Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

6 Aralık 2011 Salı

TANRIM HER ŞEY SENDENDİR


Tek aşkı kalbimin sen misin sevgilim? Evet; canım tanrım tek gerçek aşkı kalbimin sensin. Melekler şahidim senin yolundaki çabama. Çok uzaklardan tekrar döndüm senin ışık, ilahi yoluna. O kadar derinlerdeydim ki artık seni duyumsamaz, umursamaz olmuştum. Sonra uyandım, o girdiğim diplerden güç aldım zıpladım. O diplerde kalbim ruhum kapkaranlıktı, gücüm son noktasındaydı. Ama konu sen ve senin ışık yolun olunca o tek damla kalmış gücüm nasıl da ummanlara dönüştü. Şu hayatımda başka hiç bir şey için çabalamadım ben tanrım. Çünkü hiçbir şey mutlu etmiyordu ki beni. Hep bir eksiklik vardı. Sen eksiktin tanrım. Seni içimde kaybetmiştim. Çok şükür buldum seni canım sevgilim. Ben senin yargısızlığına, ilahi adaletine, sonsuz sevgi ve şefkatine hayran kaldım, âşık oldum. Sen her şeyin en güzeli, en iyisiydin. Sen benim cennetimin en baş konuğu hatta ve hatta sahibiydin. Sana hep seviyor çıkan papatyalardan taç yapmıştım. Sonra senin başka gerçekliğinle yüzleştim. Sen sadece ışık değil aynı zamanda karanlıktın da. Sadece iyi değil kötüydün de. Aman tanrım bu bana ne de ağır gelmişti. Sanki ben karanlıklar içindeyken senden uzaklaşmıştım ama oysa o da senmişsin. Sen her şeymişsin. Bu dünyadaki oyun da zaten senin karanlığını ışığa dönüştürme oyunuymuş. Çok şaşırdım buna, kabullenemedim bir türlü. Hasta oldum diyebilirim. Ama sonra sana lan sevgim galip geldi içimdeki savaşta. Evet; sen her şeydin. Ben dipsiz karanlık kuyulardayken de sendim, şimdi ışık yolundaki yolculuğumda da senim, karanlık ta sensin, ışık ta. Seni her halinle, bütün yanlarınla kabul ediyorum. Etmezsem nasıl herkesi, her şeyi olduğu gibi kabul edip sevebilirim ki?
Şimdi ben, sevgi perisi olarak seni olduğun gibi, bütün yüzlerinle yani kendimi ve herkesi seviyorum.
Evet; Canlar siz tanrının hangi yüzüsünüz? Tanrının iyi mi kötü mü tarafısınız? Hangi yüzü olursanız olun buna tanrımız izin verdiği için ordasınız. Tanrı içimizde. Sakın kendinize kızmayın. Sadece kabul verin. Karanlık ta olmak tüh kaka değildir. Orada deneyiminiz vardır. Sonunda döneceğiniz yer tanrımızın ışık tarafıdır. Ama burası kötü tarafın hâkimiyeti altında şu an. Gelin ölmeden, bu bedenimizle, kimliğimizle karanlıktan ışığa geçelim. Tanrının ilahi oyununu sonlandıralım ve onun özlemini bitirelim. Hatırlayın! İlahi oyunumuz bu, dünyaya geliş nedenimiz varlıklar olarak bu. Ve bilin bizler bu oyuna hizmet etmek için buraya gelip bu zorlukları yaşamayı kabul eden güçlü hem de çok güçlü varlıklarız. İyi, kötü de olsak, mutlu, mutsuz da olsak, zengin, fakir de olsak, katil, melek de olsak hepimiz BİRİZ. Ayrıştırma yok. Lütfen kendinize ve herkese bu açıdan bakmayı deneyin. Bakın bakalım ne hissedeceksiniz? İsyan mı edeceksiniz? Tevekkül mü edeceksiniz? İsyan da etseniz, tevekkül de etseniz tanrının bir yansıması olacaksınız. Ama zaten asırlardır canım tanrımızın karanlık tarafını temsil ediyoruz, oyunu hep bu taraf kazanmakta ve dünyada baskı ve şiddet hüküm sürmekte. Var mısınız bu defa bizimle birlikte tanrımızın ışık tarafı kazansın. Bu gezegende artık tanrımızın ilahi aşkı, sevgisi, şefkati ve adalet hüküm sürsün. İster misiniz?
İsteseniz de istemeseniz de sizi çok ama çok seviyorum Canlar, tıpkı canım tanrımı her iki yanıyla sevdiğim gibi.


5 yorum:

  1. Sevgili Can, ben her yazımda zaten yolu göstermekteyim. Almak almamak sana kalmış. Yola gelince hiç bir zaman dolanmam. Yola gireli ve ilerleyeli çok oldu.Yola kimseyi sokamam ben sadece gösteririm, varlık özgür iradesiyle seçimini yapar. Yolu da açamam , açacak olan sensin, yolu da tıkamam buyur hangi yoldaysan yol senin , yolun açık olsun Can...

    YanıtlaSil
  2. yaradılanı severim yaradandan ötürü sizde yaradanı sevmek için sebeplerden brisiniz birsürü nedenin içinde yaradanım size sevgiyi yansıtma gücünü vermiş bir hikaye geldi aklıma bu yazıyı okurken tanrının hersey olduğuyla ilgili kısaca yazmak istedim.bir gün mevlana deli gb yağan yağmurun aştında şemsi tebrizi kendinden geçmiş bi r şekilde çakıl taşına bakarken buluyor diyor ya şems ne yapıyorsun bu yağmurda burada şems ten ses yok bikez daha soruyor yine cvp yok sevgili mevlanada oturuyor yanına bekliyor onu saatlerce bakıyor o taşa ve ağlamaya başlıyor mevlana dayanamayıp adamlarını çağırıyor şemsin sırılsıklam olmuş bedeninş sarıp eve taşıyorlar
    şems ağlayarak kendine geliyor ve mevlanaya dönüp soruyla bakan gözlerine bakarak bir küçücük çakıl taşını ne güzel yaratmış yaradanım o taşta rabbimi gördüm kendimi alamayışım ondandır güzelliğine doyamadığımdandır...önemli olan yaradanı görebşlmek değilmi ha ışıkta ha karanlıkta şerde hayırda ondan dır ışıkta karanlıkta...

    YanıtlaSil
  3. Kesinlikle Sevgili (Öz)lem. Güzel bir bakış açısı. Umarım ben de bir gün Sevgili Şems kadar hakka yakın olabilirim. Ama şunu söyleyebilirim belki de onun Rumi'sini bulduğu gibi ben de ruh ikimizi bulmuşumdur.

    YanıtlaSil
  4. bende okadar çok istiyorumki o ruh ikizimi bulmayı aramaya devam edelim değilmi:) yada bırakalım o bizi bulur vakti gelince:))o kendinden geçiren aşkı tanrım bizede verir belki birgün ne dersiniz...

    YanıtlaSil
  5. neden olmasın, yeter ki saf özümle bunu talep edelim ve almada kararlı olalım, ulaşana kadarki yolda ne olursa olsun. Sevgiler...

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı