Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

13 Ekim 2011 Perşembe

Ben Geldim ki :)

Sevgili dostlarım, bugün bulaşıkları yıkarken, bir yandan da Madonna’yı dinlerken ( kendisini pek severim ) aşkın kitabı yazılmış ama hala ben o kitabı bulup okuyamadım dedim kendi kendime, elimde eldivenler J Sonra okusam ne olacak Allah aşkına dedim. Yaşamam lazım değil mi? Zaten yaşadığımız hayatta kimsenin de gerçek, ilahi aşkı yaşadığına inanmıyorum. Tabi ona yaklaşanlar vardır elbet ama ben onlardan biri değilim maalesef L . Olsun yaş otuz beş daha yolun yarısındayım ne de olsa. Vaktim var. Kendimi deşmekle o kadar meşguldüm ki etrafıma bakacak vaktim olmadı hiç, bir de buradan bağırıyordum yakışıklılar neredesiniz diye. Sanki yakışıklılık aşk için yeterliymiş gibi. Değil elbet. Sizden ayrı kaldığım sürede hatırı sayılır keşiflerde bulundum. Kendimle ilgili, tanrıyla ilgili. Yok, yok kendimi dine vermedim aksine tanrıdan ne kadar uzaklaştığımı, iletişimimi kopardığımı fark ettim. Bu bende adeta güçlü bir yumruk etkisi yaptı. Günlerce kendime gelemedim. Kendimi değiştirme, dönüştürme yolculuğumda en başta yapacağımı en sona saklamışım. Şükretmeyi unutmuşum. Ama şimdi biliyorum ki doğru yol buymuş. Bunu en başta fark edemezdim. Söz de kalırdı. Ama şimdi gerçekten fark ettim. Duvara tosladım. Üstümden Dark Dreamer adında bir tır geçti, ezdi, yıktı beni. Sonra içimdeki tanrıyla kopardığım iletişimi sağladım. Gittim Mevlana’nın sözlerini içeren bir kitap aldım. Hayran kaldım. Ama yok yok bu yaptıklarımdan ötürü kendimi ne suçlu ne de günahkâr hissediyorum. Çünkü dünyada yaşayan biz varlıkların yüzde doksan sekizi benim gibi. Varlık diyorum çünkü biz hep varız. Ölsek bile. Ama ben bedenleşmiş bu yaşamımda çok kez öldüm mecaz anlamda. Her kendimle ilgili fark edilişlerim benleri öldürdü. Ama bu sonuncusu yıktı geçti. Toparlanmakta bir hayli zorlandım. Ama biliyorum ki ben çok güçlü bir ruhum ve özelim. Hepimiz gibi. Sadece ben uyanmaya çok istekli bir ruhum. Sadece aldığımız haplar farklı. Matrix filminde olduğu gibi J Artık şunun farkındayım; kötüyü deney imlemeden iyi ile tanışamaz, iyi olamayız. Adımdan da belli değil mi? Huge Dreamer ( Büyük Hayalci ) Önce kötüyü hayal ettim, yarattım, yaşadım sonra fark ettim ve şimdi sıra iyi ile tanışıp, hayal edip ve yaşamakta. Yazılarımın şekli bundan sonra değişecek. Gelir misiniz benimle? Elimden tutar mısınız yoldaşlarım? Biliyorum geleceksiniz ve elimi sıkı sıkı tutacaksınız ve kocaman bir aile olacağız.  Artık klişe aşk oyunlarından, yapacağımız taktiklerden bahsetmek yok. Çünkü artık ben orada değilim. Hepimiz iyi olanı hak ediyoruz. Hep birlikte yaratacağız bunu. Ben sadece yol gösterenim. Gelin bu yolda beraber yürüyelim. Ama önce kötü yanlarımızı keşfedelim. Bunu başarmış biri olarak ben size nasıl yapılacağını anlatacağım ve hep yanınızda, tam da kalbinizde olacağım. Başlıyoruz, hazır mısınız? Hazırsınız hazırsınız J
Sizi sözde değil, özde seviyorum ve size kalbimden kocaman sevgi gönderiyorum yakalayın.
Hatırlayın benimle gelseniz de, gelmeseniz de hepimiz biriz. Varacağımız nokta aynı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı