyla yaptığım söylenemez ama korunup, kollandığıma inanıyorum. Gerçekten de işe yaradı. İçime döndükçe işim kolayladı. Bu arada maddede iyice dibe düştüm gün geçtikçe. Yağmur’u yani arabamı kaybettim, borçlarım çoğaldı içinden çıkılamaz hal aldı. Bazen isyan ettim ama bir saniye bile yolumdan dönmeyi düşünmedim. Maddeden düşmeliydim, parasızlığı dibine kadar kendimce yaşmalıydım, o dipte kendimi görmeliydim ve ondan özgürleşmeliydim. Maddi düşüş ve orada uzun süre yaşama bana tevekkülü öğretti. Minnettarım parasız, pulsuz günlerime. Bu meteliksiz günlerimde yine de mutlu olmayı öğrendim. Hem de dibine kadar. Bugün ve bundan sonraki yaşadığım her gün mutlu, huzurlu olurum durumum ne olursa olsun. Ama seçimim güzel olan her şey öyle ise madde sıkıntısı bitmiştir duyurulur. Benim korkularım, zaaflarım yok ki nasıl olsun ben Allah’a olan zaafımdan bile özgürleşmişim, madde, para nedir ki? Hem çok şey hem de hiçbir şeydir. Sadece araçtır, istersem kullanırım, istemezsem kullanmam. Kullanmayı seçersem bir zahmet çalışacağım, kullanmak istemezsem yatıngen yaparım sonuçlarına da katlanırım. Dediğim gibi her şey seçimlerden ibarettir ve her yaptığımız seçimin sonuçları vardır. Ben bu iki yıl boyunca sadece okula gittim geldim, onun dışında kendimi iyileştirdim. Para kazanmak için ekstradan çalışamazdım zaten. Boş zamana ihtiyacım vardı, yarattım, çalıştım, değiştim, temizlendim ama dünyasal sonuçlarına da katlandım. Yani kimse tanrı bile bir dakika sen ilahi yoldasın dur sana yardım edelim şöyle lotodan, ya da başka bir yerden para çıkartalım demedi J Dünyada yaşıyoruz işte, çalışmadan, çabalamadan bir şey elde edemezsin. Hani ben Işık Üstadıyım ya da Sevgi Perisiyim ya fark etmez J  Tabi ki kolaylıklarım olacaktır ama onu da ben kazandım hem de çok çalışarak. Ama yaşadığım onca olumsuz dünyasal durumlara rağmen, hiç pişman değilim bir an bile, aksine gururluyum kendimle hiç olmadığım kadar ve hiç sevmediğim kadar da kendimi çok ama çok seviyorum öyle ise sizi de çok ama çok seviyorum. Öyle ise Sevgi Periniz olmayı da hak ettim siz isteseniz de istemeseniz de. Zamanı geldiğinde sizlerle tanışacağız ve bunları ve daha çoklarını sizlerin yüzlerine gülümseyerek anlatacağım, sevgimi uzaktan değil yakından akıtacağım. Benim yolum ışık yolu ve sizin yolunuza ışık olma yoludur. Bunu hem yazarak hem de anlatarak yapacağım. Kocaman bir ışık ailesi olacağız. Aramızda sadece sevgi olacak. Ne güzel değil mi?
Şimdi önce bir hayli uzak kaldığım dünyasal hayata dönmeliyim. İnanın çok alışkın olduğum bu dış yaşama şimdi çok yabancıyım. Çünkü ben artık eski ben değilim. Can Kuşların arasına entegre olmalıyım. Sevgimi, neşemi yansıtmalıyım, onlardan da aynılarını almalıyım. Çalışmalıyım, para kazanmalıyım. Hayatımı düzenlemeliyim çünkü hayatımın 0 noktasına henüz gelebildim. Sıfırdan kendime sevgi krallığı kuracağım J Üzgünüm diyemeyeceğim, sizlere maddesel başarılarımı, kazandığım paralarımı, yaşadığım lüksü konforu, yaptım olduğu anlatmadığım için. Biliyorum şu anki dünyada başarı kıstası budur ama benim değildir. Sizlerin de olmasın çünkü eninde sonunda ışık yolunun sonu bunların en safı en güzelidir. Ben de yaptım oldu. Ama yaptım yani kendimle yüzleştim, kabul ettim, temizlenme konusunda kararlı oldum, içimdeki kutsal kalbimi, öz benliğimi ve tabi ki Aşkımı keşfettim ve de oldu yani mutluyum, huzurluyum, dinginim, tüy kadar hafifim, ağlıyorum ama mutluluktan, zenginim, aşığım, sevgi doluyum, sonsuz kabul yolundayım. Şimdi sıra da içimdeki zenginliğimi ve aşkımı dışımda da yaşamada. Çok vakit yok. Zaman artık çok hızlı akmakta, oluşlar çok çabuk, bir nefes alma mesafesinde olmakta. Vakit zaman gelince olacaktır. Evrensel akışa teslimim.
Şu anda yaşadığım bütün güzel şeylerin sizlerin de yaşamanızı isterim hem de canı gönülden ama hep dediğim gibi özgür iradenize kalmış. Ben Don Kişot değilim. Yel değirmeniyle savaşmak niyetim de hiç yok. Sizler isterseniz beni bulacak, okuyacak ve dinleyeceksiniz. İstemeyenler için bir şey yapamam şimdilik. Sadece çok ama çok sevebilir ve anlayabilirim. Anlayabilirim çünkü o hayatı ve duygularını, çıkmazlarını iyi bilirim. İşte bu yüzden de zoru seçtim. Kötüyü yaşadım; hem iyi olmak hem de kötü de kalanları ya da çıkmak isteyenleri anlamak ve ışık olmak için.
Sevgili Can Kuşlarım, bu gün size içimi döktüm, kendimi yolumu anlattım. Dinlediğiniz için teşekkür ederim. İyi ki varsınız öyle ise ben de iyi ki varım. Ben sizim, sizler de bensiniz öyle ise hepimiz biriz.
Ben Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum kendimi çok ama çok sevdiğim gibi. Sizlere içimdeki saf sevgimi yansıtıyorum, lütfen sevgiyle alın…
http://fizy.com/#s/1d4sr3 ( Lütfen yeni bir sekmede açınız )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı