Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Bedenlerimizin kölesi bizler...

Gerçek bir aşk ilişkisi nasıl başlamadır sizce. Mutfak camımın önünde kahvemi yudumlarken ve sigaramın dumanını ciğerlerime çekerken bunu düşündüm. Dışarıda aşk havası var ama hiç birimiz bunu yaşayamıyoruz. Ne yazık değil mi? Düşündüm bunu gerçekten.
Neden aşklar sabun köpüğü gibi, sigara gibi, elimizin kiri gibi. Neden sabun köpüğü gibi puf elimizden kayıyor? Neden sigara gibi ciğerlerimize işlerken çabucak bitiveriyor? Neden ilk başlarda yüzümüzü parlatırken sonunda elimizin kiri oluyor da yıkayıp ta temizleniyoruz?
Çünkü hiç biri gerçek değil. İlizyon. Âşık olduğumuzu sanıyoruz ve çok kısa sürede balon sönüyor. Olmadı the next. O da olmadı the next. Anlamsız, değersiz ilişkiler yaşıyoruz. Zaten aşkın anlamını kendimiz bile bilmiyoruz. Ruhlarımızı kaybetmişiz, bedenlerimizin kölesi olmuşuz. Kendi değerimizi bedenlerimizle ölçüyoruz. Aşkı seksle özdeşleştiriyoruz. Ne yazık.
Cinsellik hücrelerimize işlemiş. Günlük konuşmalarımızın içine sızmış durumda. Tek düşündüğümüz bu olmuş. Allah aşkına nasıl âşık olabiliriz ki bu kadar doyumsuzken? Ben çok merak ediyorum o güzel ve özel cümleleri nasıl da öyle sarf edebiliyoruz sadece seks yapabilmek, beş dakikalık zevkimiz için ve sevmediğimiz ve hissetmediğimiz halde. Dürüstlük nerede kaldı. Hayır, sonra gerçekten âşık olduğumuz kişiye hangi sözler kalacak söylenecek. Ya da aynı sözcükleri mi kullanacağız? Değerli olacaklar mı içinizden? O kadar söylüyoruz ki artık anlamlarını yitirdiler. Özlemek benim için çok özel kelimedir. Ben öyle herkesi özlemem. Aslında hepimiz öyleyiz. Ama kullanıyoruz. Sözde özlediğimiz insanı iki günde buruşturup atıveriyoruz. Sevmek keza çok değerli. Herkesi severim ama özel birini sevmek kolay mıdır hele bu devirde?. Hayıııııır. Değil ama söylüyoruz. Sevmek de moda oldu şimdi. Değerini kaybetti. Artık sözcüklere inanmıyorum. Peki ya siz? Davranışlara bakıyorum, gözlere bakıyorum. Onlar yalan söylemez. Hani bedenlerimize mahkûmuz ya hemen ele veriyorlar. Zaten gözler kalbimizin aynası değil mi? Cinsellikten konuşan adam, adam değildir bana göre. İlk başta hemen ne o öyle. Bu iş iki kişi arasında çok özel bir paylaşımdır. Öyle konuşmadan, planlanmadan yaşanır. Planları sevmeyen ben bu durumda da sinir oluyorum. Bu özel paylaşımın da bir anlamı olmalıdır. Konuşmadan sessizce aşkla sevgiyle yapılmalıdır. Sanki konuşulan şeyler değerini kaybeder bende. İnsanlığın yüzde doksan beşi belki daha fazlası hayvani dürtüleriyle sevişiyor. Diğer yüzde beşlik kısım mı? Bunu gerçekten âşık olduğu, sevdiği için, bir olmak için yapıyor. Aslında ilahi bir şeydir sevişmek. Bir olmaktır gerçekten. Soruyorum size şimdi kaçınız seviştiğiniz kadınla ya da adamla bir olabiliyorsunuz ya da olacağınız orgazma ya da alacağınız zevke odaklısınız? Eğer odak noktanız zevkiniz ve orgazmınızsa inanın hayvani dürtülerle sevişiyorsunuz. Zira öbür türlü her anın tadını çıkartırsınız. Skorlara bakmazsınız… Yaşadığımız zaman skor zamanı ama inanın değişmekte. Çoktan boyut atlamış bulunuyoruz. Gelin dünyamız boyut atlamışken biz de atlayalım. Dürüst olalım, gerçekten sevelim, gerçek, ilahi sevişmeler, aşklar yaşayalım.
Var mısınız? Yoksa bulunduğunuz çöplükte ( çok özür dilerim ama öyle ) mutlu musunuz?
İnanın bunu yaşadığınızda öbür türlü yalan dakikalara söveceksiniz.
İster benimle gelin, ister yerinizde kalın sizi seviyorum kendi inançlarımı, gerçek aşkı, gerçek,bir sevişmeleri sevdiğim gibi.
Bir sonraki yazım başlangıçlar ….

2 yorum:

  1. Toplumumuzda cogu insan, gecmisten gelen tabulari kirmak icin sevisyor. Yillarca cinsellik üzerine kurulan baskilari yikip, özgür olmak icin sevisiyor. Istedigi her kisi ile iliskiye girmeyi özgürlük saniyor. Olay bu mudur? Seksin cok basite indirgendigi, özelligini yitirdigi bir toplumda yasiyoruz maalesef. Gece hayatinda bile tanistigin insanlar iki muhabbet sonrasi seni eve atmayi planliyorlar. Dur bi bakim, kimsin sen önce. Ne cüretle daha ismini yeni ögrenmisken beni evine davet edebiliyorsun...

    YanıtlaSil
  2. .... buna ve buna benzer sorulara daha cevap vermenin siasi degil... elbette o gun icin yasiyorum... bazi seyler teker teker sorulacak ve cevaplanacak...niye bekliyormuyum ? ehh iste vardir bir sebebi... beni iyi taniyanlar, oylesine havai fisek atmadigimi iyi bilirler.Belki de borclu oldugum bir hediyem vardir.. belki.

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı