Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Aldatma - Aldatılma

Aldatmak, Aldatılmak!
Aldatmak nedir? Birine verilen sözü tutmamak, yalan söylemek. Ya, biz kendimize yalan söylüyoruz, başkasına söylemişiz çok mu?
Toplumda bu kelime bir erkeğin ya da kadının aldatması olarak algılanıyor. Kendimizden sonra sevgilimizi, eşimizi aldatıyoruz.
Tutamayacağımız o sadık olma sözünü verirsek aldatırız tabi. Biz kendimize sadık mıyız ki başkasına sadık olalım.
Birini severiz, âşık oluruz sonrada o tutamayacağımız sözleri veririz, sanki hiç değişmeyecek mişiz gibi. Ama gelişiriz, diplere vururuz, zaferler kazanırız. Bu süreçlerde değişiriz. Zevklerimiz, isteklerimiz, hayata bakış açımız değişir. İşte o zaman sevgimiz de biter. Çünkü biz hiç bir zaman gerçekten seveceğimiz biriyle olamayız. Her koşulda sevmeyi ve sevilmeyi bilmeyiz. Ama kendimize dürüst olamayan bizler karşımızdakine de dürüst olamayıp başlarız oynamaya. Bazen başka biriyle bazen de sevgi yalanlarımızla aldatırız. Aldatılana da ne yazıktır dimi? O her şeyden habersiz, mutlu, mesut yaşamaktadır. Bence hiçte yazık değildir. Bu gelinen yalanlar sonuna o el atmamış mıdır? Görmezden gelerek, aymaz aymaz dolaşarak çoktan beklenen sonun mimarlarından biri olmamış mıdır? Ay yazık ona aldatılmış.
Aldatan en azından farkındadır bir şeylerin yolunda gitmediğinden, o kıvranmaktadır ve eminim birçok sinyal de verir ama anlayana. Aldatmak iyidir demiyorum ama fark etmiştir en azından. Sevgi yalanlarına ya da başka ilişkiye başlar. Bu durum erkeklerde ve kadınlarda farklıdır. Erkek her şekilde yapabilir bunu. Ama kadın son noktaya kadar yapmaz, düşünmez bunu. Kadın ilgi ister, çiçek gibidir, sulamak gerekir. İşte o kurumaya yüz tutana kadar dayanır ve birden kendine ilgi gösteren ilk erkekle aldatır. Hiç de pişman olmaz. İşte aldatan mı yoksa aldatılan mı suçludur burada? Kadın bu durumda hemen ilişkiyi bitirir. Zaten bitmiştir onun için çoktan. Kadın cesaretlidir. Bu kokmuş ilişkiyi birde aldatma heyecanıyla süslemiştir. Bundan sonrası teferruattır. Peki ya erkek? Erkek ilişkisi sürerken başka bir kadına âşık olur, ona kurlar yapar, peşinden koşar, kandırır, ilişkiye girer ama yok diğerini bitirmez, bitiremez. Kadın kadar cesaretli değildir. Düzeni vardır, çoluğu, çocuğu vardır. Yapamaz, bırakamaz. Ay ne erdemli değil mi? İki tarafı idare eder. Ne var ne yok her şeyi kendine çalıştırır. Vermez ama alır alırda alır. Verdikçe alır arsızca. Tabi şimdi sadece suçlu erkek midir? Kadınlar da yok mudur? Ama erkek en sonunda iki taraftan da olacaktır henüz haberi yoktur aymaz arsızın! Ama dedim ya bu yaşananların hepsi bence normal. Çünkü hepimiz sevgi arsızıyız. Bilmediğimiz sevmeye, sevilmeye özlem duyuyoruz.
Önce kendimize dürüst olmadıkça, hep aldatacağız ve aldatılacağız. Dürüst olalım kendimize. Ne istediğimizi bilelim, kararlarımızı ona göre verelim. Biten enerjileri zorlamayalım, yol verelim, kırmadan, yıkmadan. O zaman ne suçlu, günahkâr aldatan, ne de masum, zavallı, kurban aldatılan oluruz. Önce kendimizi, sonra herkesi ve her şeyi sevelim. Gerçekten sevdiğimiz kimseye ne yalan söyleriz ne de zarar verip onda yaralar açarız.
Unutmayın başkasında açtığımız yaralar vicdanımızla baş başa kaldığımızda yakamıza yapışacaktır.
Bu durumda ne yapıyoruz;
Önce zavallı kendimizi aldatmaya son verip, gerçekten sevmeyi öğreniyoruz. Öğreniyoruz değil mi?
Evet, mi? Peki o zaman haydi seni seninle baş başa bırakıyorum.
Dön içine, konuş kendinle, bakalım sana neler anlatacak. Sakın korkma ben buradayım ve seni sevgiyle destekliyorum. İnan düzlüğe çıkacaksın, sevecek, sevileceksin...
Hayır mı? Peki, o zaman. Demek henüz vaktin gelmedi. Devam et yalanlarına, yalanlarını yaşa ve yaşat. Acı çek ve çektir. Unutma sen bensin, ben de senim. Hepimiz biriz.. Seviliyorsun...
Elbet bir gün yolu bulacaksın. SAF SEVGİ YOLU
Aldatsan da, aldatılsan da seni içimdeki sonsuz aşkla seviyorum.

2 yorum:

  1. Süper; çok beğendim. Ama asıl mesele aldatmadan enerjisi bitmiş ilşikiye yol vermek...İlişkide bir şeyler ters gittiğinde hepimizde aldatma potansiyeli vardır. İlla bir şeylerin ters gittiğini düşündüğümüzde mi aldatıyoruz ? Yoksa aldattığı...mız için mi bir takım terslikler olduğunu fark ediyoruz ? Neden daha önce fark etmeden, suçlu ve günahkar olmadan bitirmiyoruz ? Tek önlem ve çare, kendi farkındalığını yükseltmekten ve kendini sevmekten geçer....Yoksa vicdanımız ile baş başa kalıp uzun süren bir cehennem yolculuğuna çıkabiliriz....

    YanıtlaSil
  2. .... " Kadın ilgi ister, çicek gibidir, sulamak gerekir.İşte o kurumaya yüz tutana kadar dayanır ve birden kendine ilgi gösteren ilk erkekle aldatır. " ..peki ya cok ilgi gosterdiysen o kadina, ugruna hayatini bile vermeye razi oldugunu hissetirdiysen,her firsata ne kadar onemli biri oldugunu,herkesten ustun oldugunu gosteriyor olsan da buna ragmen bir an tokezlendin diye aniden o kadin seni bir baskasiyla aldatirsa ?

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı