Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

28 Aralık 2012 Cuma

Şey Tanrım Bir Bakar mısın?


Şey tanrım pardon rahatsız ettim ama bir isteyim olacak…
Bu gece yattığımda rüyamda bir sene sonrasına bir gidip gelsem diyorum.
Mümkün mü?
Neden mi?
Çünkü bu yılın sonunda gerçekleştirmiş olmayı seçtiğim hedeflerim var.
Bir gidip geleyim.
Eğer hedeflerim gerçekleştirememişsem yanlış yoldayım demektir.
Başka yollar yaratırım kendime.
Çok merak ediyorum tanrım, lütfen bana bu şansı ver.
Belki hepsi gerçekleşmiş olacaktır, o zamanda rahatlarım.
Bilerek yaşamak ne güzel bir duygudur.
Olana, olmakta olana kabul eden ben bilerek yaşayamıyorum.
Henüz bu duygunun idraki yok bende.
İzin ver idrak edeyim tanrım.
Kim Bilir lafını duymayı seçmiyorum artık.
Kim bilir?
Bir sen bilirsin tanrım, bir de ben bileyim.
Zira bilinmezden ve beklemekten sıkılmış durumdayım.
Bu sene şu bekleme alışkanlığımla yollarımı ayırıyorum izninle.
Zamanı geri al lütfen tanrım diye sana çok yalvarmışımdır biliyorsun.
Zamanı geri almamışsındır ama beni hep duymuşsundur ve yüreğime cesaret, ilham, güç vermişsindir.
Sen hep yanımdasındır, hissederim seni.
Yine zamanı bir sene sonrasına sarmayacaksın ama hedeflerimi gerçekleştirmemde bana ilham, azim, inanç, cesaret vereceksin.
Canından bir can olarak ellerimi sana açtım; sevginin, şefkatinin, adaletinin sıcaklığını her daim üzerimde tut tanrım.
Sevgililer,
Sizlerin de zamanı geriye sarmak istediğiniz cehennemleriniz ya da ileriye almak istediğiniz umutlarınız, hedefleriniz, sabırsızlıklarınız oldu mu?
Benim birkaç cehennemim olmuştur. Cehennem ateşini yüreğimde hissetmişimdir.
O zamanlarda tek Allah’a sığınmışımdır.
Kimse beni inandıramaz cehennemim öte tarafta olduğuna.
Cennet ve cehennem yaşamın içinde sadece fark edemiyoruz.
Keşke yaptıklarımızı, yaşadıklarımızı yaşarken gözden geçirsek, alacak verecek hesabımızı yaşarken yapabilsek asla cehennemden, kıyametten korkmazdık inanın.
Hiç alacak verecek hesabınızı yaptınız mı?
Hakkınız herkese helal mi?
Hiç can acıttınız mı?
En önemlisi kendi canınızı kaç kere acıttınız?
En çok kendi canınızın hesabını vermek acıtır canınızı.
Sizler de gözden geçirin canınızın hesabını.
Bakalım alacaklı mısınız yoksa verecekli misiniz?
Hiç bitmeyecek sözlerimin kısaltması bu gece bir rüyaya yatma durumum var.
Bir koşu gidip gelirsem önümüzdeki yılın sonuna sizlere anlatacağım.
Bu sefer siz benim için bir dilek tutun.
Hatta bir dilek tut kampanyası başlatıyorum.
Ben size, siz bana ve başkalarına.
Bendeniz Sevgi Periniz hepinize kalbinizi heyecanlandıran, yüzünüzü güldüren muhteşem aşklar diliyorum.
Peki ya siz?
Hatırlayın, seviliyorsunuz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı