Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Kendimden Başkasından Korkmam

İnsanın kendine yaptığı kötülüğü başkası yapamazmış.  Şu saatten sonra kendimden başka kimseden korkmam. Sabah balkonda elimde kahvem hayatımı tekrar gözden geçirdim.
Evet, gerçekten cesaretliydim ama akıllı olanından değil asla. Güçlüydüm ama gücümü hayallerime, kişilere teslim etmiştim. İçimdeki sevgi selini başkalarına yönlendirmiştim. Aklımı yok sayıp sadece kalbimle hareket etmiştim. Dünyada olduğum gerçeğini hep yok saymayı seçmiştim.
Cesaretim evlere şenlik. Önce Allah’a isyan ettim, madem yanımda değildi, öyle ise yoktu. Onu yok saydığım gün bir maceraya çıktım. Artık tanrının isyankâr çocuğuydum. Sırtımda çantam yuvayı terk ettim. Tek yuvamız vardır o da Allah’tır. Evrende benzer benzeri çekerdi.  Bunca zaman kötüyü yaşadığıma göre kötüydüm. Öyle ise aslında Allah’ımızın bizden istediğini yapıp, kendimi sorgulamam, kendime uzaktan bakmam, gözlemem, yüzleşmem ve sorumluluğumu almam gerekliydi. Maceraya bakar mısınız? Allah’ı terk ettiğimi sanırken aslında ona dönüş yoluna girmişim de farkında bile değildim. Bu yolda yüzleştikçe kendimi çok daha güçlü hissettim. Bütün toplumsal kurallara isyan ettim, yok saydım hatta hepsini çiğneyip istediğim gibi yaşadım kendimce. Ders çalışır gibi her gün saatlerce kendimi sorguladım, yüzleştim ama sorumluluğumu almayı unutup onun yerine kendimi cezalandırmayı seçtim.
Bir gece ona isyan ettiğimi fark ettim. Hayatımdaki en acı tokat oldu inanın. Çok utandım, hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum, vicdan azabı da cabasıydı. İşte o gece ilk defa yaptığımın sorumluluğunu üstlendim. Maceramın ortasında tekrar seçim yaptım .
Hak yolunu, ilahi aşkı, sevgiyi, adaleti seçtim. Günden güne onun sevgisini içimde keşfettim, büyüttüm.
Ona isyan ettiğim sırada hayatımı da bıraktım. Gücümü, aklımı başkalarına teslim ettim. Eskiden Allah’tan isterken başkalarından ister oldum. Ruhsal olarak gelişirken, hayatta düştükçe düştüm. Madde de, her türlü ilişkide, işte, her şeyde. Çünkü şunu fark edemedim Allah’a dönsem de onu ret ettiğim an aslında hayatımı da ret etmiştim. Sonuçta kendi cezamı yine kendim kestim. Bu saatten sonra kendimden başka kimseden korkmam.
Allah’tan hayalci bir peri olarak bütün gerçeklerle yüzleşmem için yardım istedim. Önüme bana yardımcı olacak birini çıkarttı. Onu tanıdıktan sonra gözyaşlarım sel oldu. Onunla birlikte gücümü fark etmediğimi anladım. İkinci kez Allah’tan utandım. O gece gözyaşları içinde söz verdim. Benim tek güvencem vardı o da Allah’tı. Gücümü herkesten geri aldım. Aklımı kullanmaya başladığımda hayatımı ne hale getirdiğim gerçeğiyle yüzleştim. Ve maceram bitti.
Şimdi sorumluluğumu alıyorum ve sıfırdan başlıyorum. Bu sefer içimdeki Allah aşkı, ona olan sevgimin gücü, kendi gücüm, aklım ve farkındalığımla tekrar yapılandıracağım hayatımı.
İlahi irade işliyor Can Kuşlarım. Allah her şekilde her durumda yanımızda. Maceramdan pişman değilim. Çok şey öğrendim. Kendimi bildim, Allah’ı bildim, sevgiyi bildim.
Şöyle tanımlıyorum maceramı; hayatımı iki seneliğine durdurdum, sırt çantamı alıp diyar diyar dolaştım. Her insan bir dünyadır. Ben kendi dünyamdaki diyarları keşfettim.
Şunu biliyorum, her birey macera yaşamalıdır. Şeklini kendi belirler. Kendine meydan okuyamayan insan kimseye ya da hiç bir şeye meydan okuyamaz. Bu bağlamda da çok güçlü ve cesaretliyim. Kendimi onaylıyor ve seviyorum. Şimdi bendeki değişimleri hayatın içinde yaşama vakti.
Ben hem gerçekçi hem hayalci Sevgi Periniz sizi heyecanla seviyorum tıpkı hayata sıfırdan başlama heyecanımı sevdiğim gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı