Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

6 Mayıs 2012 Pazar

Zamansız Uçan Kuşu Ebelerler :(

Tamam, kabul ediyorum yaşadığımız bu dünya iyi değil Can Kuşlarım. Ama yaşadığımız dünyayı biz kötü yapıyoruz. Sistem böyle kurulmuş. Es kaza bu sistemden çıkmak istersen ebelenirsin. Yani zamansız uçan kuşu ebelerler Canlar, benim ebelendiğim gibi.
Zamanından önce sistemden çıkmak istedim, ne vardı bunda, neden ebelendim? Herkesin mutlu olduğu, çocukların kahkaha atarak koşuşturduğu, bolluk, bereketin eşit dağıtıldığı, adaletin yeşerdiği, seven ve sevilen bir dünyada yaşamak istemek suç mudur? Allah’ı sevmek ona aşkım demek suç mudur? Herkesi sevmek, sonsuz kabulde yaşamak suç mudur? Suçsa suçluyum. Zaten ebelendim L
Çocukluğumdan beri hayalciyimdir. Hep yarattığım ikinci bir dünyam vardı. Orada ben nasıl istersem öyle yaşar, istediğimi yapardım. Bunu bir kere bile dillendirmeyen ben bugün anneme itiraf ettim. Çocukken ikinci dünyamda hep iyi vardı ama gerçekte öyle değildi. Bazen hayal kırıklıklarım olurdu da içime kapanırdım. Sonra büyüdüm büyüdükçe sertleştim, hayallerimdeki mutlu, huzurlu, başarılı ben gerçekte tam tersini yaşadım. Ben hep iyiyi istedim, neden olmadı Can Kuşlarım?
Allah’a isyan ettim yıllarca, beni sevmiyordu, umursamıyordu. Dünya kötüydü, neden beni buraya göndermişti. Burada tek başına uçmaya çırpınan bir kuş misali çıkmazlardaydım ve o sadece seyirciydi farkımda bile değildi belki de.
Böyle olmayacaktı, artık ondan bir şey istemeyecek, kendi başımın çaresine bakacaktım. Buna mutfaktaki dolabın kenarındaki köşeye sinip hüngür hüngür ve iç çekerek ağlarken karar vermiştim. Sadece ben vardım. Öyle ise, önce kendimi değiştirecektim. Koca iki yıl buna baş koydum, tokatlar yedim, gözyaşlarım sel oldu. Gerçekle yüzleşmek hayalci insanlar için çok zordur, can acıtır. Sonra günlerden bir gün Allah’ı içimde hissettim. Ona duyduğum bütün öfkem, kırgınlığım uçup gitti, âşık oldum safça.
Hala hayal dünyam yaşamakta, öldürmedim. Öldüremem, öldürürsem ben de yaşayan ölü olurum. Orada çok mutluyum. Paralel dünyamda paraya ihtiyaç yok, kavgalar, hırslar, menfaatler yok. Hep ama hep güzel şeyler var. Bir süre hem uyanıkken hem de uykuda çoğunlukta bana özel alanımda yaşadım. Çok mutluydum masalımda. Şimdi ise uyku dışında buradayım. Mutlu muyum? Evet, mutluyum ama hayaldeki mutluluğumun yerini tutamaz. Hayal sınırım alabildiğine geniş. Neler yarattığıma inanamazsınız. Hayallerimdeki renkler, mekânlar, muhteşem, burayla alakası yok.
Rüyaya yatmak diye bir durum var, bilir misiniz? Ben çok iyi yaparım bunu. Çoğu bilinçaltımdaki inançları ve inançsızlıkları ya da durumları, döngüleri böyle buldum. Sadece uyuduğum bir dönem var. O sıralar ben mutluydum ki kimse anlamadı beni zaten anlayamazdı. Herkes gerçekte, bense hayaldeydim. Herkes gerçekte mutsuzken ben hayalde mutluydum. Orada sorumluluklarım, zorunluluklarım, üzüntülerim yoktu. Burası acımasızdı, kötüydü, sevgisizdi, nefes alamıyordum, kalbim acıyor, ağlıyordu. Kalbiniz hiç acıyıp, ağladı mı?
Hayal dünyamda kötü olmadığını keşfettim. Ben neysem dünyada oydu. Hayal dünyamda ben ve herkes çok iyiydi, yaşam da güzeldi. Gerçekte serttim, hasarlarım, kapanmayan yaralarım vardı kendimce, öyle ise yaşamımda hasarlı ve sertti. Gerçekteki ben yumuşadı, pamuk gibi oldu. Arada çok nadir de olsa sertliğim gücünü hissettiriyor bana ve başkalarına J çünkü gerçek dünyadaki insanlar hala çok sert.
Bugün geldiğim noktada biliyorum ki, yaşama uyum sağlayamamam tamamen hayalciliğimden kaynaklanıyor. Ama kim ispat edebilir ki buranın gerçek yaşam olduğunu? Belki de rüyalarımda yaşadığım dünya gerçektir. Kim bilebilir?
Çok naif, kırılgan bir tarafım var Can Kuşlarım ve çok baskın. Gerçek dünyada çoğunlukta örtülüyorum bunu, kartal gibi, aslan gibi oluyorum. İnanın bu tarafımı yaşamayı tercih etmezdim ama kabullendim. Çünkü saf sevgi perisi bu acımasız dünyada ezilir, yaralanır L

Ben Büyük Hayalci Sevgi Periniz sizi masalsı dünyamdan sevgiyle selamlıyorum. Her şey gönlünüzce olsun. Sizleri çok ama seviyorum gerçekte de hayalde de HATIRLAYIN!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı