Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

10 Aralık 2011 Cumartesi

Adınızla Uyumlu musunuz?


Canlar isminizle uyumlu musunuz? İsminizi yansıtır mısınız? Ya da isminizin hangi anlamını yansıtıyorsunuz? Olumlu mu, olumsuz kısmını mı aldınız üzerinize? Hayatta isimlerimizle var oluyoruz. Bu isimlerle anılıyoruz. Bu isimlerimiz yüksek sesle evrene yayılıyor ve yansıması dönüp dolaşıp bize ulaşıyor. Döngü misali. İsimlerimizin anlamını bilelim. Çok önemli çünkü hayatımızı yönlendiriyor.

Mesela benim adım Ayşegül. Ne güzel bir isim değil mi? Ama ben ismimle uyumlu değildim. Yani tam tersi uyumluydum diyebilirim. Şöyle; Ayşe yaşam, dirlik demektir. Gül dikenleri olan çicek ya da gülmek anlamına gelir. Benim ismime yüklediğim anlam yaşama ve dirliğe diken batırandı. Gerçekten de öyleydi. Yaşamı sevmezdim. Dikenlerim vardı, beni sevmek isteyenlerin canını acıtırdım dikenlerimle. Sonra bunu fark ettim ve ismime yüklediğim anlamı değiştirdim. Yeni kodlama yaptım. Ben Ayşegül'üm yaşama gülen, mutluluk, sevgi, şefkat getiren. Hayata bakışım değişti. İsmim yüksek sesle dillendikçe evrene yayıldı sonra tekrar bana geri döndü. Şimdi ben hep gülüyorum ve güldürüyorum. Evliyken soyadım Akar'dı. Bu soyadı hiç benimsememiştim. Çünkü bana çağrıştırdığı anlam akıp gitmekti, bereketsizlikti. Öyle de oldu evliliğim öylece akıp gitti, bereketsiz mutsuz, huzursuz geçti. Acaba akmak benim için olumlu duyguların akmasını çağrıştırsaydı mesela sevgi, aşk, bereket gibi nasıl olurdu evliliğim? Sonra kendi soyadımı geri aldığım gün zaferlerimden biriydi. Benim soyadım Kuşçu. Ne güzel değil mi? Kuşları çok severim ve özenirim. Özgürlerdir, istedikleri yerlere göçerler, bir yerde kalmak zorunda değildirlerdir. Bütün gökler onlarındır, rüzgâr nereye götürürse oraya giderler. Benim soyadıma yüklediğim anlama dikkat edin. Bu yüzden hiç bir yerde kalamıyordum. Özgürdüm, istediğim zaman gitmeliydim. Oysa özgürlük içimdeydi, uzaklarda değil. Bir türlü demirleyemiyordum hiç bir şeyde. Ne aşkta, ne işte, ne de yuvada. Fark ettim bunu. Böyle olmak zorunda değildi hatta ve hatta istediğim bu değildi. Çünkü ben zaten içimde özgür bir kuştum. Bunca yüzleşmeleri, değişim ve dönüşümü tutsak bir kuş yapamazdı. Şimdi soyadıma yüklediğim anlam; ben sevgi, şefkat, huzur, mutluluk yani güzel olan her şeyi yani ışığı arayan, bekleyen, içlerinde özgür kuşları etrafına toplayan, onlara yol gösteren, sevgisini, şefkatini ve ışığını paylaşan kuşçuyum. Gelin kuşlarım size sevgi vereceğim. Sizi seviyorum :) Artık ismimle ve soyadıma yeni anlamlar yükleyerek uyumluyum. Siz ne durumdasınız? Lütfen isminizin anlamını öğrenin, size ne ifade ettiğini belirleyin ve sonra hayatınızı, davranışlarınızı gözden geçirin. İsminize ne yüklemek istiyorsanız yükleyin ve sevgiyle aktive edin Canlar. Yapın bunu. Siz değerlisiniz ve özelsiniz ve her şeyin en iyisine layıksınız hatırlayın.

Ben dünyaya isimlerimizle geldiğimize inanıyorum. Mesela sevgili babam Yaprak adını koymak istemiş bana ama koyamamış ve hep bunu söylerdi. Çünkü benim dünyaya geliş amaçlarımdan biri şu anda ismime ve soyadıma yüklediğim anlamı eyleme geçirmekti. Öyle de yapıyorum. Bundan da çok ama çok mutluyum hiç olamadığım kadar.

Ben sizin yol gösteren, sevgisini, şefkatini, ışığını akıtan içinizdeki kuşçunuzum yani içsesinizim sevgili kuşlarım. Haydi, havalanın, bir koşu uçup gelin yanıma. Buradayım ve sizi bekliyorum.

Sevgili Can Kuşlarım gelseniz de gelmeseniz de sizi çok ama çok seviyorum.

Not: İsminizi yeniden kodlamada size yardımcı olmak isterim eğer siz de isterseniz. Lütfen bana yazın, gelin beraber yeni anlamlar yükleyelim.


2 yorum:

  1. Benimkinide kodlayalım Hal+it :)

    YanıtlaSil
  2. Bak ben bir şey demedim :) Yani durumun itlik mi? Yoksa ilkel benliğinle mi hareket ediyosun canım?

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı