Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

31 Mayıs 2012 Perşembe

Güzel ve Çirkin :)

Bu hafta sonu Güneş’imle birlikte anne kız günü yaptık. İlk önce üç boyutlu Güzel ve Çirkin filmini izledik sonra da yemek yedik, dolaştık biraz. Keyifli bir gündü. Güzel ve çirkin gerçekten güzel ve çirkindi J
Üç boyut olayı bana iyi gelmiyor arkadaş. O gözlükleri takınca midem bulanıyor, başım ağrıyor. Ama tabi görüntü muhteşem. Sanki filmi izlemiyorsun da içindesin aynı yaşadığımız hayat gibi. Filmin konusu malum, herkes bilmekte. Güzel bir kız, çirkin bir yaratık.  Zaten yaşam bu iki tezat kavramın üzerine kurulu değil mi? Şu hayatta her şey zıttı ile var. Güzelin çirkini, iyinin kötüsü, zenginliğin fakirliği, bolluğun kıtlığı olduğu gibi. Yalnız hepimiz nedense hep iyiyi ve güzeli istiyoruz.
İnsanlar bile iki zıt kutup. Dişi ve erkek olmak üzere. Dişinin özellikleri farklı, erkeğin farklı. Farklı olacak ki yaşam devam edecek.
Zıtlıklar yaşamın gerçeği. Boşuna zıt kutuplar birbirini çeker inancı yok. Bu inançta değilim artık. Zıttımı ne yapayım Allah aşkına. Bunca zaman zıttımı çektim de ne oldu. Üzüntülerim arttı.
Filmde bile çirkin yaratık sonunda çok yakışıklı bir adama dönüşüyor. Güzel güzeli yani benzer benzeri çekiyor. Hem ruhen hem de fiziken. İnançlarımıza dikkat etmek gerek. Yakışıklı ya da güzel sevgili hayalimiz vardır ama gidip tam tersi insanlarla birlikte oluruz. Gençsek yaşlıyla, yaşlıysak gençle oluruz. Ortayı bir türlü bulamayız. Mutlu da olamayız. Ama bildim bileli güzellik kalptedir, bedende değildir klişesi vardır. Elbette kalp güzelliği önemlidir hatta öncelik ondadır ama fiziksel güzellik, yakışıklılık da önemlidir. Zaten kalbimizin güzelliği suratımıza ışık olarak yansımaz mı? Filmde de yaratık ancak içindeki sevgiyi fark edip, sevgisini gösterme cesaretini gösterip, güzel kız tarafından sevilince yakışıklı adama dönüştü. Ama itiraf ediyorum, benim, için dış görünüş önemli arkadaş. Erkek dediğin yakışıklı, fit olacak ve şık giyinecek.
Rahatsızlık duyduğum bir adamla bundan sonra birlikte olmayı seçmiyorum.
Ruhsal güzellik kadar dünyasal kriterler bence çok önemli. Sonuçta dünyada yaşıyoruz değil mi ama J
Filmde olduğu gibi her kadın yakışıklı, cesur, güçlü bir kahraman ister. Her erkek de güzel, alımlı bir peri kızı. Yalan mı?
Hayat bence bir film. Her birimiz bu filmin içinde kendi filmlerimizi yaratıyoruz, oynuyoruz. Madem film çekiyoruz en iyisini yaratalım, çekelim.
Ben Sevgi Periniz Güzel ve Çirkin filmindeki güzelin okumayı sevdiği gibi size yazmayı çok seviyorum. Hepinize yakışıklı, güzeller güzeli sevgi diliyorum. Lütfen seçin ve yaşayın. Hatırlayın çaresiz değilsiniz. Çare sizsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı