Bayramlar ne güzeldir değil mi? İçimizi mutluluk, neşe kaplar. Bize yalnız olmadığımızı hatırlatır. Ama bayramlar en çok çocuklar için güzeldir. Yani eskiden öyleydi. Çocukluğumun en güzel hatıralarıdır. Özellikle aldığımız bayramlıklarımız. Anneciğim her bayram bize bayramlık alırdı canım benim. Bayram sabahını zor ederdim. Bir an evvel sabah olsun da giyeyim diye. Sabah olurdu. Çok mutlu, heyecanlı kalkardım. Hemen kıyafetlerimi giyerdim. Özellikle bir bayramda alınan kırmızı rugan ayakkabılarımı hep hatırlarım. Nasıl da kıpkırmızı, parlaklardı tıpkı içimdeki parlak sevgim gibi. Oysa şimdilerde rugan sevmem. Çocukluk işte J Bizim evde bayramlar babam bu dünyayı terk edene kadar aynı kıvamda ve düzende sürdü. Sonra babacığım terki diyar eyledi. Hayatımızdaki bayram kavramı değişti. Başımızdaki büyük gitmişti. Dağılma başladı. Fiziken olmasa da ruhen. Sanki babamın gitmesiyle içimdeki bayram neşesi de beni terk etti, belki de ben onu terk ettim. O günden sonra bayramlar bana hüznümü hatırlattı hep. Zaten ne de olsa çocuk değilim değil mi artık yoldaşlarım? Ama ben hala her ne kadar olgunlaşsam da babamın o küçücük kızıyım, her daim yanında olduğu, koruduğu, kolladığı. Bugün içimdeki o küçücük kız yine hüzünlü.
Bayramlar genel olarak da anlamını yitirdi be yoldaşlarım. Bayram artık tatil kıvamında geçiriliyor. Bayramlarda sevgimizi paylaşmak yerine tatillere gidiyoruz. Birbirimizi canlı kanlı kucaklayarak öperek kutlamak yerine o buz gibi telefon görüşmeleriyle, mesajlarla kutluyoruz. İşte söz de kutluyoruz. Zaten özümüzü kaybettik. Eskiden kartpostallar vardı, hatırlarsınız. Ne mutluluktu; postacının o bayram tebriki içeren kartları getirmesi kapımıza. Biliyor musunuz ben hala bana gönderilen kartları ve mektupları saklarım. Kocaman bir kutum var. Arada sırada aklıma geldiğinde açıp o kutuyu, eskiye yolculuk yapıyorum. Çok eğleniyorum. Eski de olsalar çok kıymetliler. Ama şimdi yazdıklarımızı on yıl sonra eski, sararmış yapraklardan okuyamayacağız. Bayram da sanki öyle. Eski, sararmış yapraktaki sevgi gibi ama çok değerli. Şimdi çocuklarda da bayram neşesi yok. Mesela bayramlık onlar için bir şey ifade etmiyor. Zaten sürekli alma eylemindeler.
Bayram harçlıklarına ne çok sevinirdik değil mi? Bayram sonuna kadar biriktirirdik. Sonrada ben hepsini şeker, çikolataya harcardım J Şimdi zaten çocuklarımıza haddinden fazla harçlık veriyoruz. Bayram harçlılığının ne önemi var ki?
Bir de kapı kapı dolaşan çocuklar vardı. Her kapı çaldığında koşarak gidip kapıyı açardık. Şeker, çikolata tutardık. Şimdi kapımızı çalan neşeli, heyecanlı çocuklar yok L Belki bu bayram da aldığım çikolatalar, şekerler bende kalacaklar. Olsun ben hazırım, bekliyorum ama hala kapım çalmadı J Çocukken bir kere çok özenmiştik dolaşan çocuklara da kardeşimle biz de onlara katılmıştık da rahmetli babam ne kızmıştı. Neden kızmıştı acaba? O çocuk aklımla anlayamamıştım hiç. Ama o günden sonra hiç kapı çalmadım. Belki de ilk defa o gün istememeyi öğrenmişimdir L Keşke benim çocuğumda o heyecan olsa da kapıları çalsa da hakkı olan şeker, çikolatayı istese ama o da buna istekli değil, onu destekleyen annesi olsa da.
Zaman değişti be yoldaşlarım. Bayram coşkumuzla aramıza zaman girdi sanki tıpkı çocukluğumuzla aramıza girdiği gibi L Ben çocukken de büyük hayalciydim, şimdi de öyleyim.
Hepimizin bayramı kapımızı çalan neşeli çocuklarla, sevgiyle kucaklaşmayla, neşeyle, tebessümle geçsin, cebiniz bayram harçlığı dağıtmaktan boşalsın yoldaşlarım. Hepiniz bayramı kutlu, mutlu, mübarek olsun.
Sizi seviyorum seviyorum seviyorum. Hissediyor musunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder