Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

13 Temmuz 2012 Cuma

Doğum Günün Kutlu Olsun Sevgi Perisi :)))


Bu Doğum günü yazısı sonsuz sevgi ve şefkatle kendime yazılmıştır.

07.07.1976 yılında saat sabaha karşı 05.00 sularında kömür diyarı bir şehrin iki hastanesinden birinde ağlayarak bir kız bebek doğdu.
Neden ağlamıştı?
Annesinin sıcacık, güvenli karnından koparıldığı için olabilir miydi?
Nasıl bir aileye geldiğini bilmediği için mi ağlamıştı yoksa dünyanın güvensiz ve acımasız olduğunu hissettiği için mi ağlamıştı?
Ağlamıştı işte, şu anda güldüğü gibi.
Çünkü bu bebek artık otuz altı yaşında yetişkin olgun bir kadın.
Bu kadın sevgisizlikten, öfkeden, hırstan sıyrılıp kocaman kalbini sevgiyle doldurdu ve SEVGİ PERİSİ oldu.
Şimdi hayata gülebiliyor. Başına her ne gelirse geçeceğini ve kendisinin çok değerli olduğunu gerisinin teferruat olduğunu biliyor.
Bu kadın küllerinden tekrar doğdu.
Otuzlu yaşlarının en başında öz benliğini keşif yoluna çıktığından bu yana altı yıl geçti.
Çıktığı gün eski kendini öldürmüştü.
Altı yılın sonunda kendinin yaşamın altın bir parçası olduğunu idrak etti.
Sevgi Perisi on altı yaşlarındayken otuz yaş ona çok uzak gelirdi.
Oysa ne çabuk geldi ve geçmekte.
Geçen yıllar hiçbir şeydir, geçenlerden öğrenilenler çok şeydir.
SEVGİ PERİSİ hayatının hediyelerini çoktan aldı. En umutsuz anında aşkla bağlı olduğu Allah’ı ona GÜNEŞ’İNİ gönderdi. Güneş’i hayatının hediyesidir. Güneş hayatının ışığı oldu. Karanlığını Güneş bozdu.
Sevgi Perisi uyandı ve kendine hayatının hediyesini verdi.
Kendinle bir anlaşma yaptı bu hediye için.
Çok çalıştı, kabuklarını soydu, maskelerini çıkardı. İçinden pamuk gibi bir SEVGİ PERİSİ çıktı.
Bu Peri artık başkalarından hediyeler beklemiyor. Şimdi otuz altı yaşında kendine tekrar hediyeler vermek istiyor çünkü hak ettiğini biliyor.
Bu hediyeler yaşamsal hediyeler. Yazmaya başladığı kitabını raflarda görme hediyesini kendine veriyor. Yaşadıklarını, keşiflerini, sevgisini ve şefkatini Sevgilieriyle yüz yüze paylaşma, onlarla kucaklaşma hediyesi veriyor.
Temize çekilmiş, masal tadında gerçek bir aşk hediye ediyor kendisine.
Mutluluk, huzur, neşe, bolluk ve bereket dilemiyor çünkü bunların hepsi içinde.
Verdiği huzuru ve neşeyi almak istiyor, bu sebeple vermeyi seven insanları hayatına, hayatın tadını çıkarmaya davet ediyor.
Artık erkeklerden sevgi ve şefkat beklemiyor çünkü biliyor içinde kendine ve herkese yetecek kadar sevgisi ve şefkati var.
Bu gün geldiği noktada kendine İYİKİ VARSIN diyebiliyor.
Bu ülkeye bir sevgi perisi lazımdı. Bu bağlamda kendisine elindeki feneri tutarak anneciğim ben senin ışığınım diyen muhteşem çocuğu Güneş, hayatının hediyesini almasında başrol oyuncusu eskiden eşi şimdilerde dostu, kendisinin var olmasına sebep olan koşulsuz sonsuz şefkatle seven melek annesi, yanında olmasa da içindeki gücü aldığı kanatsız melek babası, kendini tanıma yolculuğunda daima yol gösteren rehberi Gülay Şeker, koşulsuz seven can arkadaşları ve koşulsuz yazılarını yayınlayan, destekleyen, yazarlık kariyeri için yol açan sevgili Hakan Bülent Yardımcı iyiki var hayatında.  Sevgi Perisi her gün bu sevilesi kişiler var olduğu için şükretmekte Allah’a.
Biliyor ki Allah’ın elleri yok ama sevilesi varlıkları var.
Sevgi Perisi iyi ki doğdun. Yeni yaşın sana egosuz başarı, ün, sevgi paylaşımı ve tabi ki istediğin şekilde masal tadında aşk getirecek. Hediyelerin yolda. Sen bunları hak ediyorsun.
Hatırla Seviliyorsun.
Not: Sevgi Perisi seneye sigarayı bırakmış ol lütfen :)


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı