Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

4 Ağustos 2011 Perşembe

Cennet - Cehennem

Sizce Cennet ya da Cehennem var mı yoldaşlarım? Bence var hem de içimizde. Hiç de uzaklara gitmeye, ölmeye gerek yok. Her an ikisini de içimiz de taşıyoruz. Valla J
Şimdi ben bugün cennetteyim. Cennetin tasviri nedir size göre? Bana göre huzur, dinginlik, sağlıklı olmak, mutluluk, içinin, yüzünün gülmesi, umutlarının, büyük hayallerinin olması ve onların olacağına inanmaktır. Uzun zamandır cennetteydim, ta ki geçen Perşembeye kadar. İçimdeki cennete ulaşmak için çok çalıştım. Uzun zamanımı aldı.  Evet, ben huzurdayım. Büyük hayallerim var ve onları birer birer gerçekleştiriyorum. Ama geçen Perşembe yaşadığım beş dakikalık telefon görüşmesinin ardından cennetim teslim alındı. O günden dün geceye kadar inanın cehennemimi yaşadım. Sadece hissettiğim bir duygu beni cehenneme geçirdi. Neydi bu duygular? Aşağılanma, dışlanma. Evet, aşağılanmış ve dışlanmış hissettim kendimi. İşin kötü tarafı ben aslında bunu çoktan hak etmiştim. İnanın davranışlarımıza, konuştuklarımıza dikkat etmeliyiz yoksa bende olduğu gibi kol gibi girer J. Bazen çok umursamaz olabiliyorum. Takmıyorum kimseyi. Bunun karşılığını o gece çok güzel verdiler bana. Oradaki tavrım neydi de cehenneme düştüm? Kibir. Evet, ben nasıl bu duruma düşerdim? Kendime çok kızdım. İnanın karşı taraftan çok kendime kızdım. Beni nasıl aşağılayabilirlerdi, kimdi onlar? Egoya bakın. Böylece ateşin içine, negatife düşmüş bulundum. Sanırım bu duygum baya derinlerdeydi ve kemikleşmişti ki beni bu kadar sarstı. O geceden beri uyuyamadım, yemek yiyemedim. Huzursuz beş gün. Yani cehennem. İnanın cennet de cehennem de burada ve duygularımızda gizliler. Neyse  böcekler bütün bedenimi ve aklımı teslim almak üzereyken uyandım. Kibrimi, aşağılanma, dışlanma duygumu temizledim. Gözlerim açıldı. Bana bunu yapan arkadaş yerden göğe kadar haklıydı. Birbirimize hizmet ettik. Ama arkadaşlığımıza mal oldu. Yapacak bir şey yok. Yinede ona teşekkür ederim . Sayesinde duygum ortaya çıktı. Şimdi cennetteyim tekrar. Ben cennete ve cehenneme inanıyorum ama ikisi de burada. Kendimizi kötü hissettiğimiz her an cehennemdeyiz.
Bu bağlamda hayatımızı istediğimiz gibi yaşayabiliriz. Öte tarafta cezalandırma sistemi yok bence. Biz zaten kendimizi yeterince cezalandırıyoruz. Oraya bir şey kalmayacak. İyi kızlar da, kötüleri de ya da canım öküzlerim de ne yaşayacaklarsa burada yaşayacaklar. Yaşarken sadece bize hissettirdiği duygulara bakalım.
Sizi seviyorum cennetimi, bana ayna olan cehennemi mi sevdiğim gibi. Ama siz hep cennette kalın olur mu? Çünkü buna layıksınız sonuna kadar.
SEVİLİYORSUNUZ!
Teşekkürler Sensey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı