İçimdeki aşk labirenti çekmecelerle sınırlı değildi tabi. Çekmecelerimden özgürleştikten sonra kölesi olduğum korkularımla karşılaştım duygusal alanımın kuytularında. Evet, ben korkularımın kölesi olmuşum haberim bile yok, vah halime L
Korkularımla yüzleştiğim, onları fark ettiğim an duygusu içimi kaplar, gerçekten korkarım, yaşarım içimde. Zaten bu korkuları hissetmemek için en derinlere saklamışım. Artık içimdeki bana nefes aldırmayan duyguların ölmesi gerektiği için korkunun ecele faydası yok anlayışını arkama güç alarak meydan okudum. Çünkü ya onlar ölecekti ya da onlar yüzünden aşkımı öldürecektim, seçim yaptım ve aşkı seçtim.
Neydi bu korkularım?
En baskın korkum kesinlikle özgürlüğümü kaybetmekti oysa çoktan korkularım beni hapsetmişti J Özgürlük benim için çok önemli. Benim yolum bu; her şeyden ve herkesten özgürleşmek. Bağımlılık yok artık benim yaşam kitabımda ama içimdeki bir erkeğe bağımlı olma korkumdan kimseye âşık olamıyordum. Aşkı bağımlılıkla özdeşleştirmişim hatta ve hatta bağlanmayı da şiddetle ret ediyordum. Bağlanmak size ne çağrıştırır? Benim gözümün önüne ellerim kollarım bağlanmış hareket edemeyen görüntüm geliyor J Korkarak bağladığım ellerimi ve kollarımı korkularımı bırakarak ve cesareti seçerek çözdüm. Her alandaki korkusuzluğumu duygusal alanıma da yansıttım diyelim. Artık bir erkeğe bağlanmaktan korkmuyorum. Bağımlılığı ise seçmiyorum, bu durum kölelikten başka bir şey değildir.
Özgürlüğe dayalı ikinci korkum sahiplenilmeydi. Oysa bunu ne çok istiyordum. Biliyordum sahiplenme ve sahiplenilme beni özgürlüğümden alı koyardı, içimdeki çelişkiye bakar mısınız?
Ben sahiplenmeye zaten oldum olası yatkın değildim, hep bir kalk gidelim havam vardı, bu sebeple sahiplenilmeyi ret etmişimdir. Ayrıca genel anlamda sahiplenilme deyince erkeklerde ve kadınlarda karşı tarafın tapusu alınıyormuş edası var. Sınırlamalar var, şartlar var. Mesela en basiti bunu giyemezsin, onunla konuşamazsın, bir yere gitmek için benden izin almalısın yaptırımları havada uçuşur. E peki; nerede kaldı özgür irade? Ben kesinlikle bu yaptırımları kabul edecek bir ruha sahip değilim. Bu korkularım yüzünden ve aşkı bunlarla özdeşleştirdiğimden dolayı âşık olmaktan deli gibi korkuyormuşum dostlar. Bu korkumu kolay bıraktım diyebilirim çünkü özgür irade her şeyin üzerindedir. Benim Allah'tan sonra tek sahibim vardır şu dünyada o da benim öyle ise; kimseyi de sahiplenmeye hakkım yoktur. Karşılıklı seçimlere kabul verilmelidir ama bu asla onaylamak değildir sadece saygı duymaktır, kendi seçimlerimizi dayatmamaktır.
Netice itibari ile korkularımı en yüksek titreşimdeki sevgiye dönüştürüp, derinden serbest bıraktım, ne de olsa sizlerden birine gelip yapışsın istemem.
Geldiğim nokta mı? Bu saatten sonra ne kimseden izin alırım ne de izin veririm ama paylaşırım, orta yolda buluşuruz, buluşamıyorsak yapacak bir şey yoktur. Âşık olmayı seçiyorum, bağlanacaksam da bağlanırım. Özgürlük benim içimde, bunu her konuda yansıttığım gibi aşkta da yansıtmayı seçiyorum, böylece eski aşktaki bir erkek bana gelmez ya da bir birimizi titreşimsel olarak çekmeyiz. Aşk bence en büyük enerjilerden biridir. Aşkta hangi enerjideyseniz aynısını çekersiniz. Yani benzer benzeri çeker. Oysa eski aşkta ters kutuplar birbirini çeker ve uyumsuz aşklar yaşanır.
Korkularınızla yüzleşin Can Kuşlarım, yoksa korktuğunuz şey başınıza gelir, hep geldiği, hep yaşadığınız gibi. Onların size bir faydası yok aksine zararı çok, cesaretle üzerine gidin ve köle olacağınıza efendi olun.
Ben Sevgi Periniz, sizi çok ama çok seviyorum tıpkı içimdeki cesaretli beni sevdiğim gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder