Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

19 Temmuz 2012 Perşembe

Merkür Hop Stopla Canım :)

Sevgili canına yandığım Merkür kardeş gözünü seveyim bir dur. 
Geri gide gide mahvettin beni.
Allah’ıma kitabıma Sevgi Perisiyim falan demeyeceğim patlatacağım seni.
Geriye gitmeye başladığın ilk andan şu ana kadar içimin sıkıntısı geçmedi.
Yüzleş, yüzleş nereye kadar be dostum?
Anladık senin geri gidişinin biz insan varlıklara geri dönüşümü geçmişle yüzleşme. Yüzleşip halletme.
Ama bu kadar da olmaz ki arkadaş.
Senin bu seferki geri gidişin benim ilişki evime rastladı bildim onu.
İlişkilerimi sayende gözden geçirmek zorunda kaldım. Gerçekler bu kadar çarşaf gibi ortaya saçılmaz.
Hangisini toplayacağımı şaşırdım.
Bu süreçte kopuşlar oluyor tabi.
Özellikle ben yazmaktan kesiliyorum. Yazamadığım zamanlar kendimi yokmuş gibi hissediyorum.
Gerçekten de yok oluyorum çünkü iç dünyamda hesaplaşmalarımı gerçekleştiriyorum.
Bazen o anlarda, günlerde kimseyi görmek istemiyorum.
Elbet sen yorulacaksın Merkür kardeş. Ben o zamana kadar ilişkilerimi halledeceğim vallaha söz.
İlişki kavramı ne genişmiş bildim.
Arkadaş, duygusal, cinsel ilişkilerim revizyona alınmıştır.
Öyle ben karar vermedim. Merkür karar verdi her şey önüme saçıldı.
Ayağıma gelenler itiraf şeklindedir, içime gelenler kendimi fark etmemdir.
Bunca zamandır içte tutulan sırlar, duygular, düşünceler itiraf edildi.
Eminim bunu yapanlar yaptıklarına şaşıyorlardır ama rahatladıklarına eminim.
Sırlar ağırdır.
Bana gelince ben bazen bana ait ya da bana söylenen bir sözle, bir davranışla uyanabilirim, ayabilirim.
Bunu sihirli kelime olarak tanımlıyorum. Duydunuz sihirli kelimeyi ya da gördünüz sihirli davranışı uyanınız lütfen. İşte o misal bu aralar her daim uyanıştayım.
Sonra sebep sorgulaması, kabul etmesi, değiştirmesi bir sürü iş.
Sizler buna benzer olaylar yaşadınız mı bu aralar?
Dikkat kesilin bakalım neler yaşadınız ve yaşamaktasınız.
Dikkat kesilmenizi tavsiye ederim çünkü eğer fark etmezseniz ve halletmezseniz tekrar önünüze gelecektir.
Ben harıl harıl değiştirme durumundayım.
Bu zamanlarımda arkadaşlarım beni mutsuzmuşum, depresyondaymışım gibi algılıyorlar.
Oysa ben bir sonraki neşemi arttırma çabasındayım.
Evet, kabul ediyorum bazen yaşamı askıya alıyorum ama ben bu yaşamımın ilk yaşamımım olduğuna inanmıyorum. Son da değil eğer istersem. Yaşam bir nevi geçmişin ve geleceğin yol haritasıdır. Karmalarım, bu yaşamımın uzak geçmişi tamamlandı. Şu anda yakın geçmiş ve anı temizliyorum. Sonra dibine kadar yaşayacağım.
Sanmayı ve zannetmeyi fark edip bıraktığımdan beri durum bu.
İstediğim kişi olma yolumun ortalarındayım.
İşte bu aralar sandığım ilişkilerimin hiç sandığım gibi olmadığını idrak ettim.
Çat çat yüzleştim hepsinle. Güçlü ve cesaretliyimdir çok şükür.
Neyse Canım Merkür yapacağı iyiliği yaptı ve yapmakta bana.
Bir süre trajikomik yüzleşmelerimi sizlerle paylaşacağım. Netice de Allah’ın bildiğini kuldan saklamak niye?
Şunu söyleyebilirim bütün ilişkilerim muhteşemmiş.
Bendeniz Merkür Retrosu kazanını Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum tıpkı Merkür’ün geri gitmesinin bana verdiği sıkıntıyı sevmediğim gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı