Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

21 Aralık 2011 Çarşamba

Gölge Etme Başka İhsan İstemez :)

Sevgili Can Kuşlarım söyleyin bana siz hangi safta açan çiçeklersiniz? Gölgeniz mi var yoksa yansımanız mı? Ben yolda yürürken hep ama  hep gölgemi fark etmişimdir. Hep düşünmüşümdür neden karanlıktır diye. Bu yaşadığımız dünya aslında bütün gerçekliğimizi yüzümüze vurmakta ama bizler fark edemiyoruz. Gölge ne demektir? Ben gölgeleri sevmem. Ne ilginçtir ki gündüz de gece de gölgemiz karanlıktır. Çünkü biz ne isek o da öyledir. Ben gölgeyi engel olarak algılardım demek ki gölgem de beni engelliyormuş. Demek ki benden yansıyan siyah bir silühetmiş  L Demek ki ben iyi değilmişim. Evet değildim de. Ne kendimi ne de başkasını gerçekten sevmezdim ki. Menfaatçiydim, bencildim, müşkülpesent, mutsuz şirindim, ben nasıl iyi olabilirdim ki. Olsam olsam kötü olurdum , öyleydim de. Oysa kendimi mükemmel görürdüm, iyiydim, kıyımsızdım, nasıl da kendimi kandırmışım değil mi? Nasıl kıyımsız olabilirdim ki kendime acımasızca kıyarken. Ah sevgi perisi ah J
Tanrı bize gördüğümüz gölgelerimizle aslında kötü olduğumuzu fark edelim diye gözümüze sokmaktaymış. Teşekkürler tanrım, ben fark ettim ve onların hepsinden özgürleştim. Kolay olmadı ama tanrım. Dilek olay kendimi bildim bileli onlarlayım. Bir de kendimi sağdık görmezdim, nasıl da sağdıkmışım onlara. Vay anam vay ne zor oldu bağlılığımı bırakmak. Olsun kararlıydım ki ben. Yolum belliydi. Yoluma kim çıkarsa çıksın dönmek yoktu . Bırakmam gereken ne varsa hepsini sana olan aşkımın gücüyle bıraktım ben tanrım.
Ben sevgi periniz, şimdi yansımalarımla mutluyum hem de çok. Neysem onu yansıtıyorum. Ben sevgiyim, ışığım sadece ve sadece onu yansıtırım. Önümde de arkamda da, gündüz de gece de J Benimle yolda yürümek ister misiniz, ya da yanınıza gelme mi?  Büyük İskender Diyojen’den ne istemiş? ‘ Gölge etme başka ihsan istemem’ Evet; Can kuşlarım kimi ya da neyi gölge olarak görüyorsanız, hepsi sizsiniz!  Gölgelerimizi yani engellerimizi, kötülüklerimizi bırakalım. Zaman tam da şimdidir. Bırakın onları, size inanın hiç faydası yok aksine zararı var her gün yaşamak zorunda olduğunuz. Yansımanız olsun istemez misiniz? Hatırlayın, gölgemiz her yere, sevdiklerimize bile bizden önce ulaşırlar. Sizden önce karanlığınızın ulaştığı yerden size hayır gelir mi ya da sevdiklerinize ne hayrınız olur? Olmaz çünkü sizden öncen mekânları ve kişileri karartırlar. Oysa ışığınızın yansıması sizden önce ulaşsa, siz daha mekâna girmeden önce orayı parlatsa, sevdiğinizi ışıtsa bir düşünsenize neler yaşarsınız?  Hatırlayın, sevgi ve ışık her şeyin üzerindedir. Işık zifiri karanlığı bile aydınlatır J Peki, lütfen bir düşünün sizin neyiniz var Can Kuşlarım? Gölgeniz mi, yansımanız mı? Ama lütfen hemen tepki vermeyin ya da kendinize kandırık ışık yaratıp ben zaten iyiyim yanılsamasına kapılmayın. Hiçbir şey SANDIĞINIZ ve ZANNETTİĞİNİZ gibi değildir. Adı üzerinde, sanarsınız ve zannedersiniz, emin değilsindir. Birer Mevlana ya da Şems olmadığımıza göre sanıyoruz Canlarım.
Sevgi periniz olarak sizi çok ama seviyorum ve şimdi size yansıtıyorum lütfen sevgiyle kabul edin.

2 yorum:

  1. yansıttığınızı sevgiyle kabul ettim:))hissettim...şimdi ilk kötü olduğumu ben anne olduğumda anladım bencil sinirli anlayışsız olduğumu bana annelik öğretti kendimi ilk anne olduğumda sorguladım annelik bana çok şey öğretti sandıklarımın sandığım gb olmadığıunı öğrendim gördüm çok şükür bunları gördüm farkettim....

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Can Kuşum, çok sevindim sevgimi kabul ettiğine. Ayrıca harikasın insanın kendi ile yüzleşmesi en zor şeydir. Doğru yoldasın ve seni sedtekliyorum kalbimden ve seni seviyorum :))

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı