Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

24 Ocak 2012 Salı

Düşünemiyorum Öyle ise Başlıksız

Sevgili Can Kuşlarım bugün sizlere canım rehberim ilham perimden bahsedeceğim. Kendisiyle ilk başlarda inişli çıkışlı, sonraları çok ateşli ve coşkulu bir ilişkimiz vardı. Ama her şekilde dengelenme yolumda onunla olan ilişkimi de dengeledim J Aslında her ne kadar ilham perim bana ilham verse de gerçekte tek ilhamım var o da sadece benim.  Ben sizlere hep değiştirdiğim ve dönüştürdüklerimi, yaşadıklarımı anlattım. Bu coşkumu paylaşmak istiyordum hem de çok, bu yolu seçtim. Sonra şu zihin temizlemeye daldım, şeklim kaydı tek kelimeyle valla J O yüzden de bir süreliğine ilhamımla ilişkimize ara verdik. Yaklaşık bir aydır bu çalışmanın içersindeyim. Bunu size nasıl tanımlayabilirim? Sanırım şöyle; canlı canlı ameliyata benzetiyorum ben bunu. Gerçekten de öyle. O derece yanııııı J Zihin kodlarımı çözerken ve iptal ederken ve yerine yeni kodlamalar yaparken neler yaşadım peki? Önce duygusal boyutundan başlayalım ne dersiniz? Ben zihnimin yanlış kodlarını bulduğum her seferinde adeta zafer kazanmış kadar mutlu oldum, yüzümde gülümse, yüreğimde sevinç çığlıkları, harika anlar yaşadım. Bedensel olarak ise feci… Beynimde her değiştirmede bir yerler de değişti, baş dönmesi, mide bulantısı yaşadım ve bu bir ay sürdü. Diş etlerim hastalandı, dişlerim çürüdü. Bir ay boyunca madde almış gibi dolaştım. Ama çok mutluydum, uçuyordum. Madde bağımlılarına hak verdim. Onlara da koşulsuz kabul. Adeta yıprandım, yaşlandım diyebilirim. Deydi mi bunca acıya, yıpranmaya? Kesinlikle evet, evet. Evlenirken bile böylesine emin ve coşkulu söylememiştim bunu J Şimdi mi? Daha iyiyim çünkü yoğun çalışma sona erdi. Zaten içselimde, duygusalımda temizdim, sona zihin kalmıştı onu da çoğunluğunu halettim. Geri kalan önüme geldikçe değiştirilip, dönüştürülecektir. Bu arada yaşamdan koptum adeta, temizlendikçe hayatımla ilgili yüzleşmeleri de yaşadım. Kabul ediyorum kolay bir yol değil ama sonuç mükemmel. Hafiflik. Siz kendinizi hiç tüy kadar hafif hissettiniz mi Can Kuşlarım? Zihin temizliği başkalarında da bu kadar zorlu geçer mi bilemiyorum ama ben acı çekmeyi seçtim. Benim yolum her şeyi dibine kadar yaşamak ve anlatmak. Çünkü ben bilmezsem karşımdakini anlayamam. Ama siz kolay yolu seçebilir ağrısız ve acısız temizlenmeyi seçebilirsiniz, bence de en doğru yol yani sevgi yolu budur. Yazmaya ara verdiğim sürede düşünemez oldum. Gerçekten sadece anlık düşünüyordum ve anlık kararlar alıyordum. Aslında şimdi de öyle. Eskisi gibi zihnim vır vır konuşamıyor. Süper bir şey. Bu arada bol bol oyun oynadım. Boş beynimi oyaladım. Hani sigarayı bırakanlar leblebi ya da başka şeyler yerler ya o misal J. Neyse ki geçti. Şimdi tüy gibi olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum.
Bugün içimden yazmak geldi belki yarın da yazarım belki de günlerce yazmam. Canım ne zaman isterse o zaman. Ne muhteşem değil mi? Zorunluluklar hayatımda kesinlikle yok! Aslen o kelime benim zihnimde yok.  Değiştirdim, her şekilde kolaya kodladım. Hayata geri dönme kararındayım ama sanki yabancı bana şimdi. Ürkek ürkek bakıyorum şu an dışarıdaki yaşama. Olsun ben cesurumdur, oraya da tekrar balıklama atlarım ama bu sefer temiz olarak.
Biraz gezmek istiyorum, eğlenmek, dans etmek, içmek, yaşıtlarımla takılmak, giyinmek, süslenmek, iltifatlar almak, flört etmek istiyorum eskisi gibi. Yapabilir miyim acaba bunca değişip, dönüştükten sonra ne dersiniz Can Kuşlarım? Yapacağım ama kararlıyım ve bunun için de yaşam için bir ilham perisi istiyorum belki de bu çok yakışıklı bir prens olur J Bunca cefadan sonra artık sefasını sürme zamanı J Buradan size yaşadıklarımı hep anlattım, yine anlatacağım.
Bir sonraki yazım ‘Evrenden alacaklarım var’ da buluşmak üzere. Gelir misiniz?
Ben Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı