Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

12 Kasım 2011 Cumartesi

Acaba Siz de Su Perisi Olabilir misiniz?

Çok sevdiğim bir arkadaşım bana su perisi olduğumu söyledi. Evet, gerçekten de ben eskiden su perisiydim ama acemisinden ya da beceriksizinden J Neden mi? Bir sürü hayallerim vardı, Hepsini suya yazardım ama o yüzden hiçbiri olmazdı L Hayallerimi, yarattıklarımı içim desteklemezdi ki suya kazınsın, gerçekleşsin. Hadi oradan dediğinizi duyar gibiyim. Evet, suya yazılır mı hiç? Yazılmaz tabi ki. Zaten benim amacım da buydu. Öylece laf olsun diye düşüncelerimle hayaller kurardım ama içimden gerçekleşmesini engellerdim. İstemezdim olmasını. Olursa acı çekemezdim de ondan. Mutluluğa, huzura kodlu değildim ki. O yüzden bütün hayallerimi hep sabote ettim. Sabotajcıydım ben. Safi zarardım kendime anlayacağınız yoldaşlarım. Aslında o kadar karmaşığız ki. Kendinizle bir yüzleşebilseniz nelerinizle karşılaşacaksınız. Garanti veriyorum J Neyse sonra günlerden bir gün fark ettim ki içimde iki ayrı dünya var. İkisi de ayrı ayrı tef çalıyor. İkisi de ayrı âlemlerde, isteklerde. Ben ne yapacağımı şaşırdım. Önce içime yöneldim. Bu arada diğer tarafım başına buyruktu ve sabotaja devam etti. Ama yılmadım önceki yaşamlarımdan getirdiğim, anne baba neslinden, genetik olarak getirdiğim ve bu dünyada içimi istila eden ve kim bilir kaç enkarnedir dönüşmeyi bekleyen kötü duygularımı pozitife dönüştürdüm ama bu arada diğer tarafım bildiğine okudu. Ne kadar çalışsam da bir türlü hayatım düzene girmiyordu. İçimdeki benle dışımdaki ben farklı davranıyordu. En azından önce ayrı takılsalar da ortak payda da birleşiyorlardı J  Sonra sıra dıştaki bene yöneldim. Aman tanrım orası akıllara zarardı. Yaramazdı, başına buyruktu, umursamazdı, istediğini yapıyor, laf söz dinlemiyordu. Tamam dedim haydi bakalım kolay gelsin Huge Dreamer. Hı hı  J hiç te kolay olmadı Hatta çok zor oldu ama zafer benim oldu. Fark ettim su periliğini ilan eden dıştaki bendim. Peki, neydi bu dıştaki ben? İşte o düşüncelerimdi yani yaramaz zihnimdi. Dır dır konuşan, hiç susmayan, beni yolumdan çeviren sabotajcı, blokajcı zihnimdi. Önce zihnimdeki bütün negatif yargılarımı temizledim. Sonra onu kontrol altına aldım. Çok zor olmadı temizledikten sonra. Fakat ilginç olan su perisi zihnim, yani ilizyon yanım, yani dış tarafım gün geldi içsel tarafımdan çok utandı. Çünkü o yaramazdı, isyankârdı. İçsel tarafımın çabalamasını, huzurunu, dinginliğini, sabote ediyordu. Çünkü kendini tehlikede hissediyordu. Belki de haklıydı hayat hiç te kolay değildi! Sonra birleştiler. Yani duygusal ben ile mantıksal, yani içsel ben ile ilizyonda ki ben barış imzaladılar. Savaş bitti. Şimdi içimde ve dışımda sonsuz barış var. Tabi hala ilizyon tarafımda değiştirip dönüştürdüğüm ve dönüştüreceğim yargılar, yaramazlıklar var. Ama büyük oranla hükümsüzdür su perim artık duyurulur. Yani güç bende artık. Yani bu hayattaki Huge Dreamer da.
Peki, şimdi neyim ki ben? Evet, şimdi ben çocuğumun gece gizlice yatağının altına para koyan diş perisi ve herkesin sevgi perisiyim.
Şimdi size sesleniyorum; Ben sizin sevgi perinizim yoldaşlarım. Hepinize verecek kadar sevgim var. İsteseniz de istemeseniz de sevgimi size her zaman ve daima yansıtırım.
Eskinin hükümsüz su perisi, bugünün sevgi perisi sizi çok ama çok seviyor. Açın kalbinizi,  bu sevgi size aksın.

1 yorum:

  1. Sevgili takipçim,
    Kesinlikle farkındayım. Yolum bu; sevgi verip, sevgi almak yani sevgiyi paylaşmak ve büyütmek
    Sevgiler :)

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı