Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

5 Nisan 2012 Perşembe

Aşk Çekmecelerim


Can Kuşlarım sevgi dünyamdan size sonsuz sevgiler.
Biliyorsunuz aşk çekmecelerimi karıştırmak için biraz ara vermiştim yazılarıma. Çekmeceler baya karmaşıktı, içine dalıp yüzleşmem biraz zaman aldı. Nereden başlasam, nasıl anlatsam size? En iyisi içimden geldiği gibi öylece anlatmak J
Önce nasıl bir aşk istediğimi düşündüm, yazılarıma daldım aşk çekmecelerimi karıştırmadan. Orada zaten nasıl bir aşk istediğim ve aslında nasıl da eski aşk alışkanlıklarımda olduğum o kadar aşikârdı ki düşünmeme gerek kalmadı. Benim böyle bir özelliğim var; yaşayacaklarımı, yüzleşeceklerimi bazen önceden yazıyorum. Medyum muyum ne J
Neyse, çekmecelerime daldım sonra tam yol ileri. İlk çekmecede bencilliğimle karşılaştım. Hayatıma giren erkek hayatımın tamamını üzerine alsın, sorunlarımı, mutluluklarımı üstlensin ama bir zahmet ben ne etliye ne sütlüye karışmayayım. Yani onun sorunlarında, mutsuzluklarında ben olmayayım. Aşk benim sınırlarımda, şartlarımda nefes alsın, büyüsün istiyorum. İstiyorum da neden hep kazık bana giriyor acaba J Varsa yoksa benim isteklerim, onun isteklerinin hiç önemi yok. Ne de olsa ben sınır tanımam değil mi? Bu bencillik değil de nedir sorarım size. Bencilliğime, isteklerime, isteksizliklerime kabul verdim ve onları dönüştürdüm. Çünkü vermeden alınan bir dünya yok. Vermeden almaya çalışırsan yani cin olmadan adam çarpmaya çalışırsanız çarpılırsınız maazallah. Ben hep çarpıldım valla, bir de ağlanıp sızlanıyordum, zavallı ben, yazık bana ama değil mi? Hiç de değil. Hak etmişim ben bunları. Olsun, yaşadıklarımdan her zaman ders almayı becerebildim çok şükür.
İkinci çekmeceme isim verdim. Masal çekmecesiJ Masalsı kimliğimle karşılaştım. Bu kimliğim tüm alanlarımı kaplamış. Hani prensin gelip kılıcını çıkartıp, prensesini kurtarıp sarayına getirdiği ve mutlu yaşadıkları masallardaki aşka âşıktım ben. Oysa ben gerçek dünyada yaşıyordum ve masalsı aşkların yakınından bile geçmiyordum. Aşktaki masalsılığımı bırakmak çok zordu inanın. Dönüş yok tabi, geriye hüznü kaldı bana ve o hüznü bir süre yaşadım, tadına vararak veda ettim. Bu masalsı aşka kitlece inanıyoruz ve bu aşkı yaşamayı bekliyoruz. Ben bekledim ama gelmedi öyle ise tek şekil bir aşk olamaz. Beklemeyin, istediklerinizi ve yarattıklarınızı ve yaratmadıklarınızı belirleyin, kendi aşkınızı yaratın, hatırlayın hepimiz birer yaratıcılarız.
Üçüncü çekmecem bir hayli karmaşıktı. İçinden çıkamadım çünkü şok yaşadım. Bu çekmeceyi de isimlendirdim, ihtiyaçlar çekmecesi. Aşkla ilgili bütün ihtiyaçlarımı bu çekmeceye tıkıştırmışım adeta kendimden ve herkesten saklamak istercesine. Çok sevilme, onaylanma, desteklenme, korunup kollanma, ilgi alaka, şımartılma, şefkat, seks ve tabi ki paraya dayalı rahat, lüks, konforlu yaşam ihtiyaç listemi oluşturmaktaydı Can Kuşlarım. Bakar mısınız, hoşt bana J Ben bunları fark ettiğimde hiç de gülemedim aksine sanki balyozla kafama vuruldu hem de birkaç kez. Kendime gelip bunlara odaklanmam zamanımı aldı. Sonra yapacak bir şey yok, kabullendim ihtiyaçlarımı. Sonra bunlara tek tek odaklanmak istemedim. İçselim bunu destekledi ve bir anda mum yandı. Evet, zihnimdeki ihtiyaç kodum duruyordu. Dünyada yaşamak için bu ve benzeri duygulara ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz kitlece. Neden sizce? Tabi ki kodumuzdan dolayı böyle. Bu kodu iptal ettim büyük bir zevke. Hak yolunda ihtiyaç olmaz. Bu beni ihtiyaç denizine sürükleyen, evrene sürekli ihtiyaç enerjisi yaymama sebep olan ve böylece sürekli ihtiyaç duyup istediklerimi yaşamayı engelleyen kodla vedalaşınca bir hayli rahatladım. Kendime güvenim geldi ve o ihtiyaçlarımın hepsinin içimde olduğunu idrak ettim. İdrak; tam anlamıyla özümsemek, bilmek, bilinçli yaratmaktır Can Kuşlarım.  
Son çekmece beklenti çekmecemdi. Orada kendime şefkat duydum J Ne kadar da güzel şeyler bekliyordum ama beklediklerimi karşımadakine vermeye yanaşmıyor hatta ve hatta onun da vermesine izin vermiyordum. Dilim beklentilerimi sayarken karşımdakine aslında bak izin vermiyorum sakın yapma enerjisi veriyormuşum. Vermeye ve almaya izin verdim.
Çekmeceler tasnif edildi ve artık onlara ihtiyaç duymadığıma göre imha ettim içimde. Kendimi yeni aşk enerjisine de uyumladım. Duyurulur; artık yeni aşk enerjimle varım, iyi ki de varım, iyi ki siz de varsınız Can Kuşlarım öyle ise; siz de aşk çekmecelerinizi imha edip yeni aşka uyumlanabilirsiniz. Hatırlayın, ben yapabildiysem siz de yapabilirsiniz.
Ben Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum, uyumlandığım yeni aşk enerjisini sevdiğim gibi.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı