Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

25 Aralık 2011 Pazar

Tek Yürek, Tek Sevgi :)

 http://fizy.com/#s/16n9on ( Lütfen yeni sekmede açınız ve çağrımı şarkımızı dinleyerek okuyun)


Tek sevgi, tek yürek olalım ve mutlu olalım. Gelin haydi sadece tek bir yürek olalım ve o yürekte sadece ve sadece sevgi olsun. Olur, mu ya da olamaz mı sizce? Çağırsam sizi; koşa koşa mı gelirsiniz yoksa gelmez misiniz ya da çekimser mi kalırsınız? Bir birimizden ayrıldığımız, ayrıştığımız çok oldu, artık yetmedi mi? Biz tek kaynaktan gelmedik mi? Döneceğimiz tek yer de orası değil mi? Öyle ise neden bu ayrışmalar, neden bu kavgalar, çatışmalar ve savaşlar? Amacımız nedir bizim? Dünya bize kalmayacak bu gidişle. Canım dünyamızı öfke ve kanla kapladık, o da bize aynı şekilde cevap verecek, versin mi? Vermesin değil mi? Biz de çiçek çocuklar olamaz mıyız?  Bence tam da vaktidir.
Can Kuşlarım bizi sadece ve sadece sevgi kurtarabilir. Birlik olamaz mıyız biz? O kadar mı kötü olduk. O kadar mı içimizdeki sevgi duygusunu kaybettik, kovduk, sürdük onu kalbimizden. Lütfen, önce kendi sevgimizi kalbimize iade edelim, sonra da sevgimizi birleştirelim. Yalnızlık duygumuz bu yüzden bizi teslim almış durumda. Yalnız değiliz ki; ben varım, sizler varsınız. Sadece bir araya gelemiyoruz. Neden gelemiyoruz Can Kuşlarım? Çok mu uzağız bir birimize. Ben ayda yaşamıyorum ya da sizler bildiğimiz gezegenlerde. Haydi, fiziksel olarak bir araya gelemiyoruz, kalben de mi gelemeyiz? Ben sizin kapınızdayım, elimde sevgi çiçeklerim, sevginizi istemeye geldim, Allahın emri, peygamberin kavliyle J Verir misiniz bana sevginizi ve alır mısınız benim sevgimi? Benim sevgim sizin sevginizi hiç kırmaz, incitmez, acıtmaz sadece mutlu eder ve sizin sevginizle büyür, kocaman olur ve sadece dünyaya değil, evrene yayılır. Ama lütfen sevgi çiçeklerimi de kabul edin ve kalbinizde daha güzel ve muhteşem renklerde sevgi çiçekleri açsın, tarifsiz kokuları her yere yayılsın. Siz de bu çiçekleri sevdiklerinize verin, onlar da sevdiklerine ve bir sevgi zinciri kuralım. Zincir esaret değil özgürlük zincirimiz olsun. Bu zincir bütün dünyaya yayılsın. Zincirimiz rengârenk papatyalardan oluşsun ve sadece ve sadece seviyor şarkısı söylesin. Şarkımız 'ONE LOVE’ olsun ve biz şarkımızla tanrımız için danslar edelim. Biz hep kim için zıpladık, sevindik ve dans ettik Can Kuşlarım? Hiç başkası için çok ama çok sevindik mi, havalara zıpladık mı ve onun sevinç dansına eşlik ettik mi? Yapmadık değil mi? Dürüst olalım bir kere. Ama bu sefer bir olursak ben sen olmayacak sadece ve sadece BİZ olacağız! Biz demek, sevgi demek tanrı demektir. Haydi, gelin başımızda papatyalardan yapılmış sevgi taçlarımız, kalbimizden hissettiğimiz sevgi şarkımız bizim için yani tanrımız için yani yaşamımız için dans edelim. Tek aradığımız tamlanmak, biz birliğe ve sevgiye kodluyuz, hücrelerimizde kayıtlı hepsi Can Kuşlarım. Hücrelerimiz asırlardır hamladı, biz dans edersek onlar da uyanacak, bize eşlik edecek. Gelin gelecek nesillere sevgi çiçekleriyle dolu, barış, mutluluk içinde kahkaha sesleri duyulan bir dünya bırakalım. İster misiniz? İstersiniz biliyorum ama eyleme geçmeden başaramayız. Sevgi eylemine hazır mısınız? Bir cesaret, sadece bir adım Can Kuşlarım, gerisi çorap söküğü gibi gelecek, garantilidir J
Sevgi periniz olarak ben sizi sevgi krallığıma yani kalbime davet ediyorum. Lütfen buyurun, merak etmeyin ben de iadeyi ziyaret yapacağım hem de papatyalarımla ve şarkımla. Sizi çok ama seviyorum. Hatırlayın, tek sevgi, tek kalp, gelin bir araya gelelim ve mutlu olalım. Özlemimize kavuşalım. Özümüzü özlemeyelim, yaşayalım.

1 yorum:

  1. belki de haklısındır. isteyen yaşasın, istemeyen şöyle bir bakıp gitsin. hepsine peki...

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı