Terk edilmek üzere misiniz canlar? OK! Zillerinizi ve kınalarınızı hazırlayın. Zilleri biz çalıp oynayacağız. Kınayı da terk eden yoldaşlara vereceğiz, münasip yerlerine yakmaları için. Her ikisinde de yanınızdayım. Yalnız değilsiniz. Çakozladıysanız eğer kapıya koyulmak üzere olduğunuzu önünüzde iki seçeneğiniz var. Ya nerede hata yaptım ben diye deli dana gibi oradan oraya vurup kendinizi, sözüm ona hatalarınızı bulacaksınız ve düzeltmeye çalışacaksınız. Romantik sürprizler hazırlayacaksınız, sevgi böcüğü olacaksınız, bol bol sevişeceksiniz, belki özürler dileyeceksiniz. Biraz daha, çoktan gitmeyi kafasına koymuş sevgilinizin malum yerini kaldıracaksınız. Yapın, yapın ama üzgünüm sonuç değişmeyecek sadece sizi zavallı duruma düşürecek ama o gidecek hem de bu sefer kendinden daha emin, egosu tavanda olarak. Siz elleriniz bomboş ağzınız bir karış açık şaşkınlıkla kalakalacaksınız.
Değer mi canlar? İnanın değmez, şu dünyada kimse vazgeçilmez değildir. Bu şıkkı eledik. Gelelim diğerine. Fark ettiğiniz anda hemen hızlı bir hamle şut ve gooool. Yani, şutlayan siz olun.
Hani o şimdi sizi terk etmeye hazırlanırken ve kafasında planlar kurarken siz bir anda onu kapının önüne koyun. Sizce ne olur bunu yaparsanız? Düşünün, birincisi aptala dönecek kafasına ağır bir darbe almış misali. Egosu tavandayken yere çakılacak. Hatırlayın acımak bile bir egodur. O tam size acırken, nasıl söyleyeceğini düşünüp vicdan yaparken siz onun egosunu ezecek ve aşağıya indireceksiniz. İstemez misiniz? Ama tabi şimdi konuş sen Sevgi Perisi yapması sanki çok kolay, insan sevgisini nasıl da bir anda çöpe atar dediğinizi duyar gibiyim. Peki, soruyorum size atmayalım da biz mi çöp kutusuna dönelim. Yapmayalım bunu kendimize. Çocukken oyun oynamayı severdik değil mi? Ben mesela önümüze gelene bir tekme oyununu çok severdim ama büyüyünce tekmeleri hep ben yedim. Şimdi tekmeyi biz atalım. Çok bunalım olduğum bir dönem de yaşam sloganım KGG idi. Bende çok işe yaramıştı. Salladım her şeyi, sallanmaya izin vermedim ve kazandım. Mesele, izin verip vermemekte. İzin vermeyelim bizi üzmelerine, kâğıt gibi buruşturup atmalarına. Biz her zaman en iyisini hak ediyoruz. Onlara sultanlarmış gibi davranacağımıza kendi sultanlığımızı ilan edelim. Haydi, Can Kuşlarım ilan edelim mi? Hazır mısınız? İnanın kulluk bizi mutlu etmiyor, etse bu durumda olmazdık, hala bize uygun birisini aramazdık değil mi? Aramayalım da zaten. Yiyelim, içelim, eğlenelim. Aşk kovalamacısını bırakalım. Yani koy verelim gitsin. Bakalım bu sefer aşk bizim peşimizden koşmuyor mu? Ay zaten ne münasebet canım; neden koşacakmışız aşkın peşinden. Hatırlayın; kovalarsak kaçar. Biz de kaçmayalım sadece sabit bir şekilde keyfimiz ve kâhyasıyla mutlu mesut takılalım. Gelecek o aşk gelecek.
Bunlar sadece size tavsiyeler. Bu hayat sizin, istediğiniz gibi yaşayın ama ne aşkın ne başka bir şeyin kölesi olmayın.
Aşkı kovalasanız da, tekmeyi yeseniz de, atsanız da sizi seviyorum kendi çaktırmadan tekme atışlarımı sevdiğim gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder