Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

5 Ağustos 2011 Cuma

Dün Gece Yine Sigaram Bitti Sevgilim...

Sevgilim,
Dün gece yine sigaram bitti, çok geç olmuştu çıkamadım. Uzun zamandır seni düşünmüyordum ama aklıma düştün işte.
Hatırlıyor musun bana sigara getirdiğin ve bahçe kapısından gittiğin geceyi. Ben o gece aradığında, evde yana yakıla çantalarımı, çekmeceleri karıştırıyordum belki bir sigara bulurum umuduyla. Tam artık kül tablasındaki izmaritlere gözümü kestirmiştim, aradın.
Ben stres yapmıştım. Sense sesimi duyduğun için mutluydun. Konuştuk, kapadık. On dakika sonra kapımdaydın elinde sigara. Aradın ve cama çık dedin. Açtım perdeyi ve seni gördüm. O an hem çok şaşırdım hem de çok sevindim. Koşa koşa geldim dışarıya, elinden sigara paketlerini aldım ve tekrar koşa koşa eve kaçtım. Sanki ergenmişim de ilk aşkımı yaşıyormuşum gibi. Sonra cama yaklaştım tekrar, baktım ki oradasın. Kısa bir süre ellerin cebinde bana baktın ve arkanı dönüp gittin, ama biliyordum gülümsüyordun. Çünkü sen de bana âşıktın değil mi?
Dün gece yine sigaram bitti ama beni arayan sen yoktun. Neredeydin? Başka bir aşkta mıydın? Ben seni arayamam artık sevgilim, kendime söz verdim hatta arkadaşlarıma bile verdim. Bana bu kadar acı çektiren sene onlar bile karşı .
Peki, aradan vakit geçince neden çekilen acılar unutuluyor da güzel anlar özlemle, yüzde gülümsemeyle hatırlanıyor? Ben sen de çok mutlu oldum acı çektiğim kadar. Gece son sigaramı içmeden, seni düşünerek ve gözümden düşen bir damla yaşla uyuyakaldım.
Sabah kalktım, pijamalarımla, ayağıma terlikleri geçirerek sensiz yeni başlayan bilmem kaçıncı güne merhaba diyerek çıktım, bakkala gittim, sigaramı aldım. Beni neşeli görmeye alışkın bakkal amca bile takıldı bugün hüzünlüsün diye. Sadece gülümsedim. Ama içimden feryat ettim; sevgilimi özledim bakkal amca diye. Öylece gerisin geri döndüm. Evde temizlik var bugün, ama ben de bir icraat yok. Eskiden dağıttığın eşyalarını toplar, kirlilerini ayırır, yıkardım. Artık senden bana kalan hiçbir şey yok, bir fotoğrafımızın olmadığı gibi. Keşke o olsaydı da arada onlara bakarak anılara dalabilseydim. Sen candın. Bunu bilirdin. Can neredesin? Bu kadar çabuk mu unuttun beni?  Zaman öylece akıp gidiyor. Seninleyken de akıp gitmedi mi ki sanki? Neyse bugün canım sıkkın, özledim seni ama yapacak hiçbir şey yok. Bazen çaresiz kabul edilir sonlar, bitişler ve yeni başlangıçlara geçilir. Geçilir, geçilir de ben neden geçemiyorum can? Neden oradan oraya savruluyorum? Neden onunla bununla takılıyorum, sözüm ona hayatıma devam ediyorum değil mi? Takılıyorum da neden mutlu değilim, ya da dikiş tutturamıyorum? Sen tutturabildin mi? Var mı hayatında biri? Ona da âşık mısın? Seni bilemem ama ben sana hala aşığım. Aşk kolay terk edilmiyormuş, öğrendim seninle.
Sigaram bitmek üzere, son nefesle birlikte o geceki anımızı da bir dahaki sigarasız kaldığım geceye kadar anı bankamın raflarına kaldırıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı