Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

17 Ocak 2012 Salı

Seni Gidi Vurdum Duymaz Seni Gidi Yaramaz :))

Ah Paracık, bu kaçıncı kaçışın senin benden? Neden ama neden? Seni gidi yaramaz, seni gidi vurdumduymaz J Neden bazılarını daha çok seviyorsun da beni sevmiyorsun? Ben o kadar mı çirkin ya da aptal mıyım anlayamadım ki? Tam seni yakalayacakmış gibi oluyorum, tamam diyorum bu sefer başardım, bir bakıyorum yine ellerimden kayıp gidiyorsun. Çok yoruldum sevgilim ben seni kovalamaktan. Sen kaçansın bense kovalayanım. Nereye kadar sürecek bu kovalama oyunu? Bu kadar da vurdumduymazlık olmaz ki ama. Bak az sonra yorulacağım. Çok değerlisin değil mi? Sen olmadan bu dünya da yaşayamam değil mi? İstediğim hiçbir şeye sahip olamam değil mi? Buna güveniyorsun değil mi? Nasıl olsa herkes sana sen kendine âşıksın. Ben sevmesem ne olur? Hiçbir şey değil mi? Nasıl olsa herkes senin kölen, sen herkesin efendisisin değil mi? Sen tatlısın değil mi? Peki ben neden tadamadım senin lezzetine de bana senin yokluğunun acısı kaldı? Neden seninle oynadığımız saklambaç oyununda ben seni ebeleyemedim de başkaları ebeleyebildi? Ben nerede hata yaptım? Senin ilgini, şefkatini neden hak etmedim? Ah bir bilsem, hemen gereğini yapacağım, hayır yalakalıksa yalakalık, diz çökmekse diz çökmek ne gerekirse yapacağım. Ama ez kaza seni ebelemeliyim yalnız, yandın, çekeceğin var benden. İntikamım acı olacak. İşte o zaman şeytan azapta gerek oynayacağız. İşte senin suyunu çıkartacağım. Sonuna kadar. Bakalım seni kim kurtaracak. Bakalım o zaman yanaştıkların, bolluğunda yaşattıkların seni kurtarabilecekler mi? Onca zaman yokluk ve yoksunluk içinde senin arama, bulma serüvenimde, beni görmezden gelen seni bak bulduğum da görmekten nasıl geleceğim. Göreceğim ben göreceğim, kölem benim. Çalış köle diye bağırdığım günleri özlemle bekliyorum. Aslında itiraf ediyorum ben sana âşık değilim sadece bana sağlayacağın hayata aşığım, kölesi olurum ben öyle hayatın, hatta ve hatta ruhumu şeytana bile satarım. Bana ne Allahtan, onun kurallarından, kanunlarından. Ben burada sefillik yaşarken gelip beni kurtarmadığına göre, belki şeytan kurtarır beni. Senin yolunda nasıl olsa her yol mubah değil mi? Öyle ise ben sen varsan varım sen yoksan yokum. Var olma sırası bana da gelecek elbette bir gün. Madem doğru yoldan bana gelmiyorsun, şu kirli yollara bir gireyim ben.
Ah Can Kuşlarım, hepimiz aslında bu düşünceler, bu duygular içindeyiz, dünyanın tek gerçekliği sandığımız para için. Aslında paranın hiç suçu yok inanın. Tek suçlu biz insan varlıklarız. Allah aşkına bizler ne zaman kovaladığımız bir şeyi yakalayabildik. Ancak ve ancak balık yakalarız biz, o da ölür elimizde L Biz hiçbir canlıyı var edemiyoruz ki, parayı edelim. Bizler hep yoktayız, bu sebepledir ki yoku var etme mücadelesi veriyoruz. İşte boşa kürek çekiyoruz. Biz sihir yapamayız. Okus pokus yapıp yoku var edemeyiz. Parayı şeytanla özdeşleştiriyoruz, tüh kaka yapıyoruz ama onun içinde ölüp ölüp diriliyoruz. Neden ama neden Can Kuşlarım? Para bizim hayatımızın merkezi midir? Evet size göre öyle değil mi? Hayır Can Kuşlarım hayır. Merkezde sadece siz olmalısınız. Tanrı her daim yanınızda ama siz para için bu kadar hırs yaparken, onun kulu kölesi olmuşken, şeytanın işi olarak gördüğünüz parayı acaba size nasıl verebilir? Acaba aslında sözde paranın peşinde koşar, onu çok ister gözükürken, aslında gerçekte tam tersi pozisyondaysanız, çok istediğiniz para size nasıl gelebilir? Odak noktanız geçinmekse, gelen değilse giderlerse, parada size uyacak ve gidecektir. Çekim yasası işte J Beş duyu algınızla parasızlık odaklıysanız ve diliniz de param yok cümleleri çıkıp, evrene yayılıyorsa, para da size uyacak ve yok olacaktır. Para kirliyse, kötüyse, o da size kötülük yapacak ve sizin varlığından mahrum edecek ve ona biçtiğiniz rolü çok güzel oynayacaktır. Çok para demek şeytanla anlaşma demekse, istediğinizi size yaptıracak ve sizi şeytanın kucağına oturtacaktır. Ama maalesef şu anda şeytanın görevini bankalar yapmaktadırlar. Aranızda kucağına düşmeyen kaç şuurlu kişi var acaba?
Hatırlayın Can Kuşlarım, çekim yasası çok güzel işlemekte ama kötü yönde, hiç de sizin sandığınız şekilde değil. Bu sebepledir ki, inançlarınızı değiştirmediğiniz sürece istediğiniz rahat, konforlu yaşama, bolluğa, berekete kavuşamayacaksınız. Hele yenidünya yani sevgi düzeninde, parayla barışmadığınız sürece, bu savaşta yenilen hep sizler olacaksınız. Seçim size kalmış. Ya ilahi düzene ayak uyduracak her şeyle ve herkesle ve tabii ki Tanrıyla barışacaksınız, iyiyi ve güzeli yaşayacaksınız, ya da düzeni inkâr edecek, savaşa devam edecek ve gazi ya da şehit olacaksınız.
İster barışçıl olun; varlığı ve bolluğu yaşayın, ister taarruza geçin;  yara bere alın, sizi çok ama çok seviyorum. SEVGİ PERİNİZ.
NOT. Bir süre para konusu üzerinde duracağız. Neden mi? Çünkü şu anda bütün insan varlıkların ortak problemi.
Lütfen yeni bir sekmede açınız…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı