Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

7 Aralık 2011 Çarşamba

Cimbom- Sarı Kanarya Derbisi mi Yoksa İlahi Derbi mi?

Cimbom- Sarı Kanarya Derbisi mi Yoksa İlahi Derbi mi?
Canlar bugün ülkemizin çok önemli bir gün J Evet evet bildiniz bugün derbi günü. Heyecanla Galatasaray Fenerbahçe maçını bekliyoruz. Ben de ben de bekliyorum. Sizce kim kazanacak? Kim kazanırsa kazansın bize verdiği heyecan, meşguliyet ve birlik duygusu yeter. Hangisini tutuyorsunuz? Ben mi? Ben çocukluğumdan beri Galatasaraylıyımdır. Ama Fenerbahçe’ye sempatim bir hayli fazladır. Nasıl mı? Güneş’im Fenerlidir. Ailemde de Fenerliler baya bir kalabalıktır. Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim Halit te Fenerli J .
Maçlar bize neden bu kadar heyecan verir. Hedef bellidir kazanmak. İşte bizim varlık olarak geldiğimiz dünya gezegeni de maç sahasıdır. İki taraf vardır. Işık ve karanlık. Bir de biz varlıklar varızdır. İki takımın oyuncuları gibi düşünebilirsiniz bizi. Amaç bellidir. Kazanmak.
Zaten o yüzden müsabakalardan heyecan duyuyoruz. Aslında hepimiz birer oyuncuyuz bu sahada sadece farkında değiliz Canlar. Bu maç sahasında da kurallar var tabi ki tıpkı bu akşam oynanacak derbide olduğu gibi. Kurallara uyulmalıdır değil mi bütün maçlarda? Yoksa hakemler ham yaparlar J İşte dünyada ki biz varlıkların maçında da hakemler var her iki tarafa da ait olan. Fakat bu maçta karanlık taraf kural tanımaz. Kazanmak için her yol mubahtır. Bizi kandırarak, korkutarak, zaaflarımızdan yararlanarak kendi saflarına çekip, kendilerine hizmet ettirirler. Oysa ışık tarafı hakemleri özgür iradeye müdahale etmez. Bizi korurlar, kollarlar ama asla seçimlerimize karışmaz, saygı duyarlar ta ki canımıza kast edilinceye kadar. Futbol maçında da öyledir aslında. Hakemler kurallara uyulduğu müddetçe oyunculara karışmazlar. İstedikleri taktiklere karar verip, oyunu kurup oynarlar. Aslında burada da özgür irade vardır. Hata da yapabilirsin o zaman çekersin cezanı. Hakem oyundan bile atabilir. Biz varlıklarda oyundan aslında atılalı çok oldu Canlar. Nasıl mı? Şöyle biz varlıklar çok uzun zamandan beri özgür irademizi karanlık tarafa teslim ettik. Çünkü buranın bir saha olduğunu unutup can canlı neon ışıklarına kapıldık ve tek gerçekliğin bu olduğunu sandık. Oysa değil Sevgili Canlarım. Ama biz içimizde korkularımız, zaaflarımızı, hırslarımızı o kadar çok büyüttük ki, karanlığa teslim olup, kaybolduk. Evet, oyuncular olarak biz kaybolduk. Maç heyecanını kaybetti. Kazanan hep aynı taraf. Karanlık taraf. Peki, biz ışık varlıkları neden öz tarafımızı seçmiyoruz? Çünkü onlar bizi kullanmaz, sadece istediğimiz sürece yanımızdadırlar. Bizi her şekilde severler hem de büyük bir şefkatle. Ama biz hep bizi sevmeyen, kötü tarafa kayarız. Çünkü acı çekmeye kodluyuz. Işıkta acı yoktur ki L
Hey gerçek oyuncular size sesleniyorum uyanın! Maça heyecan getirelim. Sadece 22 futbolcunun oynadığı maçla ve onun heyecanıyla yetinmeyelim. Çünkü biz büyük oyuncularız, azla yetinmeyiz, hatırlayın! Gerçek ilahi maça katılmaya hazır mısınız? Haydi, önce uyanın, asırlardır hamladınız. Sonra oyuna dâhil olun. Kılıcın siz de olduğunu gösterin.
Şu hayat maçına heyecan getirelim var mısınız? Şu anlamsız hayatınıza anlam getirelim. Hem de ilahi bir anlam. Karanlık rehavette şu an çünkü oyuncu bolluğu onda. Tam da zamanında şimdi oyuna katılalım, bir kontra atak şut ve goooool. Çok heyecanlandım şimdiden.
Bu akşam maçı izleyemeyeceğim ama olsun zararı yok çünkü ben hayat maçında asıl oyuncuyum. Zaten bu heyecanı her gün yaşıyorum, benim heyecanım doksan dakikayla sınırlı değil. Maçın yorumları günlerce sürecek ama inanın insanın kendi oynadığı maçı yorumlamazı anlatamayacak lezzettedir. Tatmaya ne dersiniz Canlar? Maç çoktan başladı. Işık ailesi büyümekte. Siz hala sizi söndüren, gerçek varlığınızı unutturan eskide mi kalacaksınız? Bence gelin bir deneyin, beğenmezseniz eskiye dönersiniz. Her şekilde seviliyorsunuz. Denemeden bilemeyiz hiçbir şeyi Canlar.
Size buradan bütün ilahi ulu varlıkların selamını ve sevgisini iletiyorum. Sizi sevgi ve şefkatle kucaklıyorlar ve maça dâhil olmanızı heyecan ve özlemle bekliyorlar. Her daim onlardan yardım isteyin Canlar. Hatırlayın, istemezseniz yapabilecekleri bir şey yok. Özgür irade budur.
Umarım bu akşam maç sevgi dolu geçer. Kimin kazandığı önemli değil yeter ki sonunda sevgi kazansın. İşte bizim gerçek maçımızda da yani ilahi derbide gelin sevgi kazansın.
Sevgi periniz sizi çok ama çok seviyor, maça bilinçli katılıp ışık oyuncusu olup sonucu değiştirseniz de, çekimser kalıp, pasif ve eskide kalsanız da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı