Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

17 Mayıs 2012 Perşembe

Bekir Coşkun'dan...

Çok Maaş İyi Değil...

Devletin memuruysanız; devlet giderken neredeydiniz?..

İktidarın memuruysanız; 3+3 iyidir size...

*

Diyelim ki özelleştirmede...

Yer gök satılırken, iktidara şirin gözükmek için etekleri zil çal çala imzaları çakanların tümü memurdu...

Onlara sorun...

3+3 az mı?..

*

Ya da valiye sorun...

O da memur çünkü...

Kamyonun önüne binip AKP için kömür dağıttıysa, siz memurlara niçin 3+3 zam verildiğini de biliyordur...

*

Mesela ben, gazetenin odalarına gelip oturarak patronun bizi kovması için baskı yapan Maliye memurlarına sorayım şimdi:

“3+3 zam nasıl?..”

*

İşçiler bir ekmek parası istediklerinde...

Polisler gelip onları Kızılay’daki havuzun içine doldurup ıslata ıslata dövdüler, polis dediğin memur...

Şimdi 3+3 veriyorlar ona da...

İyi yani...

*

Ceza ve infazda...

Ömrü boyunca 3+3 gibi sömürülere karşı durmuş... Bu kez imamın esiri olmuş aydınları itip kakan memurlar...

Nasıl?..

3+3 yetmez mi?..

*

O derenin kaynağına iş makinelerini alıp giden... Deresindeki suyu vermek istemeyen yaşlı kadını tekmeleyen... Genç kızları sürükleyip götürenlere de sormalı...

Memur onlar da...

3+3 değdi mi?..

*

Oradan geçersiniz; istatistik çalışanlarına...

Alayı memur...

Türkiye’nin “yıldız ülke” olduğunu rakamlara döküp iktidarın eline veren onlar...

3+3 oldu mu?..

*

Oradan geçin TRT’ye...

Türkiye’nin “yıldız ülke” olduğunu gece gündüz bağıran memurlar...

Alın yıldız gibi 3+3 size...

*

(Sıradan, gücü ve yetkisi olmayan memurları tenzih ederim...)

*

Memurlar; devletin şu anda nöbette olan bekçileridir...

Türkiye’yi sattılar, sesiniz çıkmadı...

Türkiye’yi böldüler, sesiniz çıkmadı...

Türkiye’yi bitirdiler sesiniz çıkmadı...

3+3 iyidir size...

Devlet Memuru olarak ben şahsen utandım bu yazıyı okuyunca.
İyi midir?  Devlet Memuru olarak kendi açımdan anlatacağım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı