Eşyalarımı satmaya karar vermiştim Can Kuşlarım. O da ne hiç birini satamadım iyi mi? Ben görmeyeli eskiciler bile yenici olmuş. Sekiz yılın üzerindeki eşyaları satın almıyorlarmış, gelip bakmadılar bile. Direk ret edildim J, Varsın olsun öyle olsun. Eskiden eşyalarıma bağımlıydım. Anıları vardı ve dünya para ödemiştim. Sonra elimdeki telefonu satamadığım sehpanın üzerine koydum, duvara yaslandım ve film izledim. Bu eşyalar ile yaşarken hiç mutlu olamamıştım. Sanırım bir tek alırken mutlu olmuşumdur. Sonrası hüzün, hayal kırıklıkları. Kahverengi koltuğum dile gelse anlatsa size. Dert ortağımdır o benim. Ne çok ağladım onun üzerinde. Güneş’im o satamadığım sehpaya resim yaptığında ne çok kızmıştım içimden. İyi ki yapmış, ondan değerli değil.
Sonra aldığım ilk günden beri mutlu olmadığım, sığdıracak bir yer bulamadığım josefin koltuğuma baktım. Ona bakınca hep seni hatırlayacağım Aytaç. Bana gelir gelmez ona atlayıp, uzanmanı, hatta ve hatta sahiplenmeni koltuk olmasa da gülümseyerek hatırlayacağım. Aytaç benim çok sevdiğim bir arkadaşım. Güneş’imin dayısı J
Sonra bu eve taşındığımda doğum günü hediyesi olarak arkadaşlarımın aldığı kitaplığa baktım. Çok sevinmiştim. Esra o gece tek başına kurmuştu da ağzım açık kalmış, takdir etmiştim. O geceyi de hep hatırlayacağım canım arkadaşım.
İkili koltuk Güneş’in zıplama alanı. Zavallı koltuk, ne sağlammış J
Sonra yatak odasına geçtim. Anlamı büyüktür. Boşandıktan sonra elden çıkartmak istemiştim, kıyamamıştım. Rahmetli babam almıştı. Beraber gitmiştik almaya. Hangisini istiyorsan onu alalım kızım demesi dün gibi kulaklarımda. Canım babam J Ama yatak odasındaki mutluluğum da aldığım andır. Hiç mi mutlu olmadım? Oldum tabi ama gözyaşlarım daha fazla. Ben de ne ağlakmışımJ Onları şimdilik yine bırakmayacağım. Canım babacığımdan hatıra. Bundan sonra onlarla mutlu olmayı seçiyorum.
Eskiye neden bağımlıyız bu kadar acaba Can Kuşlarım? Bizden çok yaşıyorlar. Babam öldüğünde, evlendiğinde aldığı koltuk salonun başköşesindeydi.
Sadece eşyalara bağımlı değiliz ki. Eski sevgiliye, giysilerimize, ayakkabılarımıza, arabamıza, mahallemize ve daha birçok şeye. Daha da kötüsü eski duygularımıza bağımlıyız. Eski aşkımıza, acımıza, öfkemize, yenilgilerimize kısaca bizi mutsuz eden her şeye bağımlıyız. Bağımlılık kötüdür. Bizi köleleştiriyor. Neden bunu yapıyoruz peki? Bence yenilikten korkuyoruz. Eski bildiğimizi, bizi mutsuz etse de güvenli olarak algılıyoruz. Oysa yeniyi bilmiyoruz. Belki de yeni daha güvenlidir. İşte adı üzerinde bilinmez. Bilinmeze cesareti olmayanlar yürüyemez. Sizler cesaretli misinizdir Can Kuşlarım? Eminim öylesinizdir.
Ben önce duygu eskiciliğimi bıraktım. Şimdi eşya eskiciliğimi bırakıyorum. Bırakırken anılar, gözyaşları onlarla birlikte gidiyorlar. Alan insanlara hayırlı gelsinler, onlar mutlu olsunlar. Zaten eşyanın ne kabahati var? Sadece sıfırdan başlamak istiyorum.
Bakalım, evden tek tek giderlerken neler hissedeceğim. Hepsini sizlerle paylaşacağım. Ama onlar gitmeden önce veda partisi vereceğim. Arkadaşlarımı çağırıp, kutlayacağım. İyi ki varsınız diyeceğim. Boş verin eşyaları bana sizden haber verin diyeceğim. Kadehlerimizi kaldıracağız ve yeni başlangıcıma içeceğiz.
Sizler de davetlisiniz. Bize katılmak ister misiniz Can Kuşlarım? Resmen tanışmıyor olabiliriz ama ben sizi biliyorum siz de beni. Katılmak isterseniz kapım size sonuna kadar sevgiyle açık ve heyecanımı paylaşırsanız çok mutlu olurum. Bekliyorum J
Ben Sevgi Periniz sizi seviyorum bilinmezin heyecanını sevdiğim gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder