Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Aşk ve Para

Aşk ve para ilişkisi nasıl olmalıdır, ya da aşkla para arasında ilişki olmalı mıdır sizce yoldaşlarım? Ya da para ne kadar gereklidir aşkta? Bence orta karar. Tamamen parasız bir adamla da aşk yaşanabilir mi sizce yoldaşlarım?  Yaşanamaz sanırım. Neden sizce?
Aşk sadece yatak odasında ya da evde yaşanmaz ya da sahilde el ele romantik yürüyüşlerle bir yere kadar dayanır. İlk zamanlar fark edilmez peki ya sonra? Beslemek gerekir. Tamamen kapitalist bir toplumda yaşadığımızı inkâr edemeyiz bence.
Bir kadın gerçekten âşıksa para çok da önemli değildir değil mi? Ama sonra parasızlık sınırlar koyar aşka. Nasıl mı? Şöyle ki; bir kadın sürprizler ister, gezmek ister, hediyeler ister. Bunlar olmazsa hiç, aşkın ışığı söner. Mesela ben isterim bunları. Yoktan çok anlamam daha doğrusu anlarım da anlamak istemem. Çünkü ben varlıktayım, yokluğu tekrar deneyimlemek istemem. Varlık derken paradan bahsetmiyorum, bilinç olarak varlıktayım. Kadınlar aslında bazen çocuk gibi oluyorlar özellikle âşık olunca. Ama bu istekler ihtiyaçlar dâhilinde değil. Her kadın kendi ihtiyacını karşılayabilir. Burada ki mesele güzel zaman geçirmek için gereken para. Öyle de büyük paralara gerek yok değil mi? Ama para lazım. Maddeden kaçan ben bile bunu kabullenmiş durumdayım. Düşünsenize hepimizin bir prens hayali var. Hiçbirinde züğürt bir prens yok değil mi? Güçlü, zengin, yakışıklı ve bize çok âşık bir adam hayal ediyoruz. Allah versin. Bu zamanda bunu bulmak çok kolay değil ya da biz zor olduğuna inanıyoruz. Önce inançlarımızı değiştirmeliyiz sanki. Zaten zenginlik de tek başına yeterli değil en azından benim için. Sevmem, âşık olmam lazım. Önce kalbi zengin olmalı cebine gelene kadar. Cebi orta karar olsa da olur. Cömert, paylaşımcı olmalı. Ama ben ne kadar paylaşımcıyım henüz onu tam olarak bilemiyorum. Ama Halit ile her şeyimi paylaşabilirdim. Paylaşırdık da. Kimde varsa. Ama çoğunlukta onda vardı. Bazen parası olmadığı zamanlar benden para istemesi çok hoşuma giderdi. Verirdim zaten verdiğim neydi ki. Günlük, idareten harçlıklar J Ama o verirdi hem de canı gönülden. Ben de alırdım. Ama sadece ondan alırdım. İşte alma ve verme ilişkisi dengede. Sanırım param yok cümlesine dayanamıyorum, itiraf ediyorum özellikle aramızda engel oluyorsa. İstenirse engeller kaldırılır. Sabredilir, anlayışlı olunur ama bunu yapmak istemiyorum ki ben. Peki ya siz ne durumdasınız? Nedir bu konuda ki duruşunuz? Duruşlar önemlidir. Ona göre adamları çekeriz hayatımıza desem de bazen öyle olmuyor değil mi? Gönül bu işte. Belli olmuyor. Tutuluyoruz işte ama sonu gelir mi bilemiyorum. Sizce gelir mi? Sanırım yaşayıp ta görmek lazım. Yaşadıklarımız hayatımıza yön verir. Onlardan öğrenir, ders çıkartır ve yeni aşk oyunları yaratırız. Ben kendim için emin değilim ya siz?
Sizi seviyorum günden güne parıldayan aşkları sevdiğim gibi.
Bir sonraki 'yazım' aşk mı para mı ? '

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı