Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

15 Ocak 2012 Pazar

Parayı Çektiğinizi Sanarken İtiyor Olabilir misiniz?

Sevgili Can Kuşlarım çekim yasasına inanır mısınız? Şu Secret kitabıyla bir hayli literatürümüze girmiş durumda J Keşke o kitapta yazıldığı kadar kolay olsaydı istediğimiz güzel şeyleri hayatımıza çekmek ve gerçeklik olarak yaşamak. Oysa bizim gerçekliğimiz tamamen yokluk ve yoksunluk üzerine. Sevgide, aşkta, parada, başarıda yoksunuz. Odak noktamız bu, istediğimiz kadar deneyelim hatta ve hatta yırtınalım, gözümüzde canlandıralam istediğimiz güzellikleri nafile, boşa kürek çekmektir. Çünkü bizim odak noktamız boşa kürek çekmektir. Bu deyimler boşuna söylenmemiştir. Şimdi bizler sözüm ona istediğimiz şeyin elimizde olduğunu düşleyeceğiz, varmış gibi konuşup, davranacağız değil mi? Diyelim ki yaptık; eğer zihinsel parayı itme kodumuz varsa, duygusal, karmik ve anne, baba neslinden getirdiğimiz parayla ilgili negatif inanışlarımız ve yargılarımız varsa olmaz, olamaz. Söylemlerinize ve düşüncelerinize dikkat edin. Nedir bu negatif yargılar? Mesela; para elinizin kiri midir, bütün kötülüklerin anası mıdır, yoldan mı çıkartır, doğru yoldan çok kazanılmaz mı ya da parayı sever misiniz ya da tiksinir misiniz ya da ona kabul verdiniz mi ya da meteliğe kurşun mu atarsınız? Bütün bu sorular ve benzerleri parayla ilgili yargılarınızı belirler. Anne baba nesli ve genetik, kalıtımsal ne demektir? Şöyle; Parayla ilgili anne baba neslinden, genetik ve kalıtımsal ne tür kodlarınız var hem hücrelerinizde hem de zihninizde? Ya da ailenizin parasal kaderini mi yaşamaktasınız az, çok ya da benzer?  Ya da karmik, yani geçmiş yaşantılarınızda parayla ilgili duygusal ne deneyimlediniz? Çok mu zengindiniz ya da fakir, hırlı mı hırsız mıydınız, kötü, yanlış yollardan mı para kazandınız? Bu yaşamınıza gelirken parayla ilgili hangi kodları aldınız deneyimlemek için? Bunların hepsini temizlemediğiniz ve dönüştürmediğiniz ve yeni kodlamalar yapmadığınız sürece istediğiniz kadar olumlama yapın, sonunda olmuyora dönersiniz. Diyelim ki bunların hepsini dönüştürdünüz, tamam mıdır? Maalesef hayır Can Kuşlarım. Neden mi? Sırada asıl şimdi gözümüzde canlandırma, duygusunu içimizde yaşama ve kabul verme süreci vardır. Gerçekten de bu üçlüyü de yapmayı başarırsanız istediğiniz para size gelecektir. Miktarı size kalmış tabi. Ama yenidünya düzeninde bu böyle olmayacak önce duygusunu hissedeceksiniz sonra göreceksiniz ve gerçekliğiniz olarak yaşamayı seçeceksiniz. Çünkü her daim varda olacaksınız? Sahi siz varlıkta mısınız yoklukta mı? Dilinizden çoğunlukta var kelimesi mi yok kelimesi çıkmakta?
Kendinizi her an gözetleyin ve dinleyin. Neler yakalayacaksınız siz bile şaşıracaksınız Sevgili Can Kuşlarım J Hatırlayın, her şey fark etmekle başlar. Fark ettiğiniz de bunun hazzını tadacaksınız ve değişip dönüşeceksiniz. İster misiniz? Tabi kim istemez bolluk bereketi, rahatı konforu ve parayı değil mi? Ben isterim, istiyorum da ama beklentim sıfır, sadece akıştayım. Yapmam gerekeni yaptım, vakti zamanı geldiğinde istediğim her şey önüme gelecektir. Hissedin Can Kuşlarım bu çok önemli.
Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyor tıpkı yenilediği maddesel kodlarını çok sevdiği gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı