Bugünkü mutluluğumun sırrı bu iki bol kalorili ve muhteşem lezzetli şeyler. Evet, yami yami . Tatlı yemeği sever misiniz Can Kuşlarım? Ben pek sevmem aslında. Ne o öyle yapış, yapış bol şekerli ve güzel vücudumun düşmanı şeyleri. Ama mesele nutella ve fıstık ezmesi olunca bakış açım değişir. Anlayacağınız gibi döneğim ben. Ne yapayım, alamıyorum kendimi. Periyodik olarak bunlar hayatımın merkezine yerleşiyorlar ve bende mutluluk tavan ama tabi yemeği bitirene kadar. Neden mi? Çünkü yeme eylemimin bitişi ve pişmanlık duygumun beni sarması arasında sadece ve sadece beş dakika vardır. Offff bu mereti yemesi beş dakika, ceremesi günlerce. Kilo aldığın yetmezmiş gibi birde o sivilceler yok mu, depresyona sokabilir beni dermişim ama o eskidendi. Gerçekten de eskiden direk depresyon. O zaman da yedikçe yerdim. Kilo mu? Yok ya bakmayın öyle dediğime ben öyle kilo almaya çok müsait değilim. Ama son zamanlarda aldım birkaç kilo, iyi de oldu ne yalan söyleyeyim. Çok zayıftım Can Kuşlarım. Bugün de yedim ama pişmanlık yok, yedim ve bitti. Enerjiye ihtiyacım vardı demek ki. Dikkatinizi çekerim bakış açıma. Enerji eksikliğimi tamamladım sadece. Uykulu olan ben birden kendime geldim, bütün evi temizledim valla. Sizce bana yediğim bu lezizler kilo olarak dönerler mi? Sanmam çünkü ben onları harcayalı saatler oldu. Bu durumda kilo da yok, enerji de yok. Denge yani.
Bakış açımız çok önemli Can Kuşlarım. Ben eskiden yemeyen, içmeyen sadece ve sadece kahve ve peynirle yaşayan adeta bir ev faresiydim. Demiştim ya yemeği sevmem pek. Ama buna rağmen en büyük takıntım kilolarımdı. Aynaya bakınca kendimi istediğim gibi görmezsem Allah Allah savaş başlardı kendimle. Ta ki o görüntüye kavuşuncaya kadar. Ama aslında ne kadar da zayıf olduğumun farkında değildim. Şimdi arada yiyorum ve yediklerimden zevk alıyorum ama alışkanlık haline getirmiyorum. Yiyorsam vardır bir sebebi. Kilo alacağım korkumdan arınmam çok vaktimi aldı. Ne olmuş birkaç kilo alsam. Yemem ve veririm. Önemli olan ruhumuzu şişirmemek. İşte onu şişirsek maazallah indiremeyiz de kalırız obez. Ona göre…
Yeme eylemiyle ilgili bir sürü kitlesel inanışlar var üzerimizde. Bir de kendimizin özel tecrübeleri katlanınca kilo almamız kaçınılmaz. Ama bu da istediğiniz kadar yiyin demek değil. Doyacağınız kadar Can Kuşlarım. İnanın geri kalanı israf ve bedenimize zarar ve saygısızlık. Bedenine saygısı olmayanın kendine de saygısı yoktur. Kıtlıkta değiliz ki neden kıtlıktan çıkmışız gibi yiyelim. Biz her zaman varlıktayız. Öyleyse az ve öz yiyelim. Korkmayın acıkınca tekrar yemek var. Bu mantığı benimsersek valla hiç birimiz ne çok yeriz ne de kilo alırız. Zaten çok yemenin ya da hiç yememenin altında duygusal bir sebep vardır, hatırlayın. Eyleme değil kök nedene inmek lazım . Eyleme dikkat kesilirseniz bütünden uzaklaşır ve sınıfta kalırsınız. Eğer çok yiyorsanız bilin ki duygusal açlıktasın hatta ve hatta kıtlıktasınız. Eğer hiç yemiyorsanız, siz bir cezalandırıcısınız. Hissetliğiniz duyguların acısını bedeninizden, midenizden çıkartıyorsunuz ve iyi ve güzele kapalısınız. O yüzden çok yiyen insanlara; yeme artık diyenlere ve hiç yemeyen insanlara; ye biraz denmesine gülüyorum. Keşke aç kalmak ya da tıklım tıkış yemek çözüm olsa. Çözülse, yemeyen benim sorunları yedikçe çözülürdü. Nerede bu membanın suyu, o kadar kolay mı Can Kuşlarım? Cık değil.
Lütfen eylemlerinizin farkına varın ve sebebine dikkat kesilin ve kendinizi dinleyin, o size yalan söylemez. Biliyorum, ben sizin içsesinizim ve doğruları söylüyorum.
Ben Sevgi Periniz sizi çok ama çok seviyorum, nutella ve fıstık ezmesini sevdiğim gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder