Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Kılavuzu Karga Olanın Burnu B..tan Kurtulmaz :)

Can Kuşlarım,  kılavuzunuz hayatta sadece siz ve siz olsun. Yani kalbiniz ve aklınız uyumlu olsun ve ikisi pusulanız olsun. Kişilere ve durumlara ya da zaaflarınıza paye vermeyin.
Kişilere payeler vermeyin. Onların da sizin gibi insan olduğunu, egoları, zaafları ve yaraları olduğu gerçeğini hep hatırlayın. Bir şey yaptığınızı sanıp sakın piyon olmayın. Kendinizi kullandırmayın. Hatırlayın kimse sizi sizden fazla sevemez ve düşünemez. Her zaman aklınızı kullanın sakın sadece kalbinizle hareket etmeyin. Aklınızla kalbiniz ortak noktada değilse dengesiz olursunuz. Her söylenene, anlatılana körü körüne inanmayın. En iyi akıl sizin akılınızdır hatırlayın. Hepsini düşünün, sorgulayın ondan sonra ne yapacağınıza karar verin. Eğer mantığınızın almadığı azıcık bir yer bile olsa ikinci kez düşünün, size tavsiye.
Durumlara güvenmeyin. Durumlar geçici olabilir. İki şekilde kendinizi gözlemleyin. Bir durumun içindeki size bakın bir de durumun dışına çıkın duruma ve durumun dışındaki size bakın. Hissettikleriniz ve düşünceleriniz aynı mı? Kendinize payeler vermeyin. Siz de sonuçta bir cansınız o kadar. Ne eksik ne de fazla. Var olduğunuz durumda ne egolarınızı ne de acı bedeninizi beslemeyin. Egonuz dengede olmalıdır, yok saymayın, zararı olur ama besleyip büyütmeyin. Egonuzu büyütür kendinizi olduğunuzdan fazla görürseniz inanın sadece zararını siz görürsünüz. Ben gördüm hem de çok acıydı inanın.
Acı bedeninizi de besleyip, acınmayın, acıyı büyütüp acı denizinde boğulmayın. Acı denizinde duyduğunuz hazla önce boy verirsiniz sonra boy verdiğiniz kum bir anda girdaba dönüşür, içine çeker sizi, hayatınız acıdan ibaret olur. Bunu da yaşadım tam girdaba kapılacakken uyandım.  Bunu da tavsiye etmem.
Zaaflarımız, ah bu zaaflarımız var mı nasıl köleleştirdiler bizi. Zaaflarımız yüzünden bazen kişiliğimizden, bazen düşüncelerimizden bazen de inandıklarımızdan vazgeçebiliyoruz.
Ne yazık. Ben de yaptım bunu ama mutlu olamadım hiç. Bu saatten sonra hepsi birlikte olacaksa olsun. Ne güzel olur değil mi Can Kuşlarım? Ama hatırlamak lazım, istediklerimiz bize altın tepside sunulmuyor. Seçim yapmak ve kararlı olmak lazım isteklerimiz konusunda. İradeli olunmalıdır, karar verildi mi dönülmemelidir.
Ama asla pusulamız başka biri ya da bir şey olmasın Can Kuşlarım. Pusulamız kendimiz, değerlerimiz, inancımız, sevgimiz, aklımız ve kalbimiz olsun.
Hatırlayın, şu hayatta her şey geçicidir biz bile. Öyle ise, sadece özümüze güvenelim.
Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyor tıpkı kendi pusulasını sevdiği gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı