Benim Can Kuşlarım, nasılsınız bugün? Afiyettesinizdir inşallah, maşallah J Ama bu afiyet mideniz de olmasın sadece, ruhunuzda da olsun be Can Kuşlarım. Olmaz mı? Olur, olur hem de bal kaymak gibi olur.
Toplumca sakallı dedeye inancımız, onu görmeye hevesimiz, beklentimiz malum J Gaybdan haber almaya aslında ne kadar da çok eğilimliyiz değil mi? O sevgili sakallı dede gelsin de bize geleceğimizden haber versin ya da içinde bulunduğumuz her türlü sıkıntıdan çekip çıkartsın, bize el versin istiyoruz. Zaten bu kadar o yüzden rüya tabirlerini önemsiyoruz. Peki; o sakallı dede yerine bir sevgi perisi gelse, omzunuza konsa, size saf sevgisini akıtsa, size el verse ve size özünüzü hatırlatsa. Şu hayatta her şeyi yaratmaya, yaşamaya muktedir olduğunuzu fark ettirse size, ister miydiniz?
Belki o zaman kimsenin eline ihtiyaç hissetmezdiniz. Kendi elinizle yarattığınız sıkıntıların içinden nasıl yine kendi özgür iradenizle ve gücünüzle çıkabileceğinizi gösterse, görmeyi, algılamayı seçer miydiniz? Aslında sizlerin ne kadar sevilesi, ilahi varlıklar olduğunuzu fark ettirse, inanır mıydınız sevilesi ve ilahi olduğunuza? Yoksa kadersizliğinize, şansızlığınıza ağlanmayı ve kendinize acımayı mı tercih ederdiniz? Can Kuşlarım biz insan varlıklar öyle sevilesi ve ilahi varlıklarız ki, ah bir fark etseniz. Özünüzü alsanız, dünyayı düşünemiyorum. Biliyorsunuz ki, herkes dünyası kadardır. Bireysel dünyalar değişip dönüştükçe genişledikçe birleşip bütün dünyayı değiştirir. Ama bunu istemek ve kararlı olmak gerekir. Acaba Rabbin size verdiği özgür iradenin farkında mısınız? Pek değilsiniz. Çünkü öyle olsa hala kadere yani kadersizliğinize inanıp, kabullenip, acıları deneyimlemezdiniz. Canım Sevgili Allah’ımız bize özgür irade vermiş, biz bu iradeyi acıdan yana kullanmışız hep insanlık olarak. Bunu anlıyorum, biz pozitifi, iyiyi, güzeli tek düze ve sıkıcı olarak algılıyoruz. Oysa kötüde inişler çıkışlar can almalar, acıtmalar, savaşlar, kavgalar, gözyaşları var. Kötüyü dinamik sanıyoruz. Öyle ise; dinamizmi de kötü olarak algılıyoruz. Vah halimize vah L Oysa iyi ve güzel de dinamiktir ama çizelge aşağıya, diplere doğru inmez, aksine yükseklere doğru yol alır. İnişler çıkışlar yoktur. Bir ileri, bir geri yoktur. Her daim yükseliş vardır. Her daim bulunduğunuz yere aşağıdan değil yukarıdan bakmaktır. Ne büyük bir hareket dalgası ve hazdır aslında Can Kuşlarım ama maalesef bunu bilmediğimiz için seçmiyoruz. Bilinmezden korkuyoruz. Hep bildik yerde kalmayı seçiyoruz, orayı güvenli sanıyoruz. Oysa güvenli olsa orada mutlu oluruz. Mutlu muyuz? Hayır, öyle ise; bildiğimiz alan güvenli bir alan değil aksine güvensiz ve bize zarar veren bir alan. Bana zarar vermiyor demeyin. Savaşın ortasındaki hiçbir varlık bu savaştan zarar görmeden, yaralanmadan çıkamaz. Zaten biz de her an zarardayız ve bir türlü kara geçemiyoruz. Pozitif düşünün deyip duruyorlar. Allah aşkına nasıl düşüneceğiz zihnimiz kötüye çalışırken, ona alışıkken. Korunup, kollanmaya odaklıyken.
Bunun için dünyasal yani fiziksel zihnimizi temizlemeliyiz. Zihnimize ait bütün inançlarımızı ve inançsızlıklarımızı değiştirmeliyiz. Peki; bunu nasıl yapacağız? Şöyle; önce düşüncelerimizi fark edeceğiz. Yönümüz nedir düşüncelerimizde, sık sık neleri düşünürüz ve neyi yaratırız düşünerek ve neyi düşünmeyip yaratmayız. Azıcık iyiyi düşünmeye kalksak zihnimiz nasıl da el koyar, hemen pozitifin karşısına bir sürü kötü varsayımlar çıkartır ve bizi yolumuzdan saptırır. Bu size bir örnek. Lütfen düşünün Can Kuşlarım.
Şu anda sizin omzunuza kondum, elinizi tutuyorum ve sevgimi yansıtıyorum, yalnız değilsiniz. Bir cesaret inançlarınıza, yargılarınıza, düşüncelerinize kulak kesilin ve fark edin. Önce kendinizle ilgili olanlarına kulak kesilin. Hatırlayın, siz değerlisiniz. Öyle misiniz? Bakın bakalım ama lütfen ego yaramazını da göz ardı etmeyin. Ah bu egolarımız yok mu? Ne kadar da dengesizler. Onu duymamaya çalışın. Ama yapın lütfen, ben yanınızdayım.
Ben omzunuza konan Sevgi Perinizim, elim elinizde ve sizi çok ama çok seviyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder