Sadece iki gözünüzle gördüğünüz şeye inanın Can Kuşlarım. Duyduğunuza itibar etmeyin. Duyduğunuz ya da anlatılan şeyler vaatlerden ibarettir. Hep anlatılır, hep söylenir ama eylem genelde aynı orantıda olmaz, olamaz nedense. Çünkü bizler gelecek odaklıyız. Gelecekte bize yapılacaklarla, verileceklerle mutlu oluyoruz. O gelecek geldiğinde ve beklediklerimiz olmadığında hayal kırıklığı, üzüntü ve öfke yaşıyoruz. Yani dereyi görmeden paçayı sıvayıp donu kaptırıyoruz J Neden don? İç çamaşırımız bedenimizdeki mahrem yerimizi korur oysa bizim en mahrem yerimiz duygusal alanımız. Onu nedense koruyamıyoruz, haince talan ediyoruz.
Ne yazık dere için çırpınıyoruz, ulaşamıyoruz. Denize yol açmayı bırakın henüz deniz hayalimiz bile yok. Oysa okyanus hayali olan denize, deniz hayali olan dereye, dere hayali olansa gözyaşlarına ulaşır. Sizler nereye ulaştınız Can Kuşlarım?
Hep sevileceğimiz, özleneceğimiz, önemseneceğimiz o anları bekleriz. Neden gelmez Can Kuşlarım? Çünkü ana bakmayız. Anda mutsuzuzdur ama olsun karşımızdaki değişecek, bizi sevecektir. Andaki duygumuzu görmezden gelir, ufukta bile belli olmayan bir gelecek için umutlanır ve mutlu oluruz. Çok gereksiz, inanın. Bize sadece an gereklidir. Anda yaşadığımız duygular, olaylar, durumlar geleceğimizi belirler. Vaatler, beklentiler asla geleceğimizi olumlu etkilemez.
Anda yaşadığımız ilişkide, yaşadığımız evde, çalıştığımız işte mutlu değilsek durup düşünmeliyiz. Mutlu ve mutsuz olduğumuz anların oranlarını belirlemeliyiz. Körü körüne yaşamak bizi mutlu etmiyor. Ha gayret her şeyin düzeleceğine olan inancımız gün gelip inançsızlık olarak fatura ediliyor. Boş umutlar bizi umutsuzluklara sürüklüyor. Yaşama sevincimizi kaybediyoruz.
Ben bu saatten sonra sadece iki gözümle gördüğüme inanmayı seçiyorum. Maymun gözünü açtı Can Kuşlarım J Eylemi olmayan duyduklarımla hayatıma yön vermem. Vaatlere de karnım tok. O kadar çok yedimki ancak hazmedebildim. Size sert gelebilir bu tavrım. Ama ben de durup dururken bu sonuca varmadım.
Aslında şu hayatta hepimiz sadece sevmek, sevilmek ve mutlu olmak istiyoruz. Olamadığımız yerde ısrar etmek nedense bizi yaralıyor hep.
İnanmayın Can Kuşlarım ve sizler de dürüst olun. Biliyorum doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ama kovulmayasınız diye her sustuğunuz an sizi mutluluktan kovulmaya sürüklüyor. Tercih sizin. Ben etmiyorum, dürüstlük benim pusulam. Çok kovulmuşumdur dokuzu bırakın on dokuz köyden. Olsun inançlarıma ihanet edip kendimden kovulmak istemem. İnsanın kendinle hesaplaşması kovulmaya benzemez. Doğru bildiğinizden şaşmayın. Doğru bildiğimden şaştığım her anın bedelini çok ağır ödedim. İçine girdiğiniz durumlar unutuluyor ama kendinizle hesaplaşma çok uzun sürüyor ve yıpratıyor.
Kişi işte herkesi kendisi gibi bilirmiş. Ben bilmem arkadaş. Ben beni bilirim sadece, nereden bileyim karşımdakinin içini?
Bana söyleneni ölçerim, tartarım sonra eylemlerine bakarım örtüşüyor mu ve sonuca varırım. Buraya öyle kolay gelmiyoruz değil mi Can Kuşlarım? Yaşadıklarımız, yaşattıklarımız bizi biz yapıyor.
Kendimize değer verdiğimiz oranda değer görürüz bunu kulağınıza, kalbinize ve aklınıza kazıyın. Kendini değerli gören birey inançlarını satmaz, isteklerini yok saymaz, kovulsa bile kendine yeter. Kendine yetebilen insan herkese ve her şeye yeter.
Ben on dokuz köyden kovulan Sevgi Periniz sizin kalbinize talibim. İzin verir misiniz? Verseniz de vermeseniz de canınız sağolsun. Hatırlayın SEVİLİYORSUNUZ!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder