Sevgililer elimde Bomonti bira şişem, kulağımda Sezen Aksu şarkıları 21 Aralığa girmeye saatler kala geçmişi, anılarımı, üzüntülerimi, anımsıyor bir yandan ağlıyor, bir yandan gülümsüyorum.
Aslında şarap içecektim ama ayık girmek istiyorum zira şarap fena çarpar beni.
Küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden bütün hatalarım.
Doğruluğuna inandığımız ne çok hatalar yaptık değil mi Canlar?
Övünmem bu yüzden.
Sonradan pişman olduğumuz yaptıklarımızla, hatalarımızla övündük.
Ne kadar az yol almışım, ne kadar az yolun başındaymışım meğer
Elimde yalandan kocaman rengârenk geçici oyuncak zaferler
Aslında hamken nasıl olmuş zannettik kendimizi ve zafer nidaları attık.
Sonunda yenilgilerimize gözyaşı döktük.
Küçüğüm daha küçüğüm bu yüzden bütün korkularım
Gururum bu yüzden bu yüzden çocuk gibi korunmasızlığım
Bu yüzden sonsuz endişem
Savunmam bu yüzden
Aslında gururumuz yüzünden hiç göstermediğimiz ne çok endişemiz, korkumuz vardı ve sert duvarlarımız arkasında ne kadar savunmasızdık.
Ne aşklar, ne sevişmeler yaşadık.
Bazen de âşık olduğumuzu sandık.
Sonunda tam tersini yaşadığımız boyumuzdan büyük ne laflar ettik.
Şimdi ettiğim o büyük laflara ve peşin sıra yediğim tokatlara kaldırıyorum şişemi.
Yeri geldi kaderimize isyan ettik, meydan okuduk, yeri geldi boyun eğdik.
Yalan ya da gerçek kahkahalarımız oldu.
Düştüğümüz, kalktığımız ne çok oldu değil mi?
Yine de nefes alıyoruz ve yaşıyoruz.
Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş
Tanrı istemezse insan ölmezmiş
İstemedi ki yaşıyoruz hala.
Ama başkaları yüzünden kim bilir kaç kere öldük ve dirildik.
Vicdanımızla ne çok baş başa kaldık ve pişmanlıklarımız oldu.
Cehennem ateşi ahrette olurdu ama dünyada kaç kere ateşe atıldık.
Sonuçlarını bile bile kaç kere o cehennemin içine güle oynaya atladık.
Hiç mi iyi bir şey yaşamadık be arkadaş?
Elbette yaşadık, hala umudumuz var.
İçimizdeki belkiler hep umudumuzu taze tuttu.
Her şeye rağmen güldük içimizdeki bulutları güneşe çevirdik.
Belki iklimimiz değişir Akdeniz gelir umudunu hep taşıdık.
İçimizdeki ormanı kurutmadık.
Sazlarımız vardı, ırmaklarımız vardı, çakıl taşlarımız vardı, göremedik.
Bir kedimiz yok diye hayıflandık, yalnızdık.
Duygusal açtık.
Tüm şehre küsmüştük ama Allah’ımız vardı.
Hayallerimiz vardı olmayacağını bile bile.
Hayatın insafsızlığı bizi de vurdu, ta yüreğimizden yaraladı.
Bazen çaresiz hissettik, ellerimiz, kollarımız bağlandı, canımızın acımasına engel olamadık.
Bir başka dünya hayal ettik oysa düşler ve gerçekler ayrıydı.
Kendi büyüdüğümüz toprakları terk etmek istedik, bazımız terk eyledi, bazımız cesaret edemedi.
Bazen çok şeye geç kaldık.
Söyleyemediğimiz ne çok şeyimiz oldu.
Huzursuz uykularımız oldu.
Annemizin değerini ne çok sonra anladık.
Aslında masum olmadığımızı fark ettik.
Ellerin günahkârlığı kadar kendi günahlarımızla yüzleştik.
Yine de içimizdeki o saf, temiz çocuğa sarıldık.
İçimizdeki güllerimiz soldu, kendi gözyaşlarımızla canlandırdık.
Mutlu, kaygısız, güvenli çocukluk yıllarımızla aramıza kaç yıl girdi?
Çok eskidendi değil mi?
Olsun biz yine de her bahar âşık olduk.
Fark etmesek te özümüz aşk bizim Sevgililer.
Bu gece yaşadığımız bütün hüzünlerimizi, yenilgilerimizi, özlemlerimizi onurlandıralım çünkü onlardan çok şey öğrendik.
Şifalandıralım hepsini.
Yarın başka bir çağ başlıyor.
SEVGİ çağı başlıyor.
Tarih kitapları bugünden bahsedecek.
Bizler bu anları yaşayan şanslı ruhlarız.
Bendeniz Sevgi Periniz gelen sevgi, şefkat çağını içerek kutluyorum.
Neşem yerinde her şeye rağmen hayattayız ve muhteşem anlara şahitlik yapıyoruz.
Yarın yeniden doğalım,birer çocuk olalım yeniden sevelim, umutları yeşertelim, mutlu olalım ve edelim.
Şerefe!
Hatırlayın yalnız değilsiniz ve seviliyorsunuz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder