Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

13 Ocak 2012 Cuma

Hey Sen Hop Orada Kal :))

Sevgili Can Kuşlarım, sınırlarınızı belirlediniz mi? Bu sınır, kendinizi insanlara kapamak asla değildir ama tecavüzlere, tacizlere, müdehalelere, psikolojik baskılara çizgi çekmektir. Bu tür davranışları kendi alanınıza sokmamak demektir ama tabi sizler de bu tür davranışları yapma eğiliminde değilseniz :) Eğer öyle iseniz; üzgünüm sizler için çünkü o zaman iradeniz hiçbir işe yaramaz. İstediğiniz kadar sınır koyun, hatta bağırın, çağırın hatta ve hatta çıldırın nafile. Biri size bunları yapabiliyorsa dönüp kendinize bakın. Demek ki açığınız vardır, o açığı yakalarlar ve içeri sızarlar sinsice ve kasten, aynı sizin başkalarına yaptığınız gibi. Yani her şey karşılıklıdır bu hayatta.
Ben Sevgi Periniz, en hassas olduğum nokta özgür iradedir. Kimse özgür irademe müdahale edemez, izin vermem, yaptırmam. Ama bunu egosal, kendimi güçlü görerek, insanlara psikolojik baskı kurarak yapmam ama snırmı çizerim. Çünkü ben de kimsenin özgür iradesine müdehale etmem, sonsuz, koşulsuz kabuldeyimdir. Bu durumda açığım yoktur, yani iznim yoktur. Ama karşımdaki varlık sınır, mınır tanımıyorsa, herşeye rağmen sınırıma tecavüz etme, özgür irademe müdehale etme eğiliminde ve ısrarı içindeyse iki sebebi vardır. Birincisi alacağı bir ders vardır, görmesi gereken karanlık yanı vardır, gösterilir itinayla, kırmadan, üzmeden ama direk tam da ne söylemek gerekiyorsa söylenir pat pat. Karşı tarafa kal gelir bir anlık ama anlar ve sevgiyle kabul eder çünkü sevgiyle yapılır. İkincisi ise sadece ve sadece sizi kışkırtmak için, güç kanıtlamak için, efendilik taslamak için yapar. Ama cevabını sadece sevgiyle ama kararlı şekilde alır. Sert olmakla kararlı olmak ayrı şeylerdir. Bizler söylemek istediğimiz şeyi, kararlılığımızı göstermek için sertçe söyleriz ve otoriter olduğumuzu sanarız. Ama tam tersi tepkiyle karşılanırız. Hatırlayalım karşımızdaki kişi zaten negatiftir, sizin negatifiniz sadece onu büyütür. Oysa yumuşak sevgiyle ama kararlı şekilde hooop deneme bile edasıyla tavrımızı ortaya koyarsak kazan kazan durumunu yaratırız. Bu kişi bir daha size hiçbir şekilde müdehale edemez, muhakkak sorar, ya da kararlarınıza saygı duyar. Sevgi duysa tabi daha iyi ama dualite dünyasında saygı duyması da şimdilik ciddi bir evrimdirdir :)
Zamanınızı sertleşerek, bu tür sevgili insanlara nefesinizi tüketerek harcarsanız hiçbir şey elde edemezsiniz Can Kuşlarım. Aslında bütün herşey enerji alanınında olup biter siz olayı kavrayıp, anlayana kadar. Yaydığınız enerji önemlidir. Mesela ben şu enerjiyi yayarım; enerji saham sana koşulsuz sevgiyle açıktır ama benim alanımı kirletemezsin çünkü benim alanım sevgi ve şefkat alanıdır, geleceksen bütün kötü yargılarını ve düşüncelerini dışarıda bırakacaksın enerjisidr. Varlıklar bunu kabul eder sevgiyle. Çünkü Can Kuşlarım sevginin üzerinde bir güç yoktur.  Ben bütün varlıklara sevgimi akıtırm, kaplarının alacakları kadar. Hatırlayın; herkes kabı kadar alır, bilgiyi de sevgiyi de. Fazlası kişiyi rahatsız edebilir ve reddedebilir, çok doğaldır. Ama enerji sahama almak zorunda değilim, uzaktan da yapabilirim bunu. Ne kimsenin enerjisini çalarım ne de kendi saf temiz enerjimi çaldırırım. Peki; siz Can Kuşlarım siz hangi taraftansınız? Enerji kaptıran mı yoksa enerji kapan mısınız? Ben her ikisi de değilim. Olmam, olamam bu saatten sonra. Tanrı sevgisini kutsal kalbinde hisseten kişi bunu yapmaz, yapamaz ama sınırlar koyabilir. Sınırlarınızı koyun ve sınırlara müdehale etmeyin, bu kişiler sizin en yakınlarınız bile olsa.
Yeni bir çağa girdik Sevgili Can Kuşlarım. Bu çağ Sevgi Çağıdır. Ya bu çağa ayak uyduracaksınız canı gönülden ya da sevgisizliği deneyipleyip yargılarınızın, hırslarınızın ve öfkelerinizin sizi daha da diplere çektiğini anladığınızda koşulsuz sevgiye geleceksiniz. Çünkü bu çağda bu duygularla barınamazsınız. Sistem sizi ayıklayacaktır. Sevgisizliği ya da bu negatif duyguları yaşamak istemeniz sizi kötü yapmaz asla, hepimiz bu yollardan geçtik. Tabiki yaşayın, deneyiminiz vardır mutlaka. Yaşayın ve öyle gelin ama gelin Can Kuşlarım. Sizsiz tadı olmaz, keyfi çıkmaz çünkü çağ aynı zamanda birlik çağıdır.
Ben Sevgi Periniz, sizi çok ama çok seviyorum tıpkı kendi ögür irademi ve sınırlarımı sevdiğim gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı