Dün dünde kaldı, gün bugündür, yarınsa gelmektedir ama henüz yoktur. Yaşadığımız her gün bize bir şey öğretir. Tüh kaka değildir. Ama dedim ya dün dünde kaldı. Bugün ne yaşadıysanız üzgünüm, neyse çok şükür bitti J Dün neler yaşadıysak, neler planladıysak, hissettiysek geride kaldı. Zaman bizim kurtarıcımızdır. Çektiğimiz acıları sadece bize zaman unutturur değil mi? Zamanı bilinçsiz kullanırız ve zamanı uzatırız, o yüzden de unutma süremiz uzundur. Bilinçli kullanabiliriz zamanımızı, o bizimdir ve bize hizmet eder, öyle ise zamanı şimdidir J. Aslında bugün de bitmek üzere. Bugün ne hayal ettiyseniz onu yaşadınız. Mutlu olmadınız mı? Üzülmeyin, bugün de bitmekte. Yarın sabah dün olacak. Dünün hayallerini bir kutuya koyun, kilitleyin ve anahtarları denize fırlatın, çünkü onun miyadı doldu. Zamanınıza teşekkür edin, gün çabuk geçti ve size acı veren duyguları hissetmek, durumları, olayları yaşamak zorunda değilsiniz. Zaman geldi, aldı ve götürdü. Tıpkı denizdeki gel git gibi, geldi ve gitti. Bugün bitmek üzere, peki siz dünde mi yani bugünün size yaşattığı olaylarda ve duygularda asılı mı kalacaksınız yoksa onları askıya asıp zaman kuşlarına mı teslim edeceksiniz? İşte bütün mesele bu; kalmak ya da yürümek. Biz kalıyoruz Can Kuşlarım, duygularda, olaylarda, durumlarda, dünlerde. Oysa o olaylar ve durumlar oldu ve bitti. Geriye dönüp aynısını yaşama şansınız var mı? Evet, maalesef var. Belki yer, kişiler aynı olmayabilir ama durumlar, olaylar ve size yarattığı duygular aynı olacaktır. Ama siz bunlardan rahatsız olmamış mıydınız oysa? Ama buna eğilimliyiz değil mi? Kötü olan hiç bir şeyi unutmayız, bize yapılan haksızlıkları, davranışları, duygularımızı, her daim içimizde yaşatırız, gelen geçene önce fikirlerini almak için ve nedense hep bizim haklı olduğumuzu duymak için ya da zamanla anı olarak anlatırız ve bunun adına tecrübe koyarız. Muhteşemiz tek kelimeyle. Oysa o anı anda bıraksak, yürüdüğümüz yolda yanımıza almasak öylece bakıp ve gitsek bir daha yaşamayacağız. Dedim ya dünün hayali dünde kaldı.
Peki, biz yaşadığımız çok güzel olayları, durumları ve duygularımızı neden sırt çantamıza almıyoruz. Neden onları tecrübe olarak adlandırmıyoruz, anlatmıyoruz ve kulaktan kulağa yaymıyoruz. Bu güzel olaylar, duygular ve durumlar sırt çantamızda yer kaplamaz, hafiftir, bizi yormaz aksine yolumuza hızla ve mutlulukla devam ederiz. Mutluluk hafiftir Can Kuşlarım hatırlayın! Oysa kötü diye adlandırdığımız bizi mutsuz eden olaylar, durumlar ve bize acı çektiren duygular çok ağırdır. Her seferinde çantanız ağırlaşacak, omuzlarınız ağrıyacak ve çantanızı taşıyamaz, yolunuza devam edemez olacaksınız. Hayat yolu çok uzun Can Kuşlarım, neden kısaltıyoruz, sabote ve bloke ediyoruz? Bu yola çıkarken neyi amaçlamıştınız?
Yolculuğa neden çıkılır? Ya bir şey öğrenmek için ya da gezmek, görmek için öyle değil mi? Her iki durumda da yolculuğun tadını çıkarsak daha iyi olmaz mı? Ama biz yolculuk boyunca ahlayıp, vahlıyoruz, ona, buna ve tabiî ki kendimize sövüp duruyoruz. Bunları yaşadıkça ve yaptıkça yola çıkarkenki amacımızdan sapıyoruz. Hedefi şaşırıyoruz ve kötü duygularımızın, söylemlerimizin, düşüncelerimizin içinde yolumuzu kaybediyoruz, Hansel ve Gratel gibi de akıllı olamıyoruz, arkamızda ekmek kırıntıları bırakalım, o ilk bizi yolumuzdan şaşırtan olaya ve duyguya dönelim ve tekrar başlayabilelim. Yolumuzu bulamayınca sıkıldım, evime dönmek istiyorum, alın beni buradan diyoruz J Alınıyoruz da ve gerçek yuvamıza dönüyoruz yani ölüyoruz. Öldüğümüzde bu hayat yolculuğundan elimizde ne kalıyor? Kar zarar tablomuz ne oluyor? Kar yok, zarar tavan. Zaten öyle olmasa bitirir miyiz yolculuğumuzu? Çantamızda hep kötü duygular; acılar, öfkeler, hırslar, zorluklar. Hayat yolculuğumuzun iki bitişi var Can Kuşlarım; ya hafif bir çantayla, ya da ağır, karamış, sırtımız onu taşımaktan çürümüş, ezilmiş, büzülmüş şekilde ölmek. Mutluluk, sevgi, şefkat, neşe, kahkaha hafiftir ama öfke, acınma, acı, hırs, sevgisizlik, şikâyet ağırdır hem de çok ağırdır, ruhunuzu ve bedeninizi ezer, hareket edemezsiniz, oysa buraya hareket etmeye gelmediniz mi?
O zaman; zamanımızı bu duyguları hemen alıp götürmesi için kullanalım. Dedim ya dün dünde kaldı, bugün başka bir gün, başka hayaller, başka durumlar ve duygular yaşama yolculuğu. Dünün hayalleri geldi ve geçti. Şimdi yolculuğa mutluluk ve huzurla devam etme zamanı. Zamanımıza çok teşekkür ediyoruz, çünkü geçmese girdiğimiz yoldan, yaptığımız seçimlerden dönemeyiz. Oysa o yol ve seçimler dünde kaldı, istersek biz şimdi bu zamanda, yeni yollara girebilir, yeni seçimler yapabiliriz.
Ben kendi yaşam yolculuğumda karşıma çıkan beni acıtan olayları ve durumları, duyguları en yüksek sevgiye ve ışığa dönüştürüyorum. Sevginin üzerinde güç yoktur hatırlayın. O zaman benim üzerimde de güç yoktur bu yolculuğumda, zamanda bana hizmet etmekte.
SEVİYORUM ÖYLE İSE VARIM! Zamanda da varım, hayatta da varım, iyi olan her şeyde de varım, öyle ise ben yaşıyorum. Aldığım nefesi öfkemle, hırsımla, acılarımla kirletip vermektense, sevgiye dönüştürüp daha da temiz, güzel ve saf şekilde veriyorum ve dünyaya yayıyorum. Hatırlayın, benim aldığım ve sevgiye dönüştürdüğüm nefes bir gün belki de size gelir, siz de içinize çeker ve sevgiyi hissedersiniz.
Sizi seviyorum, dün de askıda kalsanız da ya da onu kilitleyip anahtarını denize atıp, yolculuğunuza hafif ve mutlu devam etseniz de…
http://fizy.com/#s/2odssj ( Lütfen yeni bir sekmede açınız Can Kuşlarım :) )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder