Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

13 Temmuz 2012 Cuma

Amca Teyze Depresyondayım :)

Sevgililer,
Depresyon çağımızın en yaygın hastalığı.
Ben kendisini pek severdim bildiğiniz üzere.
Depresyon demek ruhsal açıdan dibe çökmek bana göre.
Depresyona girdiğinizde hayatınızı pislikçukuruna benzetirsiniz ve endinizi o çuvalın içindeki pislik gibi hissedersiniz. Yaşamak anlamsızdır. Her şey ve siz değersizsinizdir.
Durmadan acırsınız kendinize. Yaşamdan zevk almazsınız.
Aynalara küsersiniz, yemeden içmeden kesilirsiniz.
Her şekilde de duygusal acınızın acısını çıkarttığınızı sanırsınız.
Kendinizi, yaşamınızda var olanları cezalandırırsınız.
Yaşamayı ret edersiniz. Nefes almak bile çok zor gelir.
İçinize kapanırsınız ya da uçana kaçana derdinizi anlatırsınız, milleti bıktırırsınız ama siz bıkmazsınız.
Bundan zevk duyarsınız.
Depresyondayım demek moda oldu şimdilerde.
Bir marifetmiş gibi bunu âleme yayarsınız. Yaydıkça da o pislik çuvalından çıkmazsınız.
Kısır döngü misali yuvarlanıp gidersiniz.
Sizi depresyona her hangi yaşadığınız bir durum, an sokabilir.
İlk başlarda anlamazsınız. Zamanla yaşam kaliteniz düşer, düşer sonra bir anda fark edersiniz gidişat iyi değil.
İşte o an silkelenmek gerekir. Silkelenmezseniz daha çok içinden çıkılmaz bir duruma düşersiniz.
Hayat gerçekten bazen çok hırçın.
Hiç de öyle herkes birbirini sevmiyor, kimse mutlu değil.
Hayat zor. Ekmek aslanın midesinde bile değil.
İnsanoğlu olarak bizler hırçınız, sevgisiziz. Bir birimizi incitiyoruz, canlarımızı yakıyoruz, üzüyoruz, üzülüyoruz.
Sonra bazen bu duruma dayanamayacak duruma geliyoruz ve diyoruz ki bana ne ben oynamayacağım bu hayat oyununu.
Oyundan yani yaşamdan çıkmak istiyoruz ama bizim elimizde olan bir şey değil intihar eğiliminde değilsek.
Zaten gerek yok. Nasılsa yaşam oyunundan bir gün ayrılacağız.
Depresyonlarımı sevdim hep.
Onlar bana ruhsal dünyamın karmaşıklığını göstermiştir. Duygularımı fark ettirmiştir.
Önemli olan acınacağımıza bu duyguların yaşama nedenlerimizdir.
Öyle aylarca üzerinde çalışılacak bir durum değil bence.
Tespit çok önemlidir. Hedefi on ikiden vurmak gerekir.
Eğer gerçek duygu bulunursa çözüm çok çabuk geliyor.
Bu sebeple uçana kaçana anlatmak yerine acımadan, acınmadan içimize dönmek en uygunudur.
Ben öyle yaparak depresyonlarımı sevmeyi öğrendim.
Depresyon hastalık değildiraksine size sizi gösteren bir araçtır.
Sadece o kadar, yaşamın bir parçası değildir.
Depresyon yaşam biçimi değildir.
Depresyonu yaşam biçiminiz haline getirirseniz ne seversiniz ne de sevilirsiniz. Herkes kaçar sizden siz bile.
Size bazen gerçekten zor olan hayat için sevelim, sevişelim demeyeceğim.
Zaten depresyondayken ne seversiniz ne de sevişirsiniz.
Mutsuzken insanın canı güzel şeyleri istemez çünkü o an çirkinliği deneyimlemektedir.
Bendeniz depresyonlarını araç olarak kullanan Sevgi Periniz, sizi çok seviyorum depresyonda yaşamayı hiç sevmediğim gibi.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı